9 C
Hamburg
Pazartesi, Haziran 10, 2024

28 bin solunum cihazı… Peki, 100 bin hastamız olursa?!

Çin’in bir uçak dolusu tıbbi solunum cihazları, ilaçlar dahil geniş bir tıbbi ekipman ve sağlık personeli ile birlikte Sırbistan’a çıkarma yaptığına ilişkin fotoğrafa ve habere bakıyorum. Şüphesiz ki Çin hepsini kendi üretiyor. Solunum cihazı, COVID19 salgınında hastaların nefes almasını sağladığı için, hastanelerde bulunması zorunlu 1 No’lu cihaz. Virüs, akciğerleri esir alıyor ve solunum yetmezliği ile hastalar nefes alamıyor, boğulacak gibi oluyor. Bu cihaz nefes aldırıyor ve hayata tutunmalarını sağlıyor.

Peki, bu cihaz ülkemizde üretiliyor mu? Yani bugüne kadar bir yerli üretim duymamıştık, hepsi ithaldi, fakat Bilkent Üniversitesi’nin teknoparkı Cyberpark’ta BIOSYS Medikal Mühendislik şirketi, TÜBİTAK desteğiyle yerli üretime soyunmuş haberini okuyoruz. Şirket 2012’de kurulmuş, amacı da yerli tıbbi cihazlar, araç gereçler üretmek. Çok iyi! Çeşitli tiplerde mekanik vantilatörler tasarlamışlar.

En basiti balon

Üretim kapasitesi nedir, ihtiyaca yetişir mi bilmiyorum, ama COVID19’un yarattığı ihtiyaç hızına yetişeceğini sanmıyorum. İHA’lar üreten Bayraktar şirketi acil ihtiyaç için 250 sipariş vermiş! Bir de bu cihaz normal zamanların hasta ve hastane ihtiyacını karşılamak için üretilmiş yüksek teknoloji ürünü. Şüphesiz bu özelliği çok iyi, ama içinde bulunduğumuz büyük salgında ihtiyaç çok artacak, buna uygun daha basit bir vantilatör tasarımı ve üretimi gündeme gelebilir mi bilmiyorum. En basitinin, ambulanslarda elle bastırılarak kullanılan balon olduğunu öğreniyorum. Şüphesiz ki otomatik olanı kaçınılmaz.

Ülkemiz hastanelerinde toplam 28 bin adet solunup cihazının bulunduğu belirtilmekte. Daha fazla ihtiyaç olduğunda?..

Zor koşullar, toplumu yaratıcı kılar. Mesela haberlere bakıyorum; Almanya, İtalya, ABD, İngiltere hükümetleri, yerli oto şirketlerinden solunum cihazları üretimine soyunmalarını istemiş! Çünkü çok ihtiyaç var! Tesla bile harekete geçmiş. Lüks oto şirketleri solunum cihazı üretimine soyundular! En azından bazı parçalarını! Volkswagen 3D (üç boyutlu) çizim ve yazıcılarını bu işe tahsis etmiş.

Oto şirketleri devrede

Neden oto şirketleri? Çünkü çok sayıda ve iyi mühendis ve mühendislik altyapısına sahipler. Tıbbi cihazları çabuk üretebilirler. Oto şirketlerine tıbbi cihaz ürettirme işini ilk kez Çin başlattı. Dev oto şirketi BYD “günde 5 milyon koruyucu maske ve 300 bin şişe dezenfektan” üretiyor! İngiltere 6 şirkete solunum cihazları prototipleri ürettirdi, testleri yapılıyor. Alman şirketlerinin de Hitler zamanında savaş araç gereçleri, tanklar, toplar ürettiğini biliyoruz.

Büyük salgın veya benzer felaket zamanlarında durum böyle..

Bu gidişle COVID19 salgınının 100 bin kişiden daha fazlasını etkileyeceğinin hesap edildiği ülkemizde, büyük ihtiyaç için yurtdışına, Çin’e mi başvurulacak? Bizim oto şirketlerinin böyle bir üretime hazır olduğunu sanmıyorum.. Peki, ne yapacağız?

ArGe’ye ne gerek var, satın alırız!

Türkiye tıbbi malzemeler bakımından dışarıya büyük ölçüde bağımlı…

Düne kadar ana politika, Özal döneminde temeli atılan “veririz parayı satın alırız, ArGe’ye ne gerek var” idi.

Son zamanlarda AKP iktidarı tıbbi konularda ihtiyacımız olan yerli malzemelerin üretimi için destek programları açıklıyor. Bu şüphesiz iyi bir şey. Savaş araç gereçleri geliştirilmesi için verilen büyük desteklerin, belki de birkaç katının, biyomedikal üretimi için, somut hedefler konarak, harcanması kaçınılmaz. Özellikle tıbbi araç gereç, biyomedikal malzemeler. İlaç dahil.

İlaç şirketlerimiz var, pek çoğu satıldı, yönetimleri yabancılara geçti, şüphesiz bu şirketler üretim politikalarının kendi uluslararası vb. çıkarları doğrultusunda belirleyeceklerdir.

Ülkemizde mesela biyoeşdeğer kanser ilacı geliştiriliyor. Söz konusu bu ilaçlar son aşamalarında, klinik testleri yapılacak. Fakat duyuyorum ki, bu ilaca sahip bir şirket, geliştirilen ilacın yolunu kesmek için, devletin açtığı ihalede yüzde 60 fiyat kırma politikasına yönelmiş.

Zor bir süreçte Türkiye, biyomedikal alanında çok somut hedefler koyarak, kontrol ederek, önemli destek politikalarını sürdürmek zorundadır.

***

Evet, sorumuza gelelim, ihtiyaçların büyük ölçüde artması durumunda, devlet solunum cihazları meselesini nasıl çözecek?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

28 bin solunum cihazı… Peki, 100 bin hastamız olursa?!

Çin’in bir uçak dolusu tıbbi solunum cihazları, ilaçlar dahil geniş bir tıbbi ekipman ve sağlık personeli ile birlikte Sırbistan’a çıkarma yaptığına ilişkin fotoğrafa ve habere bakıyorum. Şüphesiz ki Çin hepsini kendi üretiyor. Solunum cihazı, COVID19 salgınında hastaların nefes almasını sağladığı için, hastanelerde bulunması zorunlu 1 No’lu cihaz. Virüs, akciğerleri esir alıyor ve solunum yetmezliği ile hastalar nefes alamıyor, boğulacak gibi oluyor. Bu cihaz nefes aldırıyor ve hayata tutunmalarını sağlıyor.

Peki, bu cihaz ülkemizde üretiliyor mu? Yani bugüne kadar bir yerli üretim duymamıştık, hepsi ithaldi, fakat Bilkent Üniversitesi’nin teknoparkı Cyberpark’ta BIOSYS Medikal Mühendislik şirketi, TÜBİTAK desteğiyle yerli üretime soyunmuş haberini okuyoruz. Şirket 2012’de kurulmuş, amacı da yerli tıbbi cihazlar, araç gereçler üretmek. Çok iyi! Çeşitli tiplerde mekanik vantilatörler tasarlamışlar.

En basiti balon

Üretim kapasitesi nedir, ihtiyaca yetişir mi bilmiyorum, ama COVID19’un yarattığı ihtiyaç hızına yetişeceğini sanmıyorum. İHA’lar üreten Bayraktar şirketi acil ihtiyaç için 250 sipariş vermiş! Bir de bu cihaz normal zamanların hasta ve hastane ihtiyacını karşılamak için üretilmiş yüksek teknoloji ürünü. Şüphesiz bu özelliği çok iyi, ama içinde bulunduğumuz büyük salgında ihtiyaç çok artacak, buna uygun daha basit bir vantilatör tasarımı ve üretimi gündeme gelebilir mi bilmiyorum. En basitinin, ambulanslarda elle bastırılarak kullanılan balon olduğunu öğreniyorum. Şüphesiz ki otomatik olanı kaçınılmaz.

Ülkemiz hastanelerinde toplam 28 bin adet solunup cihazının bulunduğu belirtilmekte. Daha fazla ihtiyaç olduğunda?..

Zor koşullar, toplumu yaratıcı kılar. Mesela haberlere bakıyorum; Almanya, İtalya, ABD, İngiltere hükümetleri, yerli oto şirketlerinden solunum cihazları üretimine soyunmalarını istemiş! Çünkü çok ihtiyaç var! Tesla bile harekete geçmiş. Lüks oto şirketleri solunum cihazı üretimine soyundular! En azından bazı parçalarını! Volkswagen 3D (üç boyutlu) çizim ve yazıcılarını bu işe tahsis etmiş.

Oto şirketleri devrede

Neden oto şirketleri? Çünkü çok sayıda ve iyi mühendis ve mühendislik altyapısına sahipler. Tıbbi cihazları çabuk üretebilirler. Oto şirketlerine tıbbi cihaz ürettirme işini ilk kez Çin başlattı. Dev oto şirketi BYD “günde 5 milyon koruyucu maske ve 300 bin şişe dezenfektan” üretiyor! İngiltere 6 şirkete solunum cihazları prototipleri ürettirdi, testleri yapılıyor. Alman şirketlerinin de Hitler zamanında savaş araç gereçleri, tanklar, toplar ürettiğini biliyoruz.

Büyük salgın veya benzer felaket zamanlarında durum böyle..

Bu gidişle COVID19 salgınının 100 bin kişiden daha fazlasını etkileyeceğinin hesap edildiği ülkemizde, büyük ihtiyaç için yurtdışına, Çin’e mi başvurulacak? Bizim oto şirketlerinin böyle bir üretime hazır olduğunu sanmıyorum.. Peki, ne yapacağız?

ArGe’ye ne gerek var, satın alırız!

Türkiye tıbbi malzemeler bakımından dışarıya büyük ölçüde bağımlı…

Düne kadar ana politika, Özal döneminde temeli atılan “veririz parayı satın alırız, ArGe’ye ne gerek var” idi.

Son zamanlarda AKP iktidarı tıbbi konularda ihtiyacımız olan yerli malzemelerin üretimi için destek programları açıklıyor. Bu şüphesiz iyi bir şey. Savaş araç gereçleri geliştirilmesi için verilen büyük desteklerin, belki de birkaç katının, biyomedikal üretimi için, somut hedefler konarak, harcanması kaçınılmaz. Özellikle tıbbi araç gereç, biyomedikal malzemeler. İlaç dahil.

İlaç şirketlerimiz var, pek çoğu satıldı, yönetimleri yabancılara geçti, şüphesiz bu şirketler üretim politikalarının kendi uluslararası vb. çıkarları doğrultusunda belirleyeceklerdir.

Ülkemizde mesela biyoeşdeğer kanser ilacı geliştiriliyor. Söz konusu bu ilaçlar son aşamalarında, klinik testleri yapılacak. Fakat duyuyorum ki, bu ilaca sahip bir şirket, geliştirilen ilacın yolunu kesmek için, devletin açtığı ihalede yüzde 60 fiyat kırma politikasına yönelmiş.

Zor bir süreçte Türkiye, biyomedikal alanında çok somut hedefler koyarak, kontrol ederek, önemli destek politikalarını sürdürmek zorundadır.

***

Evet, sorumuza gelelim, ihtiyaçların büyük ölçüde artması durumunda, devlet solunum cihazları meselesini nasıl çözecek?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER