22.8 C
Hamburg
Pazar, Mayıs 26, 2024

Frankfurt’un kalbinin attığı yer

halit-celikbudakFrankfurt’a hiç gelmemiş, görmemiş olsa bile adını duymuş olan çoktur. Almanya’nın ortasında bir şehir… 750 bin nüfusuyla Almanya’nın beşinci büyük şehri. Uluslararası bankacılık merkezi… Gökdelenleriyle ünlü… Şehri ikiye bölen Main nehrinin her iki kıyısında sayısız müze… 2013’ten beri Eskişehir ile kardeş şehir. Her yıl dünya kitapçılığının kalbinin attığı yer. Goethe, Schopenhauer, Habermas, Adorno, Fromm gibi pek çok yazarın, düşünürün yuvası… Alman Birliği’nin temelinin atıldığı yer… Roma İmparatorluğu’nun taç giyme töreninin yapıldığı kent… Özellikleri saymakla bitmez…

Frankfurt’un Osmanlı ile ilişkileri de derin… Örneğin, 1562’de Roma İmparatoru I. Maximilian’ın taç giyme törenine Osmanlıyı temsilen İbrahim Bey gelmiş… Konstantinopol’den yola çıkıp 23 Kasım 1562 akşamı Frankfurt’a varmış. Ama akşam sur kapıları kapandığı için hemen içeri girememiş. Epey bekleyince kızmış. Neyse kralın emriyle kapılar açılıp içeri alınmış. Ertesi gün törende başköşeye oturtulup gönlü alınmış. Bunlar tevatür değil detaylarıyla kent arşivinde var.

Bunları niçin yazıyorum. Zaman zaman merkez garın tam karşısındaki Münchener Caddesi’ne giderim. Dostum Tahir Hacıkadiroğlu’na ait Türkkitabevi orada… Yeni kitapları gözden geçiririm. Geçtiğim günlerde de gittim. Tarihi merkez gar… 1932’de tedavi için Frankfurt’a gelen Ahmet Haşim’in Frankfurt seyahatnamesinde anlattığı gar… Karşısındaki yaklaşık 600 metre uzunluğundaki cadde tam bir çok kültürlülük örneği… Sağlı sollu ağırlıklı Türk marketi, fırını, lokantası, köftecisi, berberi, eczanesi, büfesi, kitapçısı, simitçisi, balıkçısı, çiğ köftecisi vs. olmak üzere Arap, Afgan, Asyalı hemen her milletten insan ticaret yapıyor. Akla hayale gelmedik gıda, eşya bulmak mümkün… Bir de turistler eklenince her dilden konuşmaya kulak misafir olmak mümkün… İngilizce ‘Heartland’ denilir… Bir yerin/kültürün kalbinin attığı yerler vardır… İşte öyle bir yer denilebilir…

Eee… Bunda ne var denilebilir… Böyle veya benzeri cadde her yerde var diyebilirsiniz. Cadde var da insanlar hep aynı değil ki… Bir kenti tanımak sadece, varsa denizini, göğünü, temiz sokaklarını, haşmetli alışveriş merkezlerini tanımak değildir. İnsanlarını da tanımak gerekir.

Ünlü yazar Orhan Kemal’e sormuşlar ‘Sen hiç zenginleri yazmıyorsun.’ Cevabını bir eserinde yazmış… Yaşam, yoksulları, emeklileri, işsizleri, çalışanları da yaşadıkları koşullarıyla, acılarıyla, sevinçleriyle, hayalleriyle bilmeyi, tanımayı gerektirir. Ben de Orhan Kemal’in izinden gittim bu kez… Yoksa yazın denizde, kışın kayakta, boş zamanlarında da golf oynayanlarla sohbet edip ‘Azizim bunlar da bir türlü entegre olmuyorlar’ muhabbetleri pek bir yere götürmüyor sanırım.

Caddede üç yere baktım. Merkez Camii’nin lokaline, İrfan’ın Kahvesi’ne ve Kafe Vatan’a… Üçü de tıklım tıklım doluydu Camidekiler çay içip sohbet ediyordu… Aynen Türkiye’deki kahvelerin kopyası olan son iki lokalde ise bir yandan oyun oynanıyor, diğer yandan koyu sohbet vardı. İzlenimler bir dahaki yazıya…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Frankfurt’un kalbinin attığı yer

halit-celikbudakFrankfurt’a hiç gelmemiş, görmemiş olsa bile adını duymuş olan çoktur. Almanya’nın ortasında bir şehir… 750 bin nüfusuyla Almanya’nın beşinci büyük şehri. Uluslararası bankacılık merkezi… Gökdelenleriyle ünlü… Şehri ikiye bölen Main nehrinin her iki kıyısında sayısız müze… 2013’ten beri Eskişehir ile kardeş şehir. Her yıl dünya kitapçılığının kalbinin attığı yer. Goethe, Schopenhauer, Habermas, Adorno, Fromm gibi pek çok yazarın, düşünürün yuvası… Alman Birliği’nin temelinin atıldığı yer… Roma İmparatorluğu’nun taç giyme töreninin yapıldığı kent… Özellikleri saymakla bitmez…

Frankfurt’un Osmanlı ile ilişkileri de derin… Örneğin, 1562’de Roma İmparatoru I. Maximilian’ın taç giyme törenine Osmanlıyı temsilen İbrahim Bey gelmiş… Konstantinopol’den yola çıkıp 23 Kasım 1562 akşamı Frankfurt’a varmış. Ama akşam sur kapıları kapandığı için hemen içeri girememiş. Epey bekleyince kızmış. Neyse kralın emriyle kapılar açılıp içeri alınmış. Ertesi gün törende başköşeye oturtulup gönlü alınmış. Bunlar tevatür değil detaylarıyla kent arşivinde var.

Bunları niçin yazıyorum. Zaman zaman merkez garın tam karşısındaki Münchener Caddesi’ne giderim. Dostum Tahir Hacıkadiroğlu’na ait Türkkitabevi orada… Yeni kitapları gözden geçiririm. Geçtiğim günlerde de gittim. Tarihi merkez gar… 1932’de tedavi için Frankfurt’a gelen Ahmet Haşim’in Frankfurt seyahatnamesinde anlattığı gar… Karşısındaki yaklaşık 600 metre uzunluğundaki cadde tam bir çok kültürlülük örneği… Sağlı sollu ağırlıklı Türk marketi, fırını, lokantası, köftecisi, berberi, eczanesi, büfesi, kitapçısı, simitçisi, balıkçısı, çiğ köftecisi vs. olmak üzere Arap, Afgan, Asyalı hemen her milletten insan ticaret yapıyor. Akla hayale gelmedik gıda, eşya bulmak mümkün… Bir de turistler eklenince her dilden konuşmaya kulak misafir olmak mümkün… İngilizce ‘Heartland’ denilir… Bir yerin/kültürün kalbinin attığı yerler vardır… İşte öyle bir yer denilebilir…

Eee… Bunda ne var denilebilir… Böyle veya benzeri cadde her yerde var diyebilirsiniz. Cadde var da insanlar hep aynı değil ki… Bir kenti tanımak sadece, varsa denizini, göğünü, temiz sokaklarını, haşmetli alışveriş merkezlerini tanımak değildir. İnsanlarını da tanımak gerekir.

Ünlü yazar Orhan Kemal’e sormuşlar ‘Sen hiç zenginleri yazmıyorsun.’ Cevabını bir eserinde yazmış… Yaşam, yoksulları, emeklileri, işsizleri, çalışanları da yaşadıkları koşullarıyla, acılarıyla, sevinçleriyle, hayalleriyle bilmeyi, tanımayı gerektirir. Ben de Orhan Kemal’in izinden gittim bu kez… Yoksa yazın denizde, kışın kayakta, boş zamanlarında da golf oynayanlarla sohbet edip ‘Azizim bunlar da bir türlü entegre olmuyorlar’ muhabbetleri pek bir yere götürmüyor sanırım.

Caddede üç yere baktım. Merkez Camii’nin lokaline, İrfan’ın Kahvesi’ne ve Kafe Vatan’a… Üçü de tıklım tıklım doluydu Camidekiler çay içip sohbet ediyordu… Aynen Türkiye’deki kahvelerin kopyası olan son iki lokalde ise bir yandan oyun oynanıyor, diğer yandan koyu sohbet vardı. İzlenimler bir dahaki yazıya…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER