Uzun yıllardır TBMM’ine girmek için yanıp tutuşan Turgut Öker, AABF’nin HDP’yi desteklemesi kararı aldırarak, eğer HDP barajı geçerse meclis yolunu tutacak. Ancak bu karar birçok kesimden olumlu ve olumsuz tepki aldı. Bu konu hakkında Elbe Express internet sitemizde Radikal haber sitesi kaynaklı bir yazı yayınladığımız için” dostlarımız da dahil” olumsuz eleştirilere maruz kaldık.
Temel gerekçe “Ateist bir kişinin Alevi inancını istismar ederek,Alevi oylarını HDP’ye yönlendirmesi ve RTE’nin özellikle vurguladığı Ali‘siz Alevilik vurgusuydu” .Bu söylem, gerici AKP yanlısı ve RTE ağzı diyerek, birçok kesim tarafından tepkilerle karşılaştık. Oysa yazının özdeki vurgusu doğru idi. Alevilerin iradesine ipotek koyan, daha çok kendi siyasi hırsları yüzünden adaylık için bir çok ilkeleri yok sayan bir kişinin, Aleviler açısından bu yaklaşım -toplumsal bölünme projesinde- yeni bir açılımın ifadesidir!
Burada bir kişinin adaylığından çok, oluşturulmak istenen algı çok önemlidir. Ülkemizin çağdaş, mücadeleci özgün duruşu olan Alevi toplumu, HDP ve AKP’nin gizli ortaklığı(ki bu ortaklık Dolmabahçe açıklamasıyla gizliliğini kaybetmiştir) bir parçası olarak gösterilmek istenmektedir.
Seçimler öncesi Türkiye’deki durum
AKP iktidarının hoyratça tutumu, başta ekonomik, siyasi başıbozukluk, otoriter hatta zaman zaman faşizan bir tutum sergilemesiyle artık toplumda bıçak kemiğe dayanmış biçime gelmiştir. 7 Haziran seçimlerinde yokuş aşağı freni patlar kamyon gibi savrulan ve dibe doğru giden bir AKP ve RTE vardır. Ettiği yemine sadık kalmayan, her şeye müdahale eden, tezat bir şekilde meydanlara çıkıp 400 milletvekili istemesi aslında ne kadar kontrolsüz „tarafsız (!)“ olduğunun da kanıtıdır. Hayali bir Başkanlık sistemine geçiş için partner aramaktadır. Sizce şu anda AKP hangi parti ile yakın ilişkiler içinde? Kuşkusuz bu sorunun yanıtı HDP olacaktır.
DİTİB çağrı yapsa tutumunuz ne olurdu?
Şüphesiz böylesi bir durum da tavrımız aynı ve daha şiddetle bir karşı duruş olurdu. Bu konudaki tavrımız geçmiş benzeri durumlarda net bir şekilde ortaya konmuştur. En son Hamburg”da TGH örneğinde de olduğu gibi!
İlke olarak hiçbir inanç kurumu, demokratik kitle örgütü üyelerini herhangi bir siyasi partiye yönlendiremez.
Zaten hiç bir örgütsel yapı veya inanç kurumu homojen değildir.Özellikle “bazı dostlarımız” Alevi kökenli değil diyerek bu gelişmelere karşı düşüncelerimizi, eleştirilerini yazanlara hemen “ulusalcı,faşist” diye nitelendirme ve yakıştırması tam bir acizlik, sığlıktan başka öteye gitmeyen bir ifade biçimidir.
Efendim neymiş, RTE ile aynı ifadeleri kullanıyormuşuz. Ateist, Ali‘siz Alevilik RTE retoriği imiş vs. İşin gerçek tarafı şudur: AKP ile kapalı kapılar ardında müzakere yapan, ( Oslo,İmralı, Dolmabahçe) HDP,PKK ve AKP’dir. Kendi aymazlıkları ile işbirlikçileri deşifre olan bu ekip, baskın basanındır misali, herkese saldırmakla bu gerçekleri perdelemek istemektedirler.
HDP-PKK parlatması bilinçli, sistematik olarak ortaya konulan oyunun parçasıdır.
Demirtaş’ın iki yıl önceki, 9 Şubat 2013’te gazetelere yansıyan açıklamasını anımsayalım: “Yakın olduğumuz AKP’dir. Bire bir örtüşmüyor, ancak yakınlaştığımız parti AKP’dir.” sözü bu ortaklığı gözler önüne seriyor.
Ortadoğu’da “Sözde Kürtler lehine gelişen konjoktürel” gelişmeyi kendi lehine çevirme operasyonudur. Traji-komik olan bu gelişmenin Emperyalizme hizmet etmesi ilericilik olarak sunulmaktadır. Oysa temel ihtiyacımız olan ülkemizde hak ve özgürlüklerin,demokrasi ve hukukun üstünlüğünün en geniş ve evrensel anlamda genişletilmesi mücadelesidir.
Etnik ve inançsal bazda söylemler ve talepler toplumsal kutuplaşmayı körüklemektedir.
Alevi örgütlenmesinin, bir inanç kurumu olarak Alevilerin saygın Dede ve Pirleri bu HDP- Alevi sözde yakınlaşmasına kaygı ile bakmaktadır. Oynanan oyunun onlar da farkındadır.
AABF yapmış olduğu son açıklamasıyla kendi ile çelişmektedir. Örneğin; Artık Parlamento‘da karar mekanizmalarında Aleviler de aktif sorumluluk üstlenmektedir.
Sayın T.Öker Parlamentoya girerse Alevilerin sorunları çözülecek diye bir şey söz konusu da değildir. Şu anda CHP’li milletvekillerinin Cemevleri‘ nin ibadethane olması, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi konularda verdiği yasa teklifleri AKP oylarıyla kabul edilmemiştir. Öyle ki CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Alevi diye meydanlarda yuhlatan RTE değil midir?
Oysa ki Turgut Öker, 2011 seçimlerinde İstanbul 1. bölgeden bağımsız adaylığını Alevilik ve CHP karşıtlığı üzerine kurmasıkendisiyle çeliştiğini de göstermektedir. Başkanlık sistemi için RTE ve HDP ortaklığına sırf meclise girip kişisel hesapları için göz yummayı göze alan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Nüfusunun yüzde 90’i Alevi olan Tunceli-Dersim’de, iki milletvekili Hüseyin Aygün ve Kamer Genç’in CHP’den olması bunun en iyi örneğidir. Bu örnek Alevilerin de ortak aklıdır.
AABF‘ nin basın açıklamasında aynı zamanda Alevilerin Almanya´da bulundukları ülkelerde de siyasete girip aktif rol alması önerilmektedir. Bu yaklaşım doğrudur. Zaten parti gözetmeksizin yapılan da o dur!
15 Şubat 2015’te yapılan Hamburg Eyalet Parlamentosu seçimlerinde tüm siyasi partilerden Alevi kökenli arkadaşlarımız aday olmuşlardır. Buna geçmişte karşı çıkılmasına rağmen CDU da dahil edilmiştir. Almanya‘da tüm siyasi partilerde siyaset yapmayı önerip, Türkiye için sadece bir partiyi işaret etmek ilkesizlik ve oportünizmdir.
DESTEK İÇİN MÜCADELE ve TALEPLER
Sonuç olarak bizlerin mücadele etmesi ve talepler olarak ortaya koyması gerekenler şunlardır; Çağdaş, Laik,evrensel normlarda Demokratik bir Türkiye.. Hukukun üstünlüğü..İnanç ve etnik kimlik ve hakların anayasal güvence altına alınması.. Kamu kurum ve kuruluşlarda inanç bazında seleksiyonlara-ayrımcılığa- son verilmesi..Taşeronluğa son verilmesi.. İş güvencesi..Çok kapsamlı doğu ve güney doğuda toprak reformu..Kamuların güçlendirilmesi..Elektrik hizmetleri.. Toplu taşımacılık.. Hastahane hizmetlerinin özelleştirme kapsamına alınmaması.. Tarım ürünlerinin sübvanse edilmesi.. Girdi maaliyetlerinin (mazot, tohum, gübre) düşürülmesi. Kesintisiz, laik, bilimsel eğitim ve özerk üniversiteler…
Genel çağrı olarak ise,bu talep ve istekleri yerine getireceğine inandığımız partiler ve adayların desteklenmesi.