Erkene alınan seçimlere 1 aydan daha az bir süre kaldı! Seçimlerin erkene alınmasının nedeni; halen ülkece içinde yaşadığımız ekonomik iflas durumudur. İflasın nedeni ise iktidar iradesinin ekonomiden santim anlamayan, niteliksiz, çapsız ve “Siyasal İslamcı” kafasıyla, 16 yıldır yürüttüğü ekonomi politikaları ve yaygın olarak yaptığı soygun, savurganlık, yolsuzluktur. İflasın yakıcı ve öldürücü etkileri tam anlamıyla ülkeyi sarmadan seçimi yaparak, işin içine devletin gücünü ve hileyi de katarak, becerebilirlerse malı götürmek istiyorlar.
Halen ülkemizi yöneten iktidar iradesi, gerçekten ülkemizin başına bela. Bakınız; yalan yanlış icraatlarıyla döviz kontrolden çıktı, üretim her alanda neredeyse yok edildi, insanlarımızın karnını doyurmak için bile ithalat yapmak zorundayız. Şu anda, mahkemelerde 27 milyon icra dosyası var. Neredeyse üç kişiden biriicralık. Bu yılın ilk iki ayında, 21 bin esnaf iflas etmiş. 2014’den bu yana, yani 4 yıldan az bir sürede 430 bin esnaf kepenk kapatmış.
İşte bu ağır yükün altında kalan bir okurumuz, yaşadığı sorunu ve çözüm önerisini geçen hafta bize yazmış. Bugünkü yazımda,bu mektubu sizin, Cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarının görüşlerine sunuyorum. Eğer ilgilenen olursa, ismi ve telefon numarası bizde mevcuttur, verebiliriz.
“Değerli Türker Ertürk Amiralim,
Bugün ülkemizde yaşayan çok büyük bir kesimin (yaklaşık 30 milyon) sorununa çözüm üreteceği umuduyla, Cumhurbaşkanı adaylarına duyurmanız dileğiyle sorunu ve çözüm önerilerimi size yazıyorum. Direkt kendilerine yollasam ellerine ulaşamayabilir, takdirlerinize!
Seçim öncesi, bütün Cumhurbaşkanı adayları meydanlarda değişik vaatlerde bulunmaktadır. Ancak yaklaşık 30 milyona yakın hayatı bloke olmuş yurttaş kesiminin üzerinden bu blokeyi kaldıracak,hayata bağlayacak çözümü hiçbir aday gündeme getirmiyor. Aşağıda sorunu ve sorunu yaşayan bir yurttaş olarak da çözümünü sunacağım. Dilerim; sayın adaylar incelerler ve seçim öncesi gündeme getirerek, hem kendi kazanma umudunu arttırır hem de bu 30 milyonluk kesime umut olurlar.
Bugün yaşanan krizler nedeniyle, ticaret erbabından, serbest meslek sahibinden, çiftçiden ve sade vatandaştan olmak üzere yaklaşık 30 milyon yurttaş (biraz fazlası, eksiği olabilir) iflaslar, ödenemeyen ticari krediler, çiftçi kredileri, KOBİ kredileri, konut kredileri,araç kredileri, bireysel krediler, tüketim kredileri, kredi kartı borçları, senetle alışveriş borçları, vergi, SGK, elektrik, gaz, su parası borçları nedeniyle kara listededirler. Gerek ülkede ekonomik anlamda her şeyin kötüye gitmesi nedeniyle kur artışları ve gerekse devamlı katlanan gecikme faizleri nedeniyle ödenemeyen bu borçlar kişilerin, ailelerin hayatını nasıl etkilemektedir, yaşayan bilir.
Anlatayım da sayın adaylar ve bilmeyenler de öğrensin. Mesela; ben 40 yıl ticari faaliyette bulunduktan sonra iflas ettim. Faal olduğum yıllardavergi rekortmeniydim. Vergi dairelerinden takdirnamelerimi sunabilirim. Ancak 2008’de başlayan kriz nedeniyle; bütün mal varlığımı, evimi, arabalarımı kaybettim. Resmen cıs cıbıl bir emekli maaşına kaldım. Artık kredi kartı alamıyorum, hiçbir ticari faaliyette bulunamıyorum, bankada hesap açıp hesabımda 100 TL dahi para tutamıyorum, iflas eden firmamın elektrik,gaz, su borçları nedeniyle sözleşmelerinde imzam bulunduğu için kirada oturacağım eve elektrik, su, gaz, bağlatamıyorum, adıma cep telefonu hattı alamıyorum.
Bazı dostlarımın “üç beş destek olalım, senin kırk yıllık deneyimin var, tekrar ayağa kalkabilirsin” demelerine rağmen; kıpırdayamıyorum, adım atamıyorum.
Bu saydığım sıkıntıları ticaret erbabından, serbest meslek sahibinden, çiftçiden ve sade vatandaştan olmak üzere, yaklaşık 30 milyon yurttaş birebir yaşıyor. Halbuki bu insanlara bir çözüm geliştirilse; tekrar katma değer sağlarlar, üretirler, devlet vergisini alır, bankalar başta olmak üzere piyasalar nefes alır, en önemlisi de 30 milyon ölünceye kadar bu sorunları yaşamaktan kurtulur ve hayata bağlanır, ailelere huzur gelince ülkeye huzur gelir. Piyasalar, ticaret canlanır, canlanmanın ötesinde piyasalar uçuşa geçer.
ÇÖZÜM:
1. Batı Avrupa ülkelerinde uygulanan ve bizde de pekalauygulanması mümkün olan; iflas eden borcunu ödeyemeyen, acze düşmüş ticaret erbabı, çiftçi ve özel şahısların aczini beyan etmeleri halinde yeni bir beyaz sayfa açılması uygulaması ülkemizde de uygulanabilir.
2. Bir milat tarih belirlensin. Örneğin; 1 Haziran 2018. Butarihten önce tahakkuk etmiş kamu ve özel sektör alacaklarından dolayı borçluların mal varlıklarına, banka hesaplarına konulmuş haciz ve icra işlemleri aynen devam etsin, paraya çevrilebilenler çevrilsin, borçlara mahsup edilsin.
3. Ancak haciz beyanında bulunanların, 1 Haziran 2018’den önceki borçlarından dolayı 1 Haziran 2018’den sonra açılacak banka hesaplarına, edinilecek mal varlıklarına, yeni ticari faaliyetlerine icra takibi yapılamasın (yeni borçlar için takip yapılabilsin). Çünkü; zaten eski borçlardan dolayı, alacaklılar bulabildiği para, menkul, gayrı menkul ve araçlar ile her türlü mal varlıklarına el koymuş bulunuyorlar ve bu işlemlerin aynen eski borçlar için, eski mal varlıklarında devam etmesinde sakınca yok. Koruma, yeni faaliyetlere, eski borçlardan dolayı yapılacak takiplere karşıyapılsın. Yeni faaliyet döneminde oluşacak borçlanmalardan dolayı koruma olmayacak zaten.
4. Yasal düzenlemelere rağmen eski borçlardan dolayı yeni faaliyetlere takip yaparak, kişiye, faaliyete zarar veren kötü niyetli alacaklılara, gereken özeni göstermeyen resmî kurumların yetkililerine maddi, manevi yaptırımlar ve cezalar uygulanmalı.
5. Emekli maaşları haczedilemediği halde emekli maaş hesaplarına gönderilen hacizler uygulamada işleme alınmasa da emekliye maaşı tam ödense de bir ihtiyacı için emekli maaşını teminat gösterip kredi çekmek istediğinde ”hesabınızda haciz var” denilerek, kredi verilmemektedir. Bu anlamsız kısıtlama da kaldırılmalı.
6. Sayın adayların ekonomi kurmayları bu sorunu ve Batı’daki örnekteki gibi çözüm önerilerimi incelediğinde, eminim ki yasal düzenlemeler yapıldığında bunların uygulanabilir çözümler olduğunu görecekler ve 30 milyon insanın yeniden doğmasına ve piyasaların da canlanmasına vesile olacaklardır. İstenirse, detayları yüz yüze de anlatabilirim. Aslında bu önerimi AKP’ye de yaptım ancak ses çıkmadı, sorunun kaynağı bizzat kendileri olduğu için çözüm bulmaya niyetleri ve nitelikleri olmadığını anladım.
Takdirlerinize arz ederim.”