Almanya’da “Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi isimli bir kurum var… 1985 yılında kurulmuş… Şimdi Prof. Dr. Hacı Halil Uslucan başkanlığında faaliyetlerini sürdürüyor… Modern deyimiyle bir ‘think-tank’ kurumu…“Think” kelime olarak “düşünce”, “Tank” ise “Kuruluş” anlamına gelmektedir. ‘Think Tank’ kavramı “Düşünce Kuruluşu (Enstitüleri)” şeklinde aktarılabilir. Akademik dünya ile devletlerin veya hükümetlerin politikalarının uygulamaya geçirilmesinde köprü vazifesi gören bağımsız kuruluşlardır.
Geçen hafta Berlin’de Turizm Fuarı vardı… Türkiye için çok önemliydi… Almanlar bu yıl yaz tatili için Türkiye’ye yönelecek miydi… Alman dışişleri Sigmar Gabriel ilişkilerin eski rayına girmesi için yoğun çaba sarf etti… Alman basını olumlu haberler yayınladı… Bu kuruma bakıyoruz. Yok gibi… Bir süre önce bu kurumun olduğu eyalette bir yardım kuruluşu yabancıları/göçmenleri listesinden sildi. Gazetelerde, tvlerde haberler/yorumlar birbirini izledi. Şansölye Angela Merkel dahi tasvip etmediğini açıkladı. Almanya’da AfD isimli bir parti Türkleri aşağıladı… Ortalık karıştı… Bu kuruma bakıyoruz… Ses yok… Hani entegrasyon çalışmaları da yapıyordu…
Örnekler çoğaltılabilir. İddialı bir isme sahip güvenilir bir ‘think-tank’ kurumunun hemen reaksiyon gösterip böyle konularda kamuoyuna/gazetelere bir açıklama yapması gerekmez mi… Yoksa yaptı da ben mi duymadım… İnternet sayfasına bakıyorum. Kuratorium yani kuruluşun politikasını belirleyen gruba ulaşmak da mümkün değil… Yeni seçim mi yapılacak onu da bilmiyoruz…
Tevrat’ta şöyle bir cümle var… ‘Şimdi değilse ne zaman…’ Bu ‘think-tank’ kurumu da şimdi değilse ne zaman kamuoyuna bilimsel altyapılı açıklamalar yapacak… Bunu niçin soruyorum… Kurumun mali kaynağını bilmiyorum… Eğer bütçesi eyaletin bütçesinden kaynaklanıyorsa kurumun çalışmalarını sormak/bilmek hakkımız… Eğer kurumun bütçesi özel kaynaklardan geliyorsa zaten ne beni ne de başka kimseyi ilgilendirmez… O zaman cevap vermek zorunda da değil…
