Dava ne anlama geliyor, bu kelimeyi biraz analiz edelim.
Dava, her hangi bir hak aramak için mahkemelere yapılan müracaatır.
„Hak” la ilgili hukuksal korunma istemine Dava denilir.
Dava,” kişilerin kendilerine ait olduğunu ileri sürdükleri bir şeyi, mahkemeden istemeleri hakkı” olarak da tanımlanabilir. Kişi için en temel olgu, kişiye en sıkı bağlı, sabit varlık ve nitelik, “Hak” tır. Hakkı ihlâl edilen ya da hakkı tehlikeye düşen kişi, yetkili yargı organına (Mahkemeye) başvurarak hukuksal korunma ister. İşte bu hukuksal korunmayı istemeye “Dava” denilmektedir (alıntı).
Demek ki, kişi haksızlığa uğradığını hisseder ve ona inanırsa, mahkemeye müracaat ederek haksızlığa uğradığını belirtir ve haksızlık yaptığını düşündüğü insana veya kurumlara karşı dava açabilir.
Ceza ve hukuk davaları diye iki türlü dava vardır. Ceza davaları, örneğin cinayet davaları „Adli Makam“, yani savcılar tarafından açılan davalardır.
Hukuk davaları ise, örneğin borç verdiğin birisi, aldığı paranı geri iade etmiyorsa, ona karşı açılan davalara da hukuk davaları denir (terimlerde hatalar varsa, hukukcu arkadaşların beni düzeltmesini rica ediyorum).
Birkaç gündür Türkiye gündeminde bir „Militan“ tartışması var. Eski CHP Millet Vekili Berhan Şimşek vali, kaymakam, asker ve diğer kamu personalına AKP militanı demişti. Bunun üzerine yandaş basın ve troller harekete geçti, vay sen nasıl olurda bu devletin valisine, kaymakamına ve diğer devlet görevlilerine militan dersin diye borazanlarını öttürmeye başladılar. Türk askerinin bütün komutanlarını ve Genel Kurmay Başkanı`nı terör örgütü kurdukları suçlaması ile tutuklattıklarını ve parmaksız Zeki`yi şahit olarak gösterdiklerini unutmuş olmalılar.
Bunun üzerine, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı grup toplantısında, benim valime ve kaymakamıma militan diyenlere karşı herkes dava açsın demiştir. Cumhurbaşkanı talimat verirde, İşişleri Bakanı Soylu geri kalırmı. Oda hemen harekete geçerek, vali, kaymakam ve diğer kurumlara bir matbu yazı göndererek, militan diyen kişi ve kişilere karşı dava açmalarını önermiş.
Hem AKP Genel Başkanı ve hemde İçişleri Bakanı taraf olmuş ve bütün vali ve kaymakamları baskı altına almışlardır. Bu doğru bir tavır ve öneri değil.
Türkiye Cumhuriyeti`nin, yani devletin valisi, kaymakamı veya üst düzey komutanları hepimizi temsil etmektedir. Valiler, kaymakam veya komutanlar AKP Genel Başkanı`nın emrinde olamaz ve olmamalıda. Eğer olurlarsa, işte o zaman hukuk devlet çökmüş ve parti devleti olmuştur.
Bir vali veya kaymakam, eğer kendisine hakaret edildiğine inanırsa, dava açma hakkına ve hukukuna sahiptir. Ne zamanki bir vali veya kaymakam, bir partinın Genel Başkanı`nın tavsiyesi ile dava açarsa, o vali veya kaymakam devletin değil, o partinın temsilcisi olarak vatandaş tarafından değerlendirilir.
Ülkeyi yönetenlerin veya muhalefet partilarının politik rakiplerine karşı devletin kurumlarını düşmanlaştırmalarına çok üzülüyorum. Bu çok tehlikeli bir gelişme ve kutuplaşmadır. Eğerki ülkeyi yönetenler benim valim, benim kaymakamım, benim askerim, benim polisim demeye başlar ve onları kendisine bağlarsa, olağanüstü bir durumda bu ülkenin huzurunu kim sağlayacak, onu hepimizin sorması gerekiyor.
Bu devletin sahibi ne Cumhurbaşkanı, ne valiler, ne kaymakamlar, nede askeri, ne muhalefet partilarıdır. Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923 tarihinde Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından kurulmuş ve Türk Milleti`ne emanet edilmiştir. Cumhurbaşkanı ve diğer yöneticiler Türk Milleti`nden aldıkları geçici yetki ile devleti yönetmektedirler. Hiç kimsenin ülkenin valisini, kaymakamını veya askerini kendi partisının mensubu olarak görme hakkı olamaz.
Devletin kurumları hiçbir partının, yani AKP, CHP, İP, MHP, HDP veya diğer partiların mensupları değildirler.
Hükümetler geçici, devlet ise kalıcıdır.