COVİD -19 un Dünya´yı esir aldığı günümüzde alınması gereken önlemler uzmanlar ve yetkililer tarafından aralıksız hatırlatılıyor ve insanlar uyarılıyor.
Tabii ki bu zaman zarfında mesafe, maske ve temizlik çok önemli ve bu kurallara uyularak önlemler alınması gerekiyor, yoksa inanılması zor dönemler hiç de uzak görünmüyor.
Bu önlemleri alırken devletin veya yöneticilerin yapması gerekenlerin yanında kişisel disiplinle ve sorumlulukla hareket etmek çok önemli. Ayrıca insanların sadece KORONA döneminde değil, yaşamları boyunca sağlıklı olmaları için titizlikle üzerinde durması ve uygulaması gerekenlerin başında her türlü temizliğe, temiz havaya gereksinimi olduğu biliniyor.
Bazı alışkanlıkları değiştirmek zor olsa da; akılla, eğitimle, görgüyle güzel ve doğru yol bulunulabilir, yeter ki istensin!
Dün akşam tv.de izlediğim belgeselde Asya´daki Türk Cumhuriyetleri´nde yoksulluk ve zor koşullarda yaşayan halkın tertemiz ve uyumlu giyimli kadınlarını, erkeklerini ve çocuklarını görünce kendi vatandaşlarımızla karşılaştırdım. Yıllardır Avrupa´da yaşayan kadınlarımızın kısa pardüsenin altından sarkan etekleri, yamulmuş ayakkabıları, sarkan çorapları, erkeklerimizin bakımsız halleri içinde yaşadıkları ülkedeki insanlar üzerinde olumsuz , önyargıları körükleyen izlenim bırakması ve o nedenle kendilerine küçümseyici gözle bakıldığı bilinir.
Kendi ülkemizde ise o candan, sıcak yapılı insanlarımızın giyimden tutun da her türlü temizlik ve görüntüler gelişmiş toplumlardaki yaşam düzeyine gelebilmesi için daha çok yol katedmeleri gereketiği gözlenmektedir. Köylerin sergilediği görüntüler Avrupa ülkelerinkilerden çok çok gerilerde olduğu görlüyor.
Avrupa´daki köylerin görünümü kentlerinden daha temiz ve daha yaşanılacak şekilde yeşillikler ve çiçekler içinde.Bizde ise tam tersi; toz, toprak içinde, bakımsız bir görünüm sergiliyor. Evlerde banyolar tertemiz olması gerekirken, küetlerin içi temizlik araçlarının saklandığı yerler durumunda.
Giyim, kuşama gelince Atatürk´ün şapka devrimi, „aslında kılık – kıyafet devrimi,“ çok iyi düşünülmüş ama tam anlamıyla gerçekleştirilemeyen bir devrim.
Kadınlarımız o pejmürde giyimden kurtulmadıkça yani zihniyetleri değişmedikçe, gelişme gerçekleştirilemez ve temizlik anlayışı yerleştirilemez.
Gidilen dinlenme yerlerinde, parklarda, deniz, nehir ve göl kıyılarında kendi çöplerini toplamayan, olduğu yerde bırakıp giden insanların anlayıştan ve sorumluluktan nasibini almış denilebilir mi!?
Onun için zorla da olsa değişmesi gereken olgu zihniyet, başka yolu yok…