İktidar şöyle düşünüyor; “Madem ki ABD Suriye ve Irak coğrafyasında IŞİD’le mücadele etmek istiyor, niçin benimle işbirliği yapmıyor, beraberce askeri operasyona ışık yakmıyor ve PKK’nın uzantısı olan PYD ve Kürtler ile iş tutmaya ve onlara silah yardımı yapmaya devam ediyor?”
Ne yazık ki; bu düşünce problemi anlamamış olmanın, sağlıklı bir zihin faaliyeti içinde olamamanın ve büyük resmi hala göremiyor olmanın bir ifadesi. Evet, Türkiye’nin de dahil olduğu bölgenin yeniden dizayn edilmesi ve siyasi haritasının yeniden çizilmesi projesinde (BOP) “Eş Başkan” olarak Türkiye’deki iktidarın tepesi çok ama çok kullanılmıştı. Türkiye’ye sıra gelinceye kadar, daha da kullanabilirlerdi. Ama şartlar ve koşullar değişti!
Hala Anladıklarına Dair Şüphem Var!
Koşulların değişmesinin en büyük nedeni; Afganistan, Irak ve Libya gibi Suriye’nin de işinin kısa sürede bitirilememesiydi. İran, Rusya ve Çin’i arkasına alan Suriye, Mart 2011’de başlayan emperyalizmin vekalet savaşına bugüne kadar dayandı. Özellikle Şam yönetiminin talebi üzerine, 30 Eylül 2015’de Rusların Suriye’deki çatışmalara dahil olması savaşın gidişatını tamamen değiştirdi ve Esad’ın gönderilemeyeceği anlaşıldı. Sanırım, bu gerçeği dünyada anlamakta en çok zorluk çeken Türkiye’deki iktidar oldu. Hala, anladıkları konusunda da ciddi şüphelerim var!
BOP’un halledilmesi gereken konu başlıklarından birisi olan Suriye işi sekteye uyarınca, ABD ve İsrail açısından başka sorunlar ortaya çıktı. Birincil olanı; zaten Irak’a müdahale nedeniyle buradaki Şiiler üzerinden güçlenen, Basra Körfezi’ndeki etkinliğini arttıran, Yemen’e kadar sarkan, Suudi Arabistan ve Körfez’deki emirliklerde yaşayan Şiiler için cazibe merkezi olan İran’ın, Suriye ve Lübnan’daki Hizbullah üzerinden Akdeniz’e kadar uzanan kesintisiz bir etkinliğe ulaşmasıydı.
Bu Durum Kabul Edilemezdi!
Bu yeni durum, İran’a bölgenin belirleyici gücü olabilmesi açısından çok büyük bir avantaj kazandırmıştı. İran, etkinliğini Hizbullah–Hamas üzerinden Gazze, Filistin ve İsrail’e kadar uzatmıştı. Bu durum, ABD ve İsrail açısından kabul edilemezdi. Bu nedenle Suriye coğrafyasında IŞİD’le olan mücadeleyi İran ve Rusya’ya bırakmak istemiyorlardı. Çünkü; IŞİD’den boşalacak alanlara İran yerleşmemeliydi!
İkincil sorun ise; IŞİD gibi cihatçı terör örgütlerinin kontrolden çıkması, yaygınlaşması ve Batı’yı da tehdit eder hale gelmesiydi. Esasında; ABD Başkanı Trump, seçim kampanyası sırasında Obama döneminde radikal İslami örgütlere verilen desteğin yanlış olduğunu, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de yanlış işler yapıldığını ifade etmiş ve politika değişikliğine gideceğini söylemişti.
Türkiye’deki İktidar Hedef!
Trump, göreve başlar başlamaz IŞİD başta olmak üzere, cihatçı terörü sonlandırmak için mücadeleye başladı. 2002’de Büyük Ortadoğu Projesi’nin realizasyonu için desteklenen “Siyasal İslamcı” ideolojiden vazgeçilmişti. Siyasal İslam’ın olduğu yerde demokrasinin yeşermeyeceği, insan haklarının söz konusu olamayacağı, yaşanarak görülmüştü. Gerçi, Batı da yaşadığımız coğrafyada demokrasi ve insan hakları peşinde değildi. Esas sorun; Siyasal İslam’ın cihatçı teröristleri yetiştiren iklimi yeşertiyor oluşuydu.
Bu nedenle yeni ABD yönetimi, Siyasal İslam’ı hedefe aldı. Müslüman Kardeşler bu nedenle “tu kaka” edildi. Türkiye, Müslüman Kardeşler zihniyetinin iktidar olduğu bir ülke olarak değerlendiriliyor. Demem o ki; ABD için cihatçı terörle mücadelede Türkiye’deki iktidar da artık hedef!
“Güvenilir Müttefik Değil”
Evet, şartlar ve koşullar değişince, müttefikler değişir. Artık ABD için Türkiye’yi yöneten iktidar iradesi müttefik değil, hatta düşman! ABD için bölgedeki yeni müttefikler; Irak’ta Barzani, Suriye’de PYD, yani Kürtler! Rusya ve İran ise ABD için düşman olarak tanımlanıyor. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon, Financial Times’ta çıkan makalesinde “Türkiye artık güvenilir bir müttefik değil ve bir Ortadoğu ülkesi” diyor. Daha ne desin!
Türkiye’nin Suriye’de Rusya ve İran’la hareket ediyor olması, bardağı taşıran son damlaydı; tırmanmanın düğmesine basıldı ve vize işlemleri askıya alındı. Bunun gerisi de gelecek. Umarım, iktidar bu konuda hazırlık yapıyordur.
Türkiye’yi kafa yapısı olarak bir Ortadoğu ülkesi haline getiren; “Siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bakış açısına sahip iktidardır. Türkiye, her geçen gün sadece ABD ve Batı için değil, tüm çağdaş dünya için işbirliği yapılamaz ve güvenilemez bir ülke haline gelmektedir. Rusya ve İran da bize güvenmiyor, yanlarına yalnızlıktan geldiğimizi biliyorlar ve yalnızca çıkarları için bizi kullanmaya çalışıyorlar.
Reçete Nedir?
Türkiye için kötüye giden süreci durdurmak için reçete; Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına döndürülmesinden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine sahip çıkmaktan geçiyor.
Yarın (14 Ekim 2019), Almanya’nın Köln kentinde, Üsküdar University-NP Köln, Neumarkt 1C, 50667 Köln adresinde gerçekleşecek olan “Siyasi, Hukuki ve Ekonomik Boyutları ile Küreselleşme, Kutuplar ve İklim Değişikliği” konulu panelde Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Gümrükçü ile beraber konuşmacı olacağım.