İki günlük maraton yarışını tamamlıyan çocuklar, şimdiden yeni bir maratona hazırlanmaya başladılar sanırım. Türk Eğitim Sistemi çocuklara bilimsel eğitim vermek yerine, ezberle sınıfı geç veya üniversiteyi kazan amaçlı köhnemiş bir sistemi uyguluyor.
Tamı tamına ikibuçuk milyon gencimiz üniversiteye girmek için ter döktü. O kadar acımasız bir sistem ki, kardeş kardeşin başarılı olmasını istemiyor. Kardeşin rakip görüldüğü bir eğitim sistemi, bu gençleri çağımızın gelişmesine nasıl hazırlar, sorgulanması gerekir.
Diyelim ki imtihana giren çocukların yaklaşık eli ile yüzbini İstanbul, Boğaziçi, Hacatepe, Ortadoğu, Ankara Üniversitesi, Koç veya Sabacı üniversitelerine girdiler. Geri kalan öğrencilerinde yaklaşık dörtyüzbini diğer üniversitelere yerleştirildiler. Yaklaşık on seneye kadar, örneğin Orta Doğu, Hacaterpe veya İstanbul üniversiteleri dünyadaki üniversiteler içerisinde ilk beşyüze girebiliyorlardı. Son senelerde ilk beşyüze giren üniversitemiz kalmadı.
Öyleye, nasıl ilk beşyüz içerisine girebilsinler ki, üniversiteleri yöneten rektörlerin büyük bir kısmının, dünyada yayınlanan bilimsel bir makaleleri dahi bulunmamakta. Daha iki gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan altı rektörün yalnız birisinin, alt sıralarda yayınlanmış iki makalesi varmış. Sanki il başkanı atar gibi, üniversitelere rektör atanan bir ülkede, bilimsel çalışma olabilirmi?
Diyelim ki, iki gün ter döken bu gençlerin kazandıkları üniversitenin rektörünün bir makalesi dahi yayınlanmamış. O rektörün hangi bilimsel bilgileri ile, üniversitesini dünya standartları seviyesine çıkarması beklenebilir. Günümüzde ülkeleri silahlarla yenme zamanı geçti. Devletler geliştirdikleri teknoloji ile savaş veriyorlar.
Übniversiteleri dünya sıralamasında iyi yerlere getirmeniz için, ünüversite kampüslarına bir değil iki cami yapmakla olmaz. Üniversitelerin dünya standartları seviyesine gelmesi için, önce üniversiteler özerk olacaktır. Özerk üniversiteler kendi rektörünü kendiler, yani öğretim üyeleri, bilimsel alanda çalışanlar ve öğrencileri seçmelidir.
Cumhurbaşkanı tarafından atanmış olan bir rektör var, hergün bir kanalda Cumhurbaşkanı ve AKP savunuculuğunu yapıyor. Bu rektörün bilimsel alanda bir tek makalesi olmadığı iddia edildi ve olduğunu ıspatlıyamadı. Bunun gibi rektör, öğretim üyesi veya tekniksiyenlerin yetiştireceği öğrencilerden ne beklenebilir.
Bu sistem çökmüştür ve çağı yakalayacak yeteneklere sahip olan gençlerimizide sistem kendi içerisinde yok edecektir. Liyakata dayanmıyan rektör atamaları devam ederse, üniversiteler bilim kurumları olmaktan çıkarak, medrese olurlar.
Göstermelik üniversite sınavları ile gençliğin geleceğini çalıyorsunuz. Onsekiz senedir iktidarda olan bir parti, ülkeye çağdaş bir eğitim sistemi getirmek yerine, daha gerici ve din ağırlıklı eğitim sistemini oturtmaya çalışmıştır.
Bu iktidar konuşan üniversite rektörlerinden ve sorgulayan gençlikten korkuyor.