Avrupa Birliği Ülkeleri Türkiye’ye karşı maalesef hiçbir zaman samimi davranmadılar ve davranmıyorlar. Daima ikiyüzlü davranıyor, Türkiye’ye zarar verecek ve gelişmesini önleyecek ne varsa, onu destekliyor, Türk halkının lehine hiçbir hususu katiyen desteklemiyorlar.
ABD’nin tutumu da aynıdır.
Dikkat edilirse Türkiye sözkonusu olduğunda prensip olarak bunlar hepsi aynı telden çalmakta, daima aynı şekilde pozisyon almaktalar.
Şimdilerde ise, sözde AB Üyeliğine Aday ve sözde Nato Üyesi bir Müttefikleri olan Türkiye’ye karşı, yine son derecede düşmanca bir tavır sergilemekteler.
Nitekim, Türkiye’ye karşı PeKeKe Terörünü desteklemekten Soykırımcılık suçlamalarına, Fetöcülere kucak açmaktan Madımak katillerini barındırmaya kadar yaptıkları yetmedi, şimdi de ülkemizi yaptırım uygulamalarıyla tehdit ediyorlar..

Niye derseniz;
Türkiye’de evrensel Demokrasi ve İnsan Hakları Kuralları uygulansın, Yargı Adil ve tam Bağımsız olsun, Hukukun Üstünlüğü her alanda geçerli kılınsın filan diye değil,
bilakis ve maalesef bunu sadece kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını Türkiye’ye dikte etmek, Türkiye’nin Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kuzey Kıbrıs’da, Libya’da ve diğer her alanlardaki haklı taleplerinden vazgeçmesini sağlamak, Ülkemizin yeraltı ve yerüstü tüm zenginliklerini daha kolay sömürmek ve ülkemizin onlara teslim olmasını gerçekleştirmek için yapmak istiyorlar.

Çünkü bunların tarihten gelen Sömürgecilik zihniyetleri hiç değişmemiş, aynen devam etmektedir;

“Tavşana kaç, tazıya tut” misali, hedefe koydukları ülkelerde etnik ve mezhepsel farklılıkları teşvik eder, iç karışıklık ve savaşların çıkmasını sağlayarak o ülkelerin gelişmesini baltalarlar.
Hem ürettikleri silahları her yere satıp, dünyanın parasını kazanır, hem de sözde insan hakları bahanesiyle o silahların kullanılmasını önlemek isterler.
Terörizme karşıyız der, Türkiye gibi hedef ülkelerdeki her türlü teröristlere kapılarını açar, onların temsilcilerini parlamentolarında ağırlarlar.
Sözde ırkçılık karşıtı olduklarını söyler, ama kendi ülkelerinde insanların ırkçılar tarafından şiddet görmelerine, evlerinin yakılmasına, ırkçı katillerin ortalıkta kol gezmelerine mani olmaz, hatta NSU’da olduğu gibi bunların Mahkeme Dosyalarının onyıllarca gizli tutulmasına onay verirler.

Yani bunlar sürekli sağ gösterir sol,
sol gösterip sağ vurur, yüzünüze güler, arkanızı dönünce hançerlerler..

Yaptırım uygulayacaklarmış..
Bize ölümü gösterip, Virüse razı etmek istiyorlar. Fakat bu tehditlerinin kabak tadı verdiğini ve artık bunlardan bıktığımızı anlamaları gerekir..
Hadi bakalım, el mi yaman bey mi yaman, uygulayın ne uygulayacaksanız da görelim..!!

Avrupa Birliği Ülkeleri Türkiye’ye karşı maalesef hiçbir zaman samimi davranmadılar ve davranmıyorlar. Daima ikiyüzlü davranıyor, Türkiye’ye zarar verecek ve gelişmesini önleyecek ne varsa, onu destekliyor, Türk halkının lehine hiçbir hususu katiyen desteklemiyorlar.
ABD’nin tutumu da aynıdır.
Dikkat edilirse Türkiye sözkonusu olduğunda prensip olarak bunlar hepsi aynı telden çalmakta, daima aynı şekilde pozisyon almaktalar.
Şimdilerde ise, sözde AB Üyeliğine Aday ve sözde Nato Üyesi bir Müttefikleri olan Türkiye’ye karşı, yine son derecede düşmanca bir tavır sergilemekteler.
Nitekim, Türkiye’ye karşı PeKeKe Terörünü desteklemekten Soykırımcılık suçlamalarına, Fetöcülere kucak açmaktan Madımak katillerini barındırmaya kadar yaptıkları yetmedi, şimdi de ülkemizi yaptırım uygulamalarıyla tehdit ediyorlar..

Niye derseniz;
Türkiye’de evrensel Demokrasi ve İnsan Hakları Kuralları uygulansın, Yargı Adil ve tam Bağımsız olsun, Hukukun Üstünlüğü her alanda geçerli kılınsın filan diye değil,
bilakis ve maalesef bunu sadece kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını Türkiye’ye dikte etmek, Türkiye’nin Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Kuzey Kıbrıs’da, Libya’da ve diğer her alanlardaki haklı taleplerinden vazgeçmesini sağlamak, Ülkemizin yeraltı ve yerüstü tüm zenginliklerini daha kolay sömürmek ve ülkemizin onlara teslim olmasını gerçekleştirmek için yapmak istiyorlar.

Çünkü bunların tarihten gelen Sömürgecilik zihniyetleri hiç değişmemiş, aynen devam etmektedir;

“Tavşana kaç, tazıya tut” misali, hedefe koydukları ülkelerde etnik ve mezhepsel farklılıkları teşvik eder, iç karışıklık ve savaşların çıkmasını sağlayarak o ülkelerin gelişmesini baltalarlar.
Hem ürettikleri silahları her yere satıp, dünyanın parasını kazanır, hem de sözde insan hakları bahanesiyle o silahların kullanılmasını önlemek isterler.
Terörizme karşıyız der, Türkiye gibi hedef ülkelerdeki her türlü teröristlere kapılarını açar, onların temsilcilerini parlamentolarında ağırlarlar.
Sözde ırkçılık karşıtı olduklarını söyler, ama kendi ülkelerinde insanların ırkçılar tarafından şiddet görmelerine, evlerinin yakılmasına, ırkçı katillerin ortalıkta kol gezmelerine mani olmaz, hatta NSU’da olduğu gibi bunların Mahkeme Dosyalarının onyıllarca gizli tutulmasına onay verirler.

Yani bunlar sürekli sağ gösterir sol,
sol gösterip sağ vurur, yüzünüze güler, arkanızı dönünce hançerlerler..

Yaptırım uygulayacaklarmış..
Bize ölümü gösterip, Virüse razı etmek istiyorlar. Fakat bu tehditlerinin kabak tadı verdiğini ve artık bunlardan bıktığımızı anlamaları gerekir..
Hadi bakalım, el mi yaman bey mi yaman, uygulayın ne uygulayacaksanız da görelim..!!