Her yerde olduğu gibi, görev sırası sende.
Sen kömür madenlerinde ölensin
Sen maden ocaklarında zehirlenensin,
Sen Kore`de ne için savaştığını bilmeden ölen,
sen Afganistan`da kim için öldüğünü bilmiyen,
sen Irak dağlarında dost Amerika tarafından PKK`ya verilen silahların kurşunları ile ölen,
sen, Şahsım devletinin kin ve hırsalarının bedelini Suriye topraklarında canından olan,
sen Libya`da kardeşler arasında ki savaşda hayatını kayıp eden,
şimdi de Azarbeycan`a gitmen için Meclis`de karar alınan Mehmet, yanı Mehmetcik.
Bak Mehmet, senin Çanakkale`de, Kocatepe`de, Sakarya`da ve ülkenin birçok yerinde şerefli bir geçmişin var.
Fakat senin Kore, Afganistan, Suriye veya Libya`da neden öldüğünü anlıyamıyorum Mehmet.
Hanı sen şehit olduğunda, tabudunun başından ağlayan babanın kulağına şöyle seslenenler varya;
yani ağlama, ne mutlu ki senin oğlun şehit oldu diyenler, onların oğulları hiç şehit olmuyor Mehmet.
Ağlayan babana, ne mutlu ki, oğlun Peygamvber Efendimizin makamına erişti, işte o dürzü oğluna bedelli askerlik yaptırdı.
Seni ölüme göndermek için el kaldıran Millet Vekilleri varya, onların çocukları senin ile gitmiyor Mehmet.
Yine hesap sana çıktı be Mehmet, yolculuk şimdi de Azarbeycan`a.
senin nişanlın, eşin, çocukların, annen ve baban yolunu bekliyecekler Mehmet.
Ümit ederim ki, sağ gidip selamet gelrsin Mehmet.
Sen Suriye, Irak, Libya, Afganistan ve şimdide Azarbeycan`da siperde görev yaparken, bedelli askerlik yapanlar babalarının senin hakkından çaldıkları para ile aldıkları yatlarda sevgililerini sevecekler.
Haydi Mehmet, görev yine sana verildi.