ABD, İngiltere ve Fransa’nın, İdlib’te Suriye rejiminin sivillere karşı kimyasal silah saldırısından endişe duyduklarını ve saldırı olması halinde en sert biçimde karşılık vereceklerini açıklamaları ne yazık ki provokasyon içerikli. Amaç çok net; Suriye’ye müdahale etmek istiyorlar.
İdlib; Kürtleri saymazsak Suriye’de muhalefetin elindeki son kale. Suriye rejim güçleri; İdlib’i batıdan, güneyden ve doğudan olmak üzere, üç taraftan kuşatmış durumdalar. Suriye rejiminin Türkiye ile koordine etmeden, tek taraflı başlatacağı bir operasyon veya “kimyasal silah kullanıldı” bahanesi ile ABD’nin başlatacağı bir saldırı; bölge için gerçekten felaket olur. Türkiye sınırlarına milyonlarca sığınmacı daha yığılır. Bu, aynı zamanda Avrupa’ya yönelik de yeni bir sığınmacı dalgası demektir. Türkiye ve Rusya elini çabuk tutup, bir an evvel İdlib sorununa barışçıl bir çözüm bulmalıdır. Yoksa “kimyasal silah kullanıldı” bahanesi ile yapılacak bir müdahalenin eli kulağında.
Küresel Savaşı Tetikleyebilir
ABD, gerçekten yanlış yolda! Halen izlediği rotada, ulusal çıkarlarına ve hedeflerine ulaşamayacağı gibi, küresel barışı çok ciddi bir biçimde tehlikeye atıyor. Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar ise çok ama çok yanlış. Bu yaptırımlar; zaten Türkiye’de gerilemekte olan demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları seviyesini daha da düşürecektir. Bu da Türkiye’nin geri dönülmez bir biçimde Batı’dan kompasına ve otoriter yönetimin kalıcı olmasına neden olacaktır.
Türkiye; jeopolitik konumu, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile olan tarihi bağları ve etkisi nedeniyle, küresel barışın en önemli aktörlerinden biridir. Türkiye’nin tamamen Batı’dan kopması ile başlayacak süreç; Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya’da istikrarın bozulmasına ve Türkiye’nin bulunduğu merkez coğrafyadan başlayarak bozulan istikrarın sonucunda küresel anlamda yayılma gösterebilecek bir çatışmanın tetiklenmesine neden olabilir.
İşaret Fişeğini Mike Pence Attı!
ABD’nin kendi çıkarlarını, itibarını, kuruluş ilkelerini ve güvenirliliğini de yok sayarak, geçtiğimiz Mayıs’ta, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında 2015’de yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesiyle başlayan gerilim giderek artmaktadır. ABD, anlamsız yaptırımlarla, ötekileştirilmiş ve düşmanlaştırılmış bir cephe (Rusya, Çin, İran, Türkiye) kurulmasına neden olmaktadır. Bu; küresel barışı ve istikrarı tehlikeye atmaktır.
Türkiye’ye karşı yaptırımların işaret fişeğini, bildiğiniz gibi ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence atmıştı. Niye Pence, Trump değil, niye Pence, Savunma Bakanı James Mattis veya Dışişleri Bakanı Mike Pompeo değil?
Dün Sevişerek, Bugün Kavga Ederek!
Bill Smith, Indiana eyaletinin Madison kentinde doğup büyüyor. Evli, 5 çocuğu ve 10 torunu var. Bill Smith 2000’de, kongre seçimleri öncesinde Mike Pence’in seçim kampanyasını yönetiyor, seçildikten sonra 2001-2013 arasında Pence milletvekili iken, daha sonra da 2013-2014 arasında Indiana valisi iken özel kalem müdürlüğünü yapıyor ve neredeyse 15 yıl Pence ile çok yakın çalışıyor.
Bill Smith, an itibarı ile Sextons Creek lobi şirketinin tepe yöneticisi durumunda. Buraya kadar, bir şey yok gibi gözükebilir. Ama asıl iş, buradan sonra başlıyor. Washington Strateji Grubu, Gülen Cemaati tarafından kurulmuş bir lobi grubu. Bu grup, Sextons Creek şirketine 1 Haziran 2017’de başlayan ve hala devam eden lobi faaliyetleri için 119 bin dolarlık ödeme yapmış. Belki daha fazladır ama resmi kayıtlarda bu kadarını görüyoruz. Yani Gülen Cemaati, Türkiye’ye karşı yaptırımların işaret fişeğini atan Mike Pence ile 15 yıl çok yakın çalışmış birine lobicilik yapması için para ödemiş!
Gülen Cemaati ve iktidar dün beraber çalışıyorlardı ve sevişiyorlardı; darbe girişimine, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, demokrasimizin yok edilmesine neden oldular ve ülkemizi tek adam rejimine, ezcümle felakete taşıdılar. Bugün kavga ediyorlar, itişip kakışıyorlar ama ülkemizi tam gaz felakete taşımaya devam ediyorlar.
Türker Ertürk