15.5 C
Hamburg
Cumartesi, Mayıs 25, 2024

Şah Mat

türkerÜlkelerin çıkarlarını ve güvenliklerini en üst düzeyde arttırmak için yürüttükleri dış politika, adeta bir satranç oyunu gibidir. Hatta, bildiğimiz satranç oyunundan çok daha zordur. Çünkü bu satranç oyunu; üç boyutludur, çok uzun solukludur ve içinde çok sayıda başlayan ve biten küçük oyunları barındırır.

Uluslararası ortamda oynanan bu satranç oyunu; akılla, bilgiyle ve güçle oynanır. Burada güç, bir ülkenin sahip olduğu maddi ve manevi güçlerin toplamına denir. Bunları; ekonomik, askeri, siyasi ve sosyokültürel güçler olarak sınıflandırabiliriz.

Başarısızlık ve Hüsran Kaçınılmaz!

Bu satranç oyununda çok sayıda oyuncu olup, oyuncular arasında güçleri nedeniyle eşitlik yoktur. Ayrıca, herkes sırayla hamle de yapmaz. Kimisi birbiri peşi sıra 10 hamle yaparken, rakibi ancak bir hamle yapabilme fırsatını bulabilir. Eğer ülkeniz adına bu satranç oyununu oynayanlar yeterli değilse, devletin devamlılığını, ortak aklını, hafızasını ve derinliğini temsil eden kurumları yok sayıyorlarsa, başarısızlık ve hüsran kaçınılmazdır.

Bu oyun; hamaset yaparak, ona buna bağırarak ve fırça atarak, diplomatik terbiyeyi elden bırakarak, ideolojik, dinsel ve mezhepsel yaklaşımlar içinde bulunarak ve hayal dünyası içinde yaşayarak oynanmaz, oynanamaz!

En Büyük Zararı İslam’a ve Müslümanlara!

Bugün, ülkemizin dış politikasında tam bir iflas yaşanmaktadır. Türkiye; hem bölgesinde hem de dünyada yalnızlaşmış, ötekileşmiş ve çıkarlarını koruyamaz duruma gelmiştir. Bunun esas nedeni; halen ülkemizi yöneten iktidar iradesidir. Bu iradenin sağlıklı ve rasyonel düşünme yetisi yoktur. Çünkü bu irade; Siyasal İslamcı ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepçi bakış açısına sahiptir. Bu çağdışı dünya görüşünün en büyük zararının İslam’a ve Müslümanlara olduğu, gelişmelerle sabittir.

Birinci Körfez Savaşı (1991), Çekiç Güç, İkinci Körfez Savaşı (2003), Arap Baharı, Libya Müdahalesi (2011) ve Mart 2011’de Suriye’de başlatılan vekalet savaşı; ABD’nin Türkiye’nin de bulunduğu Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin gerçekleştirilmesine yönelik hamlelerinden bazılarıdır. Bu bölgede, Türkiye de dahil olmak üzere, yeni bir siyasi harita çizilmeye çalışılmaktadır. Irak’tan, Suriye’den, Türkiye’den ve İran’dan parça koparılarak bir Kürt Devleti kurulması, bu projenin en önemli ayağıdır.

Suriye’de Yanlış Hamle Yapıldı

Eğer siz; “BOP’un Eşbaşkanıyım” dediyseniz, Kuzey Irak’ı Bağdat’tan koparacak davranışların içine girdiyseniz, Libya’ya yapılan müdahaleye dahil olduysanız, Suriye’deki emperyalizmin vekalet savaşına ülkemizin çıkarlarına olmadığı halde çağdışı dünya görüşünüz nedeniyle destek olduysanız, siz ülkemiz lehine değil, başkasının çıkarlarına hizmet edecek şekilde satranç oyununda varsınız demektir.

Suriye’de yapılan bu yanlış hamle nedeniyle; ülkemize yaklaşık 4 milyon sığınmacı doldu, IŞİD terörü geldi, güney sınırlarımız kevgir oldu ve 911 km’lik Suriye sınırımızın 800 km’sine PKK’nın uzantısı PYD hakim oldu. Yani; vekalet savaşı ile Kürt Devleti’nin Suriye parçasını inşa ediyorlar. Ülkemizdeki iktidar, Suriye’deki vekalet savaşına destek vererek ve Şam merkezi hükümetinin zayıflamasına katkı sağlayarak bu amaca hizmet etti!

Fırat Kalkanı Başarısız

Yaklaşık 7 ay önce (24 Ağustos 2016) iktidar, Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı. Amacı; güneyimizden PKK’nın uzantısı PYD tarafından kuşatılmayı engellemekti! Başladığı gün yazdık ve ekranlarda anlattık; “Yanlış yanlışla düzeltilemez” Çünkü, yanlış ittifaklarla ve yanlış siyasi hedeflerle başarılı olunamazdı. İttifak yapmamız gereken Şam’dı; ÖSO denen çapulcular değil! Türkmenleri korumak istiyorsanız, bunun yolu bile Şam’la işbirliğinden geçiyordu!

Geçen gün, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Türkiye’ye gelişiyle, Fırat Kalkanı Harekatı’nın başarı ile bitirildiği açıklandı. Tabii ki başarılı olduğumuz doğru değil! Gerçekte açıklanan askeri hedeflere bile ulaşılamadan, doğuda Rusya, güneyde Suriye güçleri, batıda ABD ve PYD güçleri arasına sıkışıldığından “Şah Mat” olundu ve harekat bitirilmek zorunda kalındı!

Düşmanları Bile Kendimize Karşı Birleştirdik!

Hatta o kadar yanlış işler yapıldı ki, ABD ve Rusya’yı araları iyi olmamasına rağmen; Suriye, geleceği ve kendimize karşıtlık konusunda birleştirdik. Her ikisi de PYD’yi vazgeçilmez görüyor, birinci önceliği IŞİD gibi radikal İslami örgütlerle mücadeleye veriyorlar, Beşar Esad’la devam etmekte mahzur görmüyorlar ve Suriye’de federal bir çözümde anlaştılar.

Tillerson, Türkiye’ye hem balans ayarı vermeye hem de Kuzey Irak’ta bağımsızlık konusunda ağız aramaya geldi. 16 Nisan sonrası “Evet” çıkarsa, Türkiye’nin de desteği ile bağımsızlık gelecek, bu kesin!

Geçen gün ABD’de, Halk Bank Genel Md. Yd. Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanması sıradan bir olay değil, bir satranç hamlesiydi. Bu hamleyi, Reza Zarrab ile düşünün. BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik ambargosunun, bu unsurlar ve siyasi iktidarın desteği ile delindiğini yan yana getirin. Üstüne, BM Güvenlik Konseyine Rusya tarafından sunulan, Türkiye’deki iktidarın IŞİD’le petrol ticaretine, Suriye’den tarihi eser kaçakçılığına ve teröre bulaştığı iddialarını içeren klasörleri de koyun, varın gerisini siz tahmin edin.

Hatta Hollanda üzerinden bize ulaşan bilgilere göre; Mehmet Hakan Atilla, Fethullah Gülen’in tedrisatından geçmiş birisi. Kasti olarak gitmiş ve kendini yakalatmış olabilir.

Ruhları Şad Olsun!

Amaç; bugün ülkemizi fiili olarak yöneten iktidarın iradesini ipotek altına almak, şantaj yapmak, ülkemizin yaşamsal çıkarlarından taviz verdirmek ve kullanmaktır. Bir de bu iradenin, referandumda “Evet” çıkması halinde sınırsız, kontrolsüz ve dengelenemez bir biçimde ülkemize egemen olduğunu düşünün! Emperyalizm ne isterse yapmak zorunda kalır, federasyon dahil!

64 yıl önce bugün (4 Nisan1953), Dumlupınar Denizaltımız sabaha karşı tatbikattan dönerken, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında, İsveç bayraklı Naboland gemisi ile çarpışır ve 81 denizcimiz şehit olur.

Yarın Kartal’dayız

Bugün, Sarıyer’de o gün şehit düşen Komodor Albay Hakkı Burak’ın kızı Zeynep Burak Uraz’la ve bir grup dostla anma töreni icra edeceğiz ve denize çelenk bırakacağız. Ruhları Şad Olsun!

Yarın (5 Nisan 2017), 19:30’da Kartal Soğanlık Kültür Merkezi’nde, Kartal Demokratlar Birliği’nin düzenlediği “Anayasa ve Referandum” konulu panelde, Devlet E. Bakanı Ufuk Söylemez ve E. Büyükelçi Onur Öymen’le beraber konuşmacı olacağım.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Şah Mat

türkerÜlkelerin çıkarlarını ve güvenliklerini en üst düzeyde arttırmak için yürüttükleri dış politika, adeta bir satranç oyunu gibidir. Hatta, bildiğimiz satranç oyunundan çok daha zordur. Çünkü bu satranç oyunu; üç boyutludur, çok uzun solukludur ve içinde çok sayıda başlayan ve biten küçük oyunları barındırır.

Uluslararası ortamda oynanan bu satranç oyunu; akılla, bilgiyle ve güçle oynanır. Burada güç, bir ülkenin sahip olduğu maddi ve manevi güçlerin toplamına denir. Bunları; ekonomik, askeri, siyasi ve sosyokültürel güçler olarak sınıflandırabiliriz.

Başarısızlık ve Hüsran Kaçınılmaz!

Bu satranç oyununda çok sayıda oyuncu olup, oyuncular arasında güçleri nedeniyle eşitlik yoktur. Ayrıca, herkes sırayla hamle de yapmaz. Kimisi birbiri peşi sıra 10 hamle yaparken, rakibi ancak bir hamle yapabilme fırsatını bulabilir. Eğer ülkeniz adına bu satranç oyununu oynayanlar yeterli değilse, devletin devamlılığını, ortak aklını, hafızasını ve derinliğini temsil eden kurumları yok sayıyorlarsa, başarısızlık ve hüsran kaçınılmazdır.

Bu oyun; hamaset yaparak, ona buna bağırarak ve fırça atarak, diplomatik terbiyeyi elden bırakarak, ideolojik, dinsel ve mezhepsel yaklaşımlar içinde bulunarak ve hayal dünyası içinde yaşayarak oynanmaz, oynanamaz!

En Büyük Zararı İslam’a ve Müslümanlara!

Bugün, ülkemizin dış politikasında tam bir iflas yaşanmaktadır. Türkiye; hem bölgesinde hem de dünyada yalnızlaşmış, ötekileşmiş ve çıkarlarını koruyamaz duruma gelmiştir. Bunun esas nedeni; halen ülkemizi yöneten iktidar iradesidir. Bu iradenin sağlıklı ve rasyonel düşünme yetisi yoktur. Çünkü bu irade; Siyasal İslamcı ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepçi bakış açısına sahiptir. Bu çağdışı dünya görüşünün en büyük zararının İslam’a ve Müslümanlara olduğu, gelişmelerle sabittir.

Birinci Körfez Savaşı (1991), Çekiç Güç, İkinci Körfez Savaşı (2003), Arap Baharı, Libya Müdahalesi (2011) ve Mart 2011’de Suriye’de başlatılan vekalet savaşı; ABD’nin Türkiye’nin de bulunduğu Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesinin gerçekleştirilmesine yönelik hamlelerinden bazılarıdır. Bu bölgede, Türkiye de dahil olmak üzere, yeni bir siyasi harita çizilmeye çalışılmaktadır. Irak’tan, Suriye’den, Türkiye’den ve İran’dan parça koparılarak bir Kürt Devleti kurulması, bu projenin en önemli ayağıdır.

Suriye’de Yanlış Hamle Yapıldı

Eğer siz; “BOP’un Eşbaşkanıyım” dediyseniz, Kuzey Irak’ı Bağdat’tan koparacak davranışların içine girdiyseniz, Libya’ya yapılan müdahaleye dahil olduysanız, Suriye’deki emperyalizmin vekalet savaşına ülkemizin çıkarlarına olmadığı halde çağdışı dünya görüşünüz nedeniyle destek olduysanız, siz ülkemiz lehine değil, başkasının çıkarlarına hizmet edecek şekilde satranç oyununda varsınız demektir.

Suriye’de yapılan bu yanlış hamle nedeniyle; ülkemize yaklaşık 4 milyon sığınmacı doldu, IŞİD terörü geldi, güney sınırlarımız kevgir oldu ve 911 km’lik Suriye sınırımızın 800 km’sine PKK’nın uzantısı PYD hakim oldu. Yani; vekalet savaşı ile Kürt Devleti’nin Suriye parçasını inşa ediyorlar. Ülkemizdeki iktidar, Suriye’deki vekalet savaşına destek vererek ve Şam merkezi hükümetinin zayıflamasına katkı sağlayarak bu amaca hizmet etti!

Fırat Kalkanı Başarısız

Yaklaşık 7 ay önce (24 Ağustos 2016) iktidar, Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı. Amacı; güneyimizden PKK’nın uzantısı PYD tarafından kuşatılmayı engellemekti! Başladığı gün yazdık ve ekranlarda anlattık; “Yanlış yanlışla düzeltilemez” Çünkü, yanlış ittifaklarla ve yanlış siyasi hedeflerle başarılı olunamazdı. İttifak yapmamız gereken Şam’dı; ÖSO denen çapulcular değil! Türkmenleri korumak istiyorsanız, bunun yolu bile Şam’la işbirliğinden geçiyordu!

Geçen gün, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Türkiye’ye gelişiyle, Fırat Kalkanı Harekatı’nın başarı ile bitirildiği açıklandı. Tabii ki başarılı olduğumuz doğru değil! Gerçekte açıklanan askeri hedeflere bile ulaşılamadan, doğuda Rusya, güneyde Suriye güçleri, batıda ABD ve PYD güçleri arasına sıkışıldığından “Şah Mat” olundu ve harekat bitirilmek zorunda kalındı!

Düşmanları Bile Kendimize Karşı Birleştirdik!

Hatta o kadar yanlış işler yapıldı ki, ABD ve Rusya’yı araları iyi olmamasına rağmen; Suriye, geleceği ve kendimize karşıtlık konusunda birleştirdik. Her ikisi de PYD’yi vazgeçilmez görüyor, birinci önceliği IŞİD gibi radikal İslami örgütlerle mücadeleye veriyorlar, Beşar Esad’la devam etmekte mahzur görmüyorlar ve Suriye’de federal bir çözümde anlaştılar.

Tillerson, Türkiye’ye hem balans ayarı vermeye hem de Kuzey Irak’ta bağımsızlık konusunda ağız aramaya geldi. 16 Nisan sonrası “Evet” çıkarsa, Türkiye’nin de desteği ile bağımsızlık gelecek, bu kesin!

Geçen gün ABD’de, Halk Bank Genel Md. Yd. Mehmet Hakan Atilla’nın tutuklanması sıradan bir olay değil, bir satranç hamlesiydi. Bu hamleyi, Reza Zarrab ile düşünün. BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik ambargosunun, bu unsurlar ve siyasi iktidarın desteği ile delindiğini yan yana getirin. Üstüne, BM Güvenlik Konseyine Rusya tarafından sunulan, Türkiye’deki iktidarın IŞİD’le petrol ticaretine, Suriye’den tarihi eser kaçakçılığına ve teröre bulaştığı iddialarını içeren klasörleri de koyun, varın gerisini siz tahmin edin.

Hatta Hollanda üzerinden bize ulaşan bilgilere göre; Mehmet Hakan Atilla, Fethullah Gülen’in tedrisatından geçmiş birisi. Kasti olarak gitmiş ve kendini yakalatmış olabilir.

Ruhları Şad Olsun!

Amaç; bugün ülkemizi fiili olarak yöneten iktidarın iradesini ipotek altına almak, şantaj yapmak, ülkemizin yaşamsal çıkarlarından taviz verdirmek ve kullanmaktır. Bir de bu iradenin, referandumda “Evet” çıkması halinde sınırsız, kontrolsüz ve dengelenemez bir biçimde ülkemize egemen olduğunu düşünün! Emperyalizm ne isterse yapmak zorunda kalır, federasyon dahil!

64 yıl önce bugün (4 Nisan1953), Dumlupınar Denizaltımız sabaha karşı tatbikattan dönerken, Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında, İsveç bayraklı Naboland gemisi ile çarpışır ve 81 denizcimiz şehit olur.

Yarın Kartal’dayız

Bugün, Sarıyer’de o gün şehit düşen Komodor Albay Hakkı Burak’ın kızı Zeynep Burak Uraz’la ve bir grup dostla anma töreni icra edeceğiz ve denize çelenk bırakacağız. Ruhları Şad Olsun!

Yarın (5 Nisan 2017), 19:30’da Kartal Soğanlık Kültür Merkezi’nde, Kartal Demokratlar Birliği’nin düzenlediği “Anayasa ve Referandum” konulu panelde, Devlet E. Bakanı Ufuk Söylemez ve E. Büyükelçi Onur Öymen’le beraber konuşmacı olacağım.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER