18 C
Hamburg
Pazar, Mayıs 26, 2024

“TÜRKİYE’YE KARŞI HİBRİT SAVAŞ”

türkerHibrit Savaş’ın (Karma Savaş) asıl amacı; harp ilan etmeden hedef ülke hükümetini devirmek, rejim değişikliği yaptırmak, hedef ülkenin istemediği ve itiraz ettiği durumlara ve planlara yönelik olarak mücadele gücünü ve direncini kırmak ve istenen harekât tarzına zorlamaktır. Hibrit Savaş; konvansiyonel (geleneksel) ve konvansiyonel olmayan savaş vasıtalarının, aynı hedefe yönelik olarak kullanılmasıyla yapılır.

Hibrit Savaş, esasında 1990’lı yılların başında Amerikalılar tarafından ortaya atılan Dördüncü Nesil Savaş (Fourth Generation Warfare) olarak adlandırılan savaş türünden çok farklı değildir. Buna göre; savaş ile siyaset, asker ile sivil, barış ile çatışma, cephe ile emniyetli bölge, dost ile düşman kavramları arasındaki hatlar bulanıktır ve belirsizdir. Bu savaşta, devlete bağlı olmayan El Kaide, El Nusra, Müslüman Kardeşler, IŞİD, PKK, PYD gibi aktörler yaygın biçimde kullanılır.

Savaşın Karakteri Değişmiştir

Savaşın doğası aynı kalmakla birlikte; karakteri, yapılış şekli ve vasıtaları tarihi süreç içinde hep değişmiştir. Nasıl bugünkü savaşlar dünkü savaşlara benzemiyorsa, yarınki savaşlar da bugünküne benzemeyecektir.

Savaş, siyasal süreçten farklı ve bağımsız bir olgu değildir. Savaş, devletlerin uluslararası ortamda belirlediği hedeflere ulaşmak için elinde tuttuğu ve kullandığı şiddet içeren politik bir araçtır. Kısaca söylemek gerekirse; savaş politikanın devamıdır. Prusyalı general ve entelektüel Carl von Clausewitz (1780-1831), “Savaş Üzerine” adlı eserinde “Savaş siyasetin başka araçlarla (şiddet) devamıdır” derken, bu gerçekliğin altını çizmiştir.

Hibrit Savaşın Vasıtaları

Geçmişte savaş, devletlerarası ilişkilerde tüm diplomatik yollar tüketildiğinde nihai sorun çözme yöntemi olarak görülürdü. Ama bugün, durum farklı! Diplomatik yollar tüketilmeden de boyun eğdirecek diplomasinin önünü açmak için kullanılabiliyor. Özellikle Soğuk Savaş’ın (1947-1991) bitmesi ve arkasından gelen yeni dönemle birlikte; savaş ve barış kavramlarına, savaşla siyasetin iç içeliğine ilişkin çok radikal değişiklikler gelmiştir.

Özet olarak ifade etmek istersek; Hibrit Savaş, açık veya gizli yollardan, birden çok savaş vasıtasının belli bir hedefe yönelik olarak kullanıldığı bir savaş türüdür. Bu savaş türünde kullanılabilecek vasıtalar ise;

  1. Düzenli askeri birlikler
  2. Özel kuvvetler
  3. Düzensiz kuvvetler
  4. Terör örgütleri
  5. Yerel karışıklıkların kışkırtılması ve desteklenmesi
  6. Bilgi harbi ve propaganda
  7. Ulusal ve uluslararası medya
  8. Siber savaş
  9. Ekonomik savaş
  10. Diplomasi
  11. Uluslararası kurumlar
  12. Hedef ülkenin siyasetçilerine yönelik şantaj ve suikast gibi yıkıcı faaliyetler

İsrail-Hizbullah Savaşı

Yukarıda görüldüğü gibi, düzenli askeri birlikler Hibrit Savaşın vasıtalarından sadece biri. Bunun anlamı; yalnız askeri birliklerle bu tür savaşı kazanmak imkânsızdır.

Teorisyenler tarafından Hibrit Savaşa ilk örnek; 2006’daki İsrail-Hizbullah Savaşı olarak kabul ediliyor. Hizbullah’ın kendi hedefleri ve ajandası bulunsa da arkasında bulunan güç, İran’ın vekil gücü. 3 bin kişilik Hizbullah Savaşçısı, halkın içine karışarak 30 bin kişilik İsrail gücüyle mücadele etti ve boyun eğmedi. Roketlerle, anti tank silahlarıyla, patlayıcılarla, bubi tuzaklarıyla, tünellerde, yerleşim bölgelerinin içinde ve yaklaşmalarında İsrail’le savaştılar. İsrail helikopteri bile düşürdüler. Klasik savaş yöntemleriyle Hizbullah’ın, İsrail’e karşı böyle bir başarı elde etmesi mümkün değildi!

Sadece Askerle Başarılı Olmak İmkânsız

Evet, bugün Türkiye’ye karşı Suriye’de Hibrit Savaş yapılıyor. Bu savaşın vekil gücü; PKK’nın uzantısı olan PYD. Arkadaki güç ise ABD. Zaten inkâr da etmiyor, edemiyor ve IŞİD’i bahane olarak kullanıyor. Çünkü IŞİD, ABD’nin Suriye’ye girebilmesinin ve hala kalabilmesinin meşruiyet bileti.

Evet, bu Hibrit Savaşa karşı sadece askerle ve arazide savaşarak başarılı olmak imkânsız. Yanlış siyasi hedefler ve ittifaklar, yapılmayan doğru işbirlikleri savaşı bize kaybettirir. Ayrıca; iktidarın şantaja açık defosu var. Yani daha önce Suriye’de rejim değişikliğine yönelik ABD’nin arkasında olduğu Hibrit Savaş’ta taşeronluk yaparak, yanlış işlerin içinde bulunmuş. İktidarın bu yanlış işleri yüzünden de şimdi Zeytin Dalı Harekâtını yapmaya mecbur kalmışız.

En Büyük Engel İktidar

Diğer taraftan; bu tür bir savaşta iç cephe çok önemli olduğu halde, iktidarın hala yapmaya devam ettiği yanlışlar yüzünden, iç kamuoyu kabak gibi ortadan ikiye ayrılmış durumda. Yine devam eden bu savaşın; her gün daha kırılgan hale gelen ekonomik cephesi, hala süren Zarrab Davası, BM Güvenlik Konseyi’ne Rusya tarafından verilen iktidarın suç dosyaları, uluslararası medyada ülkemizin iktidar üzerinden ötekileştirilmesi cepheleri de var.

Demem o ki; çok cepheli ve çok vasıtalı olan bu savaş, sadece askerle kazanılamaz. Hatta daha açık konuşursak; geçmişte yaptığı yaşamsal yanlışları ve hala devam eden fahiş hataları yüzünden bu savaşı kazanmamızın önündeki en büyük engel, iktidar iradesidir.

Prof. Dr. Necla Arat’ın Say Yayınları’ndan ikinci baskısı çıkan “Feminizmin ABC’si” kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Türker Ertürk

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

“TÜRKİYE’YE KARŞI HİBRİT SAVAŞ”

türkerHibrit Savaş’ın (Karma Savaş) asıl amacı; harp ilan etmeden hedef ülke hükümetini devirmek, rejim değişikliği yaptırmak, hedef ülkenin istemediği ve itiraz ettiği durumlara ve planlara yönelik olarak mücadele gücünü ve direncini kırmak ve istenen harekât tarzına zorlamaktır. Hibrit Savaş; konvansiyonel (geleneksel) ve konvansiyonel olmayan savaş vasıtalarının, aynı hedefe yönelik olarak kullanılmasıyla yapılır.

Hibrit Savaş, esasında 1990’lı yılların başında Amerikalılar tarafından ortaya atılan Dördüncü Nesil Savaş (Fourth Generation Warfare) olarak adlandırılan savaş türünden çok farklı değildir. Buna göre; savaş ile siyaset, asker ile sivil, barış ile çatışma, cephe ile emniyetli bölge, dost ile düşman kavramları arasındaki hatlar bulanıktır ve belirsizdir. Bu savaşta, devlete bağlı olmayan El Kaide, El Nusra, Müslüman Kardeşler, IŞİD, PKK, PYD gibi aktörler yaygın biçimde kullanılır.

Savaşın Karakteri Değişmiştir

Savaşın doğası aynı kalmakla birlikte; karakteri, yapılış şekli ve vasıtaları tarihi süreç içinde hep değişmiştir. Nasıl bugünkü savaşlar dünkü savaşlara benzemiyorsa, yarınki savaşlar da bugünküne benzemeyecektir.

Savaş, siyasal süreçten farklı ve bağımsız bir olgu değildir. Savaş, devletlerin uluslararası ortamda belirlediği hedeflere ulaşmak için elinde tuttuğu ve kullandığı şiddet içeren politik bir araçtır. Kısaca söylemek gerekirse; savaş politikanın devamıdır. Prusyalı general ve entelektüel Carl von Clausewitz (1780-1831), “Savaş Üzerine” adlı eserinde “Savaş siyasetin başka araçlarla (şiddet) devamıdır” derken, bu gerçekliğin altını çizmiştir.

Hibrit Savaşın Vasıtaları

Geçmişte savaş, devletlerarası ilişkilerde tüm diplomatik yollar tüketildiğinde nihai sorun çözme yöntemi olarak görülürdü. Ama bugün, durum farklı! Diplomatik yollar tüketilmeden de boyun eğdirecek diplomasinin önünü açmak için kullanılabiliyor. Özellikle Soğuk Savaş’ın (1947-1991) bitmesi ve arkasından gelen yeni dönemle birlikte; savaş ve barış kavramlarına, savaşla siyasetin iç içeliğine ilişkin çok radikal değişiklikler gelmiştir.

Özet olarak ifade etmek istersek; Hibrit Savaş, açık veya gizli yollardan, birden çok savaş vasıtasının belli bir hedefe yönelik olarak kullanıldığı bir savaş türüdür. Bu savaş türünde kullanılabilecek vasıtalar ise;

  1. Düzenli askeri birlikler
  2. Özel kuvvetler
  3. Düzensiz kuvvetler
  4. Terör örgütleri
  5. Yerel karışıklıkların kışkırtılması ve desteklenmesi
  6. Bilgi harbi ve propaganda
  7. Ulusal ve uluslararası medya
  8. Siber savaş
  9. Ekonomik savaş
  10. Diplomasi
  11. Uluslararası kurumlar
  12. Hedef ülkenin siyasetçilerine yönelik şantaj ve suikast gibi yıkıcı faaliyetler

İsrail-Hizbullah Savaşı

Yukarıda görüldüğü gibi, düzenli askeri birlikler Hibrit Savaşın vasıtalarından sadece biri. Bunun anlamı; yalnız askeri birliklerle bu tür savaşı kazanmak imkânsızdır.

Teorisyenler tarafından Hibrit Savaşa ilk örnek; 2006’daki İsrail-Hizbullah Savaşı olarak kabul ediliyor. Hizbullah’ın kendi hedefleri ve ajandası bulunsa da arkasında bulunan güç, İran’ın vekil gücü. 3 bin kişilik Hizbullah Savaşçısı, halkın içine karışarak 30 bin kişilik İsrail gücüyle mücadele etti ve boyun eğmedi. Roketlerle, anti tank silahlarıyla, patlayıcılarla, bubi tuzaklarıyla, tünellerde, yerleşim bölgelerinin içinde ve yaklaşmalarında İsrail’le savaştılar. İsrail helikopteri bile düşürdüler. Klasik savaş yöntemleriyle Hizbullah’ın, İsrail’e karşı böyle bir başarı elde etmesi mümkün değildi!

Sadece Askerle Başarılı Olmak İmkânsız

Evet, bugün Türkiye’ye karşı Suriye’de Hibrit Savaş yapılıyor. Bu savaşın vekil gücü; PKK’nın uzantısı olan PYD. Arkadaki güç ise ABD. Zaten inkâr da etmiyor, edemiyor ve IŞİD’i bahane olarak kullanıyor. Çünkü IŞİD, ABD’nin Suriye’ye girebilmesinin ve hala kalabilmesinin meşruiyet bileti.

Evet, bu Hibrit Savaşa karşı sadece askerle ve arazide savaşarak başarılı olmak imkânsız. Yanlış siyasi hedefler ve ittifaklar, yapılmayan doğru işbirlikleri savaşı bize kaybettirir. Ayrıca; iktidarın şantaja açık defosu var. Yani daha önce Suriye’de rejim değişikliğine yönelik ABD’nin arkasında olduğu Hibrit Savaş’ta taşeronluk yaparak, yanlış işlerin içinde bulunmuş. İktidarın bu yanlış işleri yüzünden de şimdi Zeytin Dalı Harekâtını yapmaya mecbur kalmışız.

En Büyük Engel İktidar

Diğer taraftan; bu tür bir savaşta iç cephe çok önemli olduğu halde, iktidarın hala yapmaya devam ettiği yanlışlar yüzünden, iç kamuoyu kabak gibi ortadan ikiye ayrılmış durumda. Yine devam eden bu savaşın; her gün daha kırılgan hale gelen ekonomik cephesi, hala süren Zarrab Davası, BM Güvenlik Konseyi’ne Rusya tarafından verilen iktidarın suç dosyaları, uluslararası medyada ülkemizin iktidar üzerinden ötekileştirilmesi cepheleri de var.

Demem o ki; çok cepheli ve çok vasıtalı olan bu savaş, sadece askerle kazanılamaz. Hatta daha açık konuşursak; geçmişte yaptığı yaşamsal yanlışları ve hala devam eden fahiş hataları yüzünden bu savaşı kazanmamızın önündeki en büyük engel, iktidar iradesidir.

Prof. Dr. Necla Arat’ın Say Yayınları’ndan ikinci baskısı çıkan “Feminizmin ABC’si” kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Türker Ertürk

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER