14 C
Hamburg
Salı, Haziran 4, 2024

Şah-Mat!

türkerMat; satrançta taraflardan birinin şahı tehdit altındayken yapacak hiçbir hamlesi olmaması durumudur. Oyun bu durumda iken şahı tehdit edilen oyuncu mat olmuş olur, yani oyunu kaybeder. Dış politika ve devletlerin çıkarlarının çatıştığı uluslararası arena da aynen satranç oyunu gibidir. Devletler adına bu satranç oyunu, siyasi iktidarlar tarafından oynanır.

Geçtiğimiz Pazartesi (25 Eylül 2017), Kuzey Irak’ta Kürtler bağımsızlık için referandum yaptılar ve beklendiği gibi sonuç “Evet” çıktı. Türkiye bölgenin statükosunu, istikrarını bozacak, kendi güvenliği ve bekasına yaşamsal derecede tehdit olan bu gelişmeye sesini çıkaramadı ve kıpırdayamadı bile, yani mat oldu.

Barzani’nin Boyutlarını Aşar!

Türkiye yumurta kapıya gelinceye kadar hiçbir şey yapmadı, Barzani’yi referandum kararından caydıracak hiçbir tedbir almadı, alamadı, alamazdı da! Tek yaptığı, bunu halka nasıl yuttururum çabasıydı. Yüksek perdeden açıklamalar ve eylemler halkın gazını almak içindi. Milli Güvenlik Kurulu açıklaması, sınırda yapılan tatbikat ve Meclis’ten alınan tezkere; bu kandırmacanın sonuç almaya yönelik olmayan palavradan hamleleriydi. İşin garibi; bunun böyle olduğunu bizim kamuoyumuz hariç, tüm dünya biliyor.

İşin buraya gelmesi ve Türkiye’nin mat edilmesi Barzani’nin boyutlarını aşar. Daha başka gelişmelere gebe bu gelişmeyi okumak için büyük resme bakmak lazım. Yoksa ayrıntıda boğulur ve çözüme gidebilecek ve ülkemizin aleyhine gelişen bu sarmalı durdurabilecek girişimleri yapamazsınız.

Bir Gece Ansızın Gelemezsin!

“İzin vermeyiz, bir gece ansızın gelebiliriz” demiş. Ben de eğer bu işlerden biraz anlıyorsam; “Geçmiş olsun! Geçti Bor’un pazarı! Sıkar!” diyorum. Bu duruma razı olmayan hamlelerini daha önce yapacaktın. Barzani, referandum yapacağını tam tamına 2,5 yıl önce açıkladı! Neredeydiniz yumurta kapıya gelinceye kadar! Hatta; referandum günü bile hiçbir şey yapılmadı! Türkiye’nin jeopolitik konumu ve milli güç unsurları ile bu referandumu engelleyebilmesi çocuk oyuncağı idi, ama yapılmadı! Niçin?

ABD, Ortadoğu bölgesinin statükosunu değiştirmek ve yeni bir siyasi harita çizmek istiyordu. Bunu açıkça söylüyordu da! Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bunun adıydı. Özetle; bölgeyi etnik, dinsel ve mezhepsel olarak daha küçük parçalara ayırmak, ulus devletlere son vermek, İsrail’in çevresindeki ülkeleri Balkanlaştırmak, bölgenin Arap-İsrail ana çatışma eksenini Şii-Sünni olarak değiştirmek, enerji ve ham madde kaynaklarını tamamen denetim altına almak, bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve İslam’ı radikalleştirmekti. BOP’un en önemli bacağı ise; bölgede bir Kürt Devleti’nin kurulmasıydı. Bu, İsrail açısından yaşamsal önemde görülüyordu.

Türkiye’siz Yapılamazdı!

Bu proje Türkiye’siz yapılamazdı! Türkiye’deki iktidar ele geçirilmeliydi. AKP; bu proje için kurduruldu, desteklendi ve iktidara getirildi. Bu partinin çekirdek yapısı Cumhuriyet’e ve Aydınlanma Devrimlerine karşı travmalı ailelerin çocuklarıydı. BOP’un sahibi açısından bu çok önemliydi. Çünkü; Türkiye’ye çıkarlarına uygun olmayacak bir şekilde yeni bir elbise biçilmişti. Bu ancak eski elbiseye (Cumhuriyet ve kurucu ideoloji) düşman bir kadro tarafından gerçekleştirilebilirdi.

AKP iktidar yapılmıştı yapılmasına ama yetmiyordu! Başta asker olmak üzere devletin ağırlığı, BOP tarafından Türkiye’ye biçilen elbiseyi giymek istemiyordu. O zaman AKP’nin önü açılmalı ve bu maksatla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir bölümü içeri atılmalı, geri kalanı korkutulmalı ve tamamı itibarsızlaştırılmalıydı.

Muhalefete de Operasyon Yapıldı!

Düğmeye basıldı; ayarlanmış hakim ve savcılarla Ergenekon-Balyoz gibi kumpas operasyonlarına ve ele geçirilen medya aracılığı ile TSK’ya karşı itibarsızlaştırma saldırılarına başlandı. Bu gidişe dur denmesini engellemek ve halkı seçeneksiz bırakmak için muhalefet partilerine de operasyon yapıldı.

BOP’un sahibi akıllıydı ve küresel çapta iyi bir satranç oyuncusuydu. AKP İktidarına da bir elbise biçti. Batı’da dikilen bu elbisenin ana hatları “Siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bakış açısına dayanıyordu. İktidara giydirilen bu elbise hem BOP’a uygundu hem de giydirdiğini motive ediyordu. Türkiye’yi büyüteceklerini, Sünni İslam Dünyasının lideri olacaklarını gerçekten zannettiler. Tabii ki “Bizim niyetimiz sizi de bölmek” diyemezlerdi! Dedim ya; “Travmalıydılar, sağlıklı düşünme yetilerini kaybetmişlerdi”. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e düşmanlıkları nedeniyle körleşmişlerdi, kandırılabilecekleri hiç akıllarına gelmedi.

Referandum Yapılamazdı!

Dünyanın tüm demokratik ülkelerinde iktidar olmak demek, her şeyi yapabilmek demek değildir. Her devletin kontrol ve denge mekanizmaları vardır. Türkiye’de de vardı! Ergenekon-Balyoz gibi kumpas operasyonlarıyla başlayan süreçte bu yok edildi, iktidar padişahlarda bile olmayan, hukuku bile yok sayan bir güçle donatıldı.

Bunlar olmasaydı; Suriye’deki vekalet savaşında Radikal İslami örgütlere destek sağlanamayacak, 15 Temmuz Darbe Girişimi olmayacak, 4 milyon sığınmacı ülkemize doluşmayacak, Kuzey Irak’ta bağımsızlık referandumu yapılamayacak, ülkemizin ekonomik değerleri haraç mezat satılamayacaktı.

Hangi Konuda Kandırılmadılar?

Bu saymaya çalıştıklarım, ülkemizin başına gelen melanetlerin sadece bazılarıdır. Türkiye ne yazık ki kural ve hukuk tanımayan, küresel barışı tehdit eden, belirli bir düzen ve sistem içinde hareket etmeyen, ne yapacağı önceden tahmin edilemeyen, terörizme destek veren ülke anlamına gelen “Haydut Devlet” ilan edilme tehdidi altındadır.

Yine “Kandırıldık” diyorlar! Allah aşkına, kandırılmadıkları tek bir konu var mı? Eğer büyük resmi görebilseler, asla kandırılmazlardı! Ama travmaları bunu görmelerine engel! Bu iktidarla Türkiye’nin iç barışa, huzura ve esenliğe ulaşmasına imkan ve ihtimal yok. Ne kadar erken kurtulursak, ülke olarak göreceğimiz zararın çapı o kadar az olur.

Bizi bu durumdan çıkarabilmek için yeni bir lider lazım. Bu lider savaşçı, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisi ile barışık, sorunlara bu toprakların gözüyle bakan, tarihi derinliğe, ilkelere ve değerlere sahip, ekonomik geçmişinin hesabını da verebilir olmalıdır. Şimdilik ortada yok ama 2019’a kadar ortaya çıkacağından şüphem de yok!

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Şah-Mat!

türkerMat; satrançta taraflardan birinin şahı tehdit altındayken yapacak hiçbir hamlesi olmaması durumudur. Oyun bu durumda iken şahı tehdit edilen oyuncu mat olmuş olur, yani oyunu kaybeder. Dış politika ve devletlerin çıkarlarının çatıştığı uluslararası arena da aynen satranç oyunu gibidir. Devletler adına bu satranç oyunu, siyasi iktidarlar tarafından oynanır.

Geçtiğimiz Pazartesi (25 Eylül 2017), Kuzey Irak’ta Kürtler bağımsızlık için referandum yaptılar ve beklendiği gibi sonuç “Evet” çıktı. Türkiye bölgenin statükosunu, istikrarını bozacak, kendi güvenliği ve bekasına yaşamsal derecede tehdit olan bu gelişmeye sesini çıkaramadı ve kıpırdayamadı bile, yani mat oldu.

Barzani’nin Boyutlarını Aşar!

Türkiye yumurta kapıya gelinceye kadar hiçbir şey yapmadı, Barzani’yi referandum kararından caydıracak hiçbir tedbir almadı, alamadı, alamazdı da! Tek yaptığı, bunu halka nasıl yuttururum çabasıydı. Yüksek perdeden açıklamalar ve eylemler halkın gazını almak içindi. Milli Güvenlik Kurulu açıklaması, sınırda yapılan tatbikat ve Meclis’ten alınan tezkere; bu kandırmacanın sonuç almaya yönelik olmayan palavradan hamleleriydi. İşin garibi; bunun böyle olduğunu bizim kamuoyumuz hariç, tüm dünya biliyor.

İşin buraya gelmesi ve Türkiye’nin mat edilmesi Barzani’nin boyutlarını aşar. Daha başka gelişmelere gebe bu gelişmeyi okumak için büyük resme bakmak lazım. Yoksa ayrıntıda boğulur ve çözüme gidebilecek ve ülkemizin aleyhine gelişen bu sarmalı durdurabilecek girişimleri yapamazsınız.

Bir Gece Ansızın Gelemezsin!

“İzin vermeyiz, bir gece ansızın gelebiliriz” demiş. Ben de eğer bu işlerden biraz anlıyorsam; “Geçmiş olsun! Geçti Bor’un pazarı! Sıkar!” diyorum. Bu duruma razı olmayan hamlelerini daha önce yapacaktın. Barzani, referandum yapacağını tam tamına 2,5 yıl önce açıkladı! Neredeydiniz yumurta kapıya gelinceye kadar! Hatta; referandum günü bile hiçbir şey yapılmadı! Türkiye’nin jeopolitik konumu ve milli güç unsurları ile bu referandumu engelleyebilmesi çocuk oyuncağı idi, ama yapılmadı! Niçin?

ABD, Ortadoğu bölgesinin statükosunu değiştirmek ve yeni bir siyasi harita çizmek istiyordu. Bunu açıkça söylüyordu da! Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bunun adıydı. Özetle; bölgeyi etnik, dinsel ve mezhepsel olarak daha küçük parçalara ayırmak, ulus devletlere son vermek, İsrail’in çevresindeki ülkeleri Balkanlaştırmak, bölgenin Arap-İsrail ana çatışma eksenini Şii-Sünni olarak değiştirmek, enerji ve ham madde kaynaklarını tamamen denetim altına almak, bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve İslam’ı radikalleştirmekti. BOP’un en önemli bacağı ise; bölgede bir Kürt Devleti’nin kurulmasıydı. Bu, İsrail açısından yaşamsal önemde görülüyordu.

Türkiye’siz Yapılamazdı!

Bu proje Türkiye’siz yapılamazdı! Türkiye’deki iktidar ele geçirilmeliydi. AKP; bu proje için kurduruldu, desteklendi ve iktidara getirildi. Bu partinin çekirdek yapısı Cumhuriyet’e ve Aydınlanma Devrimlerine karşı travmalı ailelerin çocuklarıydı. BOP’un sahibi açısından bu çok önemliydi. Çünkü; Türkiye’ye çıkarlarına uygun olmayacak bir şekilde yeni bir elbise biçilmişti. Bu ancak eski elbiseye (Cumhuriyet ve kurucu ideoloji) düşman bir kadro tarafından gerçekleştirilebilirdi.

AKP iktidar yapılmıştı yapılmasına ama yetmiyordu! Başta asker olmak üzere devletin ağırlığı, BOP tarafından Türkiye’ye biçilen elbiseyi giymek istemiyordu. O zaman AKP’nin önü açılmalı ve bu maksatla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir bölümü içeri atılmalı, geri kalanı korkutulmalı ve tamamı itibarsızlaştırılmalıydı.

Muhalefete de Operasyon Yapıldı!

Düğmeye basıldı; ayarlanmış hakim ve savcılarla Ergenekon-Balyoz gibi kumpas operasyonlarına ve ele geçirilen medya aracılığı ile TSK’ya karşı itibarsızlaştırma saldırılarına başlandı. Bu gidişe dur denmesini engellemek ve halkı seçeneksiz bırakmak için muhalefet partilerine de operasyon yapıldı.

BOP’un sahibi akıllıydı ve küresel çapta iyi bir satranç oyuncusuydu. AKP İktidarına da bir elbise biçti. Batı’da dikilen bu elbisenin ana hatları “Siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bakış açısına dayanıyordu. İktidara giydirilen bu elbise hem BOP’a uygundu hem de giydirdiğini motive ediyordu. Türkiye’yi büyüteceklerini, Sünni İslam Dünyasının lideri olacaklarını gerçekten zannettiler. Tabii ki “Bizim niyetimiz sizi de bölmek” diyemezlerdi! Dedim ya; “Travmalıydılar, sağlıklı düşünme yetilerini kaybetmişlerdi”. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e düşmanlıkları nedeniyle körleşmişlerdi, kandırılabilecekleri hiç akıllarına gelmedi.

Referandum Yapılamazdı!

Dünyanın tüm demokratik ülkelerinde iktidar olmak demek, her şeyi yapabilmek demek değildir. Her devletin kontrol ve denge mekanizmaları vardır. Türkiye’de de vardı! Ergenekon-Balyoz gibi kumpas operasyonlarıyla başlayan süreçte bu yok edildi, iktidar padişahlarda bile olmayan, hukuku bile yok sayan bir güçle donatıldı.

Bunlar olmasaydı; Suriye’deki vekalet savaşında Radikal İslami örgütlere destek sağlanamayacak, 15 Temmuz Darbe Girişimi olmayacak, 4 milyon sığınmacı ülkemize doluşmayacak, Kuzey Irak’ta bağımsızlık referandumu yapılamayacak, ülkemizin ekonomik değerleri haraç mezat satılamayacaktı.

Hangi Konuda Kandırılmadılar?

Bu saymaya çalıştıklarım, ülkemizin başına gelen melanetlerin sadece bazılarıdır. Türkiye ne yazık ki kural ve hukuk tanımayan, küresel barışı tehdit eden, belirli bir düzen ve sistem içinde hareket etmeyen, ne yapacağı önceden tahmin edilemeyen, terörizme destek veren ülke anlamına gelen “Haydut Devlet” ilan edilme tehdidi altındadır.

Yine “Kandırıldık” diyorlar! Allah aşkına, kandırılmadıkları tek bir konu var mı? Eğer büyük resmi görebilseler, asla kandırılmazlardı! Ama travmaları bunu görmelerine engel! Bu iktidarla Türkiye’nin iç barışa, huzura ve esenliğe ulaşmasına imkan ve ihtimal yok. Ne kadar erken kurtulursak, ülke olarak göreceğimiz zararın çapı o kadar az olur.

Bizi bu durumdan çıkarabilmek için yeni bir lider lazım. Bu lider savaşçı, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisi ile barışık, sorunlara bu toprakların gözüyle bakan, tarihi derinliğe, ilkelere ve değerlere sahip, ekonomik geçmişinin hesabını da verebilir olmalıdır. Şimdilik ortada yok ama 2019’a kadar ortaya çıkacağından şüphem de yok!

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER