Aslında biz insanlar çok vefasızız. Nedense, büyük değerlerimizi kayıp edenden sonra saygı ile anıyoruz. Yaşarken ya hain ilan ediyor veya hapislerde çürütüyoruz.
Güney Doğu`nun sıcak ve kurak şehri Şanlıurfa`da dünyaya gelmiş Bekir Çoşkun. Tıp ki, Ahmet Arif gibi, oda Güney Doğu çocuğu. Nasıl ki Ahmet Arif ölenden sonra keşfedildi ise, Bekir Çoşkun`u da ölenden sonra bu toplum keşfedecek ve arıyacaktır.
Bekir Çoşkun genelde yazılarını mizahi şekilde yazar, bazanda o mizahi cümlelerin arasında ki kelimeler ile ülkeyi yönetenleri iğnelerdi. Ülkeyi yönetenler Bekir Çoşkun`un yazılarını anlayacak kültür, eğitim veya sosyal bilince sahip olmadıkları için, Bekir Çoşkun`u yazdığı gazetelerinden kovdururlar, yani onu ezmeye çalışırlardı.
Bekir Çoşkun hayatı boyunca insan, hayvan ve doğayı sevmiş bir gazeteciydi. Yazılarında devamlı ülkenin çıkarlarını savunur, ihanet edenleri ise sivri dili ile çekinmeden eleştirirdi. Köşe yazılarını yazdığı gazetelerin sahipleri yalnız gazete çıkarmıyor, gazeteciliğin dışında petrol, maden veya inşaat işleri ile uğraşıyorlardı. Anlıyacağınız devletden ihale alabilmek için, bin bir renge girenlerdi.
Devlet ihalesini alabilmek için, iktidarların uşaklığını yapmak zorunda kalan holding sahipleri, Bekir Çoşkun gibilerin gazetelerinde iktidarı eleştirmesini istemezlerdi. İstemedikleri için Bekir Çoşkun`u gazeteden kovarlardı.
Evet, Bekir Çoşkun gazetelerden kovulmuştur, fakat onurundan veya kalerminden hiç tavız vermemiştir. Her zaman dik durmuş, dik oturmuş ve sivri konuşmuştur. Anlıyacağınız adam gibi adam olarak yaşamış, kimsenin önünde diz çökmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti`ni yönetenler genel olarak namuslu gazeteciler ile anlaşamazlar. Onlar için „Alo Fatih“ gibi onursuz gazeteci bozuntularına ihtiyaç vardır.
Keşke bu ülkeyi yönetenler Bekir Çoşkun, Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Saygı Öztürk, Ali Sirmen, Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Soner Yalçın ve diğer namuslu gazetecilerin eleştirilerine kulak verebilseler, doğru yolu bulacaklar.
Bekir Çoşkun`un Sözcü Gazetesi`nde ki köşesi belki aylarca boş kalacak. O köşe ülkesini seven, onurlu ve kalemini satmayan başka bir gazeteci tarafından doldurulacaktır.
Bekir Çoşkun ülkesini seven, doğasını seven, canlıları seven ve en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk`ü seven onurlu, namuslu ve kalemini kimsenin çıkarı için kırmayan bir gazeteciydi.
Güle güle sevgili Bekir Çoşkun. Senin köşendeki yazılarını, seni sevmiyenler dahi özlüyecektir.
Bilirsin bizim ülkede, insanların gerçek değeri ölenden sonra anlaşılır.