11 C
Hamburg
Cuma, Haziran 7, 2024

KAPİTALİZİM ÇATIRDIYOR

Aslında kapitalizmi o kadar çok sevmiştik ki, hiçbir zaman yokluk ve sefalet yaşıyamıyacağımızı sanıyorduk.  Gerçekten kapitalizimden insanlar memnunmuydu, yoksa sermayeyi elinde bulunduran azınlık, insanların kapitalizmi sevmesini zorluyorlarmıydı, onu biraz açalım.

Rusya`da gerçekleştirilen devrim ile Çar İmparatorluğu yıkılmış, yerine işci ve köylünün emeğine değer veren Sosyalist sistem getirilmiştir.   Lenin önderliğinde gerçekleştirilen proleterya devrimi emeğe saygıyı öne çıkartmıştır. Daha sonra yanlış uygulanan bu sistem sonunda çökmüştür.

Birionci Dünya Savaşı sonrası ve Rusya`da ki devrim dünyanın yeniden yapılanmasını sağlamıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği`nin karşısında batı emperyalizmi kendisine yeni bir yol haritası çizmiştir. Batı emperyalizmi, Sosyalist ekonominin karşısına karma ekonomik sistemi çıkartmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası çöken ekonomiyi, serbest piyasanın düzelteceğine inanmayan ve 1929 buhranında bu görüşünde haklı çıkan Keynes’e göre, devlet müdahalesi ile ekonomi daha sağlam temeller üzerine oturmuş olacaktı.

Keynes ekonominin özel sektör tarafından yönlendirilmesine olumlu baksada, devletin ekonomide ağırlığının olmasını zorunlu görmüştür.Yani karma ekonominin devletlerin kalkınmasında faydalı olacağını düşünmüştür.

Avrupa ülkeleri ve Türkiye`de uzun yıllar Keynes ekonomik modeli uygulanmış ve sanayının gelişmesinde devlet ağırlıklı olmuştur.

1980`li yılların başlarında, Keynes modeline karşı kapitalist dünyada bir tepki gelişmiştır. Keynes`in teorisine karşı Milton Friedman`nınMonoterist teorisi, yani devleti safdışı eden ve tamamen özel sektör ağırlıklı ekonomik sistemini öne çıkarmışlardır.

Friedman teorisini İngiltere`de Margaret Thatcher ve Türkiye`de Turgut Özal  ülkelerinde acımasızca uygulayan liderlerdir. Thatcher ve Özal devlete ait olan bütün sanayı, demir yolları, deniz ve hava yollarının yanında sağlık sisteminide özelleştirmişlerdir.

Sermayeyi elinde tutan ve devleti maddi yönden zorlayan kapital sahibleri, kuzgunun leşe doluşduğu gibi, devletin mallarını talan etmişlerdir. Özal`ın satamadığını veya satmaya gücü yetmediği devletin mallarını Recep Tayyıp Erdoğan kendi adamlarına yok pahasına peşkeş çekmiştir.

Friedman`ın monoterist sistemi, ülkede tüketim mallarını çoğaltırken, işsizliği çoğaltmıştır. Ağır sanayıya sahip olmayan Türkiye gibi ülkeler, sonunda ithalata bağlı tüketim ekonomisi ile gelirinden fazla harcama yapmak zorunda kalmışlardır. Gelirden fazla harcama yapan devletleri daha fazla borçlandırmışlar ve hükümetleri esir almışlardır.

Mart 2020 de meydana gelen Covit-19 salgını devletin ne kadar önemli olduğunu kanıtlamıştır. Sağlığı özel sektöre bırakan, ilaç üretiminden vaz geçen ülkeler, neredeyse aşı bulamaz duruma düşmüşlerdir. Devlet fabrikalarını, örneğin demir çelik, petkim, botaş, Sümer Bank, Çaykur veya benzerlerini ele geçiren sermaye sahipleri, yüzbinlerce işcinin işsiz kalmasını sağlamıştır.

Kendi aşısını üreten Türkiye, aşı üretim merkezini kapatmış ve ithalatın daha ucuz olduğunu iddia etmiştir. Sonunda olan olmuş ve hükümet halkını aşılayabilmek için yeterli aşı alamamıştır. Bu durum yalnız Türkiye için geçerli değildir. Özel sektör o kadar acımasız ki, kendi ülkesinde ve halkın vergileri ile desteklenen ilaç sektörleri, kendi halklarına yeterli aşıyı verememişlerdir. Devletin elinde olmayan ilaç sektörleri, parayı veren düdüğü çalar demişlerdir.

Kommünizuimi namussuzlukla değerlendirenler, karma ekonominin komminizs sistem olduğunu iddia edenler ve kapitalizmin bolluk olduğunu düşünenler, sonunda Covit-19 ile iflasın eşiğine gelmışlerdir.

Emperlalizmin tek amacı daha fazla kar etmektir. Paralarını sanayileşmeye değil, borsalarda al gülüm ver gülüme yatırarak, kolay para kazanmayı seçmişlerdir.

Yaklaşık kırk senedir Türkiye`nin bütün milli servetlerini satarak, halka makyajlı ekonomi sunanların, sonunda maskeleri düşmüş ve kelleri görünmüştür. Şimdi ise satacak birşey kalmadığı için, halkdan gelen tepkileri polis gücü ile bastırmaya çalışıyorlar.

Dünya halkları şunu kabul etmek zorundalar. Dünyanın zenginliklerini bir avuç kan emiciler değil, bütün toplumlar eşit olarak paylaşmak zorundalar. Oda kapitalizmin karşıtı gerçek Komminist sistemdir.

Dedimya kapitalizim çatırdıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

KAPİTALİZİM ÇATIRDIYOR

Aslında kapitalizmi o kadar çok sevmiştik ki, hiçbir zaman yokluk ve sefalet yaşıyamıyacağımızı sanıyorduk.  Gerçekten kapitalizimden insanlar memnunmuydu, yoksa sermayeyi elinde bulunduran azınlık, insanların kapitalizmi sevmesini zorluyorlarmıydı, onu biraz açalım.

Rusya`da gerçekleştirilen devrim ile Çar İmparatorluğu yıkılmış, yerine işci ve köylünün emeğine değer veren Sosyalist sistem getirilmiştir.   Lenin önderliğinde gerçekleştirilen proleterya devrimi emeğe saygıyı öne çıkartmıştır. Daha sonra yanlış uygulanan bu sistem sonunda çökmüştür.

Birionci Dünya Savaşı sonrası ve Rusya`da ki devrim dünyanın yeniden yapılanmasını sağlamıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği`nin karşısında batı emperyalizmi kendisine yeni bir yol haritası çizmiştir. Batı emperyalizmi, Sosyalist ekonominin karşısına karma ekonomik sistemi çıkartmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası çöken ekonomiyi, serbest piyasanın düzelteceğine inanmayan ve 1929 buhranında bu görüşünde haklı çıkan Keynes’e göre, devlet müdahalesi ile ekonomi daha sağlam temeller üzerine oturmuş olacaktı.

Keynes ekonominin özel sektör tarafından yönlendirilmesine olumlu baksada, devletin ekonomide ağırlığının olmasını zorunlu görmüştür.Yani karma ekonominin devletlerin kalkınmasında faydalı olacağını düşünmüştür.

Avrupa ülkeleri ve Türkiye`de uzun yıllar Keynes ekonomik modeli uygulanmış ve sanayının gelişmesinde devlet ağırlıklı olmuştur.

1980`li yılların başlarında, Keynes modeline karşı kapitalist dünyada bir tepki gelişmiştır. Keynes`in teorisine karşı Milton Friedman`nınMonoterist teorisi, yani devleti safdışı eden ve tamamen özel sektör ağırlıklı ekonomik sistemini öne çıkarmışlardır.

Friedman teorisini İngiltere`de Margaret Thatcher ve Türkiye`de Turgut Özal  ülkelerinde acımasızca uygulayan liderlerdir. Thatcher ve Özal devlete ait olan bütün sanayı, demir yolları, deniz ve hava yollarının yanında sağlık sisteminide özelleştirmişlerdir.

Sermayeyi elinde tutan ve devleti maddi yönden zorlayan kapital sahibleri, kuzgunun leşe doluşduğu gibi, devletin mallarını talan etmişlerdir. Özal`ın satamadığını veya satmaya gücü yetmediği devletin mallarını Recep Tayyıp Erdoğan kendi adamlarına yok pahasına peşkeş çekmiştir.

Friedman`ın monoterist sistemi, ülkede tüketim mallarını çoğaltırken, işsizliği çoğaltmıştır. Ağır sanayıya sahip olmayan Türkiye gibi ülkeler, sonunda ithalata bağlı tüketim ekonomisi ile gelirinden fazla harcama yapmak zorunda kalmışlardır. Gelirden fazla harcama yapan devletleri daha fazla borçlandırmışlar ve hükümetleri esir almışlardır.

Mart 2020 de meydana gelen Covit-19 salgını devletin ne kadar önemli olduğunu kanıtlamıştır. Sağlığı özel sektöre bırakan, ilaç üretiminden vaz geçen ülkeler, neredeyse aşı bulamaz duruma düşmüşlerdir. Devlet fabrikalarını, örneğin demir çelik, petkim, botaş, Sümer Bank, Çaykur veya benzerlerini ele geçiren sermaye sahipleri, yüzbinlerce işcinin işsiz kalmasını sağlamıştır.

Kendi aşısını üreten Türkiye, aşı üretim merkezini kapatmış ve ithalatın daha ucuz olduğunu iddia etmiştir. Sonunda olan olmuş ve hükümet halkını aşılayabilmek için yeterli aşı alamamıştır. Bu durum yalnız Türkiye için geçerli değildir. Özel sektör o kadar acımasız ki, kendi ülkesinde ve halkın vergileri ile desteklenen ilaç sektörleri, kendi halklarına yeterli aşıyı verememişlerdir. Devletin elinde olmayan ilaç sektörleri, parayı veren düdüğü çalar demişlerdir.

Kommünizuimi namussuzlukla değerlendirenler, karma ekonominin komminizs sistem olduğunu iddia edenler ve kapitalizmin bolluk olduğunu düşünenler, sonunda Covit-19 ile iflasın eşiğine gelmışlerdir.

Emperlalizmin tek amacı daha fazla kar etmektir. Paralarını sanayileşmeye değil, borsalarda al gülüm ver gülüme yatırarak, kolay para kazanmayı seçmişlerdir.

Yaklaşık kırk senedir Türkiye`nin bütün milli servetlerini satarak, halka makyajlı ekonomi sunanların, sonunda maskeleri düşmüş ve kelleri görünmüştür. Şimdi ise satacak birşey kalmadığı için, halkdan gelen tepkileri polis gücü ile bastırmaya çalışıyorlar.

Dünya halkları şunu kabul etmek zorundalar. Dünyanın zenginliklerini bir avuç kan emiciler değil, bütün toplumlar eşit olarak paylaşmak zorundalar. Oda kapitalizmin karşıtı gerçek Komminist sistemdir.

Dedimya kapitalizim çatırdıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER