Camiler, kiliseler veya havralar, insanların kendi inançlarına göre toplu ibadet yapmaları için inşa edilmiş binalardır. Okullar da toplu eğitim yapılması için inşa edilen eğitim kurumlarıdır.
Camiler, kiliseler veya havralar olmasa, insanlar yinede ibadetlerini yerine getirebilirlermi, getirirler. Örneğin üç komşu bir araya gelerek biri imam, biri müezzin ve üçüncüsüde cemaat olarak Cuma namazı dahil bütün namazları kılabilirler.
Okullar olmasa çocuklara eğitim verilmesi mümkünmü? Mümkün olmaz, çünkü okullar yalnız ders kitaplarını okumak veya yazmak için değildir. Okullarda fikir ve düşünce alış verişlerinin yanında, kütüphane veya labaratuvar gibi bölümlerde bulunmaktadır. Anlıyacağınız, okul olmadan, toplu eğitim yapmak mümkün değildir.
Bütün dünyada olduğu gibi Covit-19 nedeniyle eğitime uzun bir süre ara verildi. Avrupa ülkelerinin bir çoğunda okullar belirli kurallar doğrultusunda açıldı ve bitirme imtihanları gerçekleştirildi. Türkiye`de, Ağustos sonu itibariyle okullarda eğitime başlanacağı, Milli Eğitim Bakanı tarafından açıklandı.
Evet Ağustos sonunda okullar açılacak da, eğitim nasıl verilecek, onu biraz irdeliyelim. Normal şartlarda 40 m² sınıflarda yaklaşık 25 öğrenci bulunuyormuş. Cororona tedbirleri doğrultusunda, söz konusu sınıflarda kırk öğrence yerine sekiz öğrenci ve birde öğretmen, yani dokuz insanın sınıflarda bulunması şart koşulmuş. Bu mümkünmü, benim değerlendirmeme göre asla mümkün değil. Neden değil diye sorarsanız, Türkiye`de milyonlarca öğrencinin bu koşullarda eğitim alabileceği ne okul sayısı ve nede sınıf sayısı bulunmaktadır.
Milli Eğitimi deneme tahtası yapan iktidar, taşıma sistemi adı altında gerçekleştirdiği eğitim sistemi ile binlerce okulu kapattı. Kapatılan binlerce okullar bulundukları yerlerde kendi kaderlerine terk edilmiş iken, nasıl olacakda her sınıfda dokuz öğrenci ve öğretmen ders görecek, bunu anlatan yoktur.
Son senelerde o kadar büyük camiler yaptık ve „Ya Allah Bismillah“ diye ibadete açıldı ki, içerisinde namaz kılacak cemaat bulkmakta zorlanıyorlar. Örneğin Çamlıca Camisi, Taksim Camisi veya yeni temeli atılan Levent Camisi gibi camilerde, yüzbinlerce insanın toplu halde namaz kılmaları mümkün. Örneğin, Çamlıca Camisi yaklaşık altmış bin insan alabiliyormuş.
Şimdi bazıları yine kaşlarını çatacak ve şunu söyleyecekler. Bu adam bizim camilerimizden ne istiyor veya bu adam zaten hep dine karşı. HAYIR, ben hiçbir zaman camilere, kiliselere veya havralara karşı olmadım ve değilimde. Bulunduğum şehirde ki caminin alınmasında maddi ve manevi destekde de bulunmuşumdur. Ben eğitimin içinde bulunduğu durum ile ibadet yerlerini kıyaslamak istiyorum. Cami olmadan ibadet edebiliriz, fakat iyi eğitim vermiyen Milli Eğitim ile çocuklarımızı geleceğe hazırlıyamayız.
Nasıl ki Orta Çağ`da kiliseler öne çıkartılarak, insanların düşünmeleri engellendiyse, bugün Türkiye`de din öne çıkarılarak çocuklarımız geleceğe hazırlanamıyor. Hiristiyan dünyasına bir bakın, bütün büyük şehirlerde insanın aklının alamıyacağı kadar büyük kiliseler var. Bunlar hep Orta Çağ karanlığında yapılan kiliseler. Bütün duvarlarında esirlerin ve kölelerin kanları bulunmakta.
Okul yapımını cami yapımının gerisinde tutan milletler, sonunda köle olmaya mecburdurlar. Türkiye`nin acilen Milli Eğitim sistemini yeniden düzenlemesi gerekir. Bu sistem ile gençlerimizin dünyada ki yaşıtları ile yarışmaları mümkün değil.
Bu kadar gösterişli camiler yapacağınıza, daha donanımlı okullar yapsanız, o okullardan mezun olan bilim adamları, camileri yapmak için daha çok para kazanabilirler. Önemli olan üniversite kampüslerine camiler yapmak değil, önemli olan üniversiteler içinden ilk 500`e girecek üniversiteler yaratmaktır.
Dünyanın en iyi 1000 üniversitesi içinde ABD 224, Çin 90, Japona 74, İngiltere 65 üniversite ile ilk 500 üniversite içerisinde yer bulurken, Türkiye`den bir üniversite ilk 500`e girememiş.
Neden diye soru sormak hepimizin görevi değilmi?