Yürüyüş’ün giderek yirmi bin kişileri aşan ve kilometrelerce uzanan tempolu, kararlı, üstüne üstlük kilometreyi aşan uzunlukta ayyıldızlı bayrak altında adeta bir Türkiye Yürüyor’a dönüşmesi iktidarın kimyasını bozdu. Adamın kalemi, şuradan bu tarafa geçemezsiniz, devletin silahlı kuvvetlerine karşı mı koyacaksınız diye, kulağına üflenenleri kusuyor. Tek düşünceleri Yürüyüş’ü moral olarak bozguna uğratmak…
Bu ülkenin yarısından fazlası, hak ve adalet arayışı içinde, tek amaçları seslerini duyurmak.
İktidarın yargıyı keyfi, yasasız, anayasasız, ülkeyi tepeden tırnağa bir diktatoryal yönetime dönüştürmek ve muhalefeti başına inen her tokmağa, “yarabbi şükür, bugün de yaşıyorum” diyecek Majestelerinin Muhalefeti’ne çevirmek için kullanmasına karşı yürüyor insanlar.
Korkulu rüyaları Gezi. CHP anayasal ve yasal hak arayanlara, adalet arayanlara sözcülük ediyor. Buradan size bir Gezi çıkmaz. Biliyoruz ki Gezi korkulu rüyanız. Ama bu ülkeyi Gezi’ye dönüştüren de iktidarınızın uygulamaları… Barışçı bir eyleme karşı uyguladığınız zorbalık, Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Hiç olmazsa şimdi doğru bir şey yapın ve Yürüyüş’e dokunmayın.
Şengör: evrim son derece basit
Celal Şengör’ün notunu yayımlıyorum:
Milli Eğitim Bakanlığı, orta müfredattan Darwin’in doğal seçme kuramını kaldırmış. Ben bunu New York Times’da okudum. New York Times’ın haberinde Milli Eğitim Bakanlığı’nda bu değişikliği yapanların ortaöğretim düzeyindeki kişilerin bu kuramı anlayabilecek düşünsel ve bilgisel altyapıdan mahrum olduklarını öne sürdükleri kaydedilmiş. Bundan neyin kastedildiğini anlayamadım, zira hem genelde evrim kuramı (ki bunu Darwin oluşturmamıştır; evrim ta Anaksimander’den beri gelişmekte olan bilimsel bir kuramdır. Ondan önce ise mitolojilerde dahi vardı. Hesiod’un çağları buna örnektir) hem de doğal seçme son derece basit kavramlardır:
1.Evrim: Canlıların türlerinin zaman içinde değiştiğini, bazı türler yok olurken diğerlerinin ortaya çıktığını savunur.
2.Doğal seçme kuramı: Türlerin ortamdaki besin kısıtlaması nedeniyle bir rekabet içinde olduklarını, bu rekabette en avantajlı olan canlıların türlerini sürdürebileceklerini, diğerlerinin ise nesillerinin tükeneceğini söyler. Türler içinde zamanla çeşitli iç ve dış nedenlerle değişimlerin olması (mutasyon, yani Türkçesiyle “değişim”: ilk defa Hollandalı botanikçi Hugo de Vries tarafından 1900’de ortaya atılmış bir kavram) kaçınılmazdır ve her hayvan ırkı ıslahçısının da bildiği gibi sürekli olmaktadır.
Bu değişimlerde bazı canlılar ötekilerden daha avantajlı hale gelirler ve onların soyları artarken, başarısız olanlarınki azalır. Bu şekilde dünyamızın milyarlarca yıllık yaşamı süresince yaşam büyük bir çeşitliliğe ulaşır. Dış etkenlerin zorladığı büyük kriz zamanlarında ise bu çeşitlilik azalır (örneğin 250 milyon yıl önceki Perm-sonu krizi; 65 milyon yıl önceki Kretase sonu krizi).
Türlerin zaman içindeki değişimlerine günümüzden en güzel örnek bakterilerin antibiyotiklere dayanıklı türler geliştirmeleridir. İlaç endüstrisi için yaşamsal bir önemi olan bu konuyu bir lise öğrencisinin anlayamayacağını sanmak iyi niyetle açıklanamaz. Böyle bir şeyi iddia eden insanın ya aptal, ya zır cahil veya kötü niyetli olması gerekir. Bilakis doğal seçme kuramının lise müfredatında bulunması, bu yaştaki çocuklardan bazılarının konuya olan ilgilerinin erken uyanmasını sağlayarak ülkemize kıymetli biyologlar kazandırabilir.
Ancak doğal seçme kuramı, Ortadoğu’dan yayılmış Sâmi dinlerin (ve diğer pek çok dinin) ta Sümer’den beri gelen yaradılış masalıyla çelişir. Doğal Seçme kuramı bilimsel bir kuramdır ve gözlemle sınanabilir ve sayısız defalar da sınanmış ve bu sınavlardan başarıyla çıkmıştır. Yaradılış masalı ise, nihayet bir masaldır ve gerçekle ilgisinin olmadığı defaatle ispat edilmiştir.
Sanırım doğal seçme kuramını yasaklamanın asıl amacı, yaradılış masalı hakkında ortaöğretimdeki gençlerimizin kafasında bir sorunun uyanmasına engel olmaktır. Bu akla, bilime ve insanlığa ihanettir, milletimize büyük bir zarar verecektir ve yukarıda vurguladığım gibi aptallık, cehalet veya kötü niyetten başka bir açıklaması olamaz.
Yürüyüş kimya bozdu… Şengör: Evrim çok basit
Yürüyüş kimya bozdu… Şengör: Evrim çok basit
Yürüyüş’ün giderek yirmi bin kişileri aşan ve kilometrelerce uzanan tempolu, kararlı, üstüne üstlük kilometreyi aşan uzunlukta ayyıldızlı bayrak altında adeta bir Türkiye Yürüyor’a dönüşmesi iktidarın kimyasını bozdu. Adamın kalemi, şuradan bu tarafa geçemezsiniz, devletin silahlı kuvvetlerine karşı mı koyacaksınız diye, kulağına üflenenleri kusuyor. Tek düşünceleri Yürüyüş’ü moral olarak bozguna uğratmak…
Bu ülkenin yarısından fazlası, hak ve adalet arayışı içinde, tek amaçları seslerini duyurmak.
İktidarın yargıyı keyfi, yasasız, anayasasız, ülkeyi tepeden tırnağa bir diktatoryal yönetime dönüştürmek ve muhalefeti başına inen her tokmağa, “yarabbi şükür, bugün de yaşıyorum” diyecek Majestelerinin Muhalefeti’ne çevirmek için kullanmasına karşı yürüyor insanlar.
Korkulu rüyaları Gezi. CHP anayasal ve yasal hak arayanlara, adalet arayanlara sözcülük ediyor. Buradan size bir Gezi çıkmaz. Biliyoruz ki Gezi korkulu rüyanız. Ama bu ülkeyi Gezi’ye dönüştüren de iktidarınızın uygulamaları… Barışçı bir eyleme karşı uyguladığınız zorbalık, Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Hiç olmazsa şimdi doğru bir şey yapın ve Yürüyüş’e dokunmayın.
Şengör: evrim son derece basit
Celal Şengör’ün notunu yayımlıyorum:
Milli Eğitim Bakanlığı, orta müfredattan Darwin’in doğal seçme kuramını kaldırmış. Ben bunu New York Times’da okudum. New York Times’ın haberinde Milli Eğitim Bakanlığı’nda bu değişikliği yapanların ortaöğretim düzeyindeki kişilerin bu kuramı anlayabilecek düşünsel ve bilgisel altyapıdan mahrum olduklarını öne sürdükleri kaydedilmiş. Bundan neyin kastedildiğini anlayamadım, zira hem genelde evrim kuramı (ki bunu Darwin oluşturmamıştır; evrim ta Anaksimander’den beri gelişmekte olan bilimsel bir kuramdır. Ondan önce ise mitolojilerde dahi vardı. Hesiod’un çağları buna örnektir) hem de doğal seçme son derece basit kavramlardır:
1.Evrim: Canlıların türlerinin zaman içinde değiştiğini, bazı türler yok olurken diğerlerinin ortaya çıktığını savunur.
2.Doğal seçme kuramı: Türlerin ortamdaki besin kısıtlaması nedeniyle bir rekabet içinde olduklarını, bu rekabette en avantajlı olan canlıların türlerini sürdürebileceklerini, diğerlerinin ise nesillerinin tükeneceğini söyler. Türler içinde zamanla çeşitli iç ve dış nedenlerle değişimlerin olması (mutasyon, yani Türkçesiyle “değişim”: ilk defa Hollandalı botanikçi Hugo de Vries tarafından 1900’de ortaya atılmış bir kavram) kaçınılmazdır ve her hayvan ırkı ıslahçısının da bildiği gibi sürekli olmaktadır.
Bu değişimlerde bazı canlılar ötekilerden daha avantajlı hale gelirler ve onların soyları artarken, başarısız olanlarınki azalır. Bu şekilde dünyamızın milyarlarca yıllık yaşamı süresince yaşam büyük bir çeşitliliğe ulaşır. Dış etkenlerin zorladığı büyük kriz zamanlarında ise bu çeşitlilik azalır (örneğin 250 milyon yıl önceki Perm-sonu krizi; 65 milyon yıl önceki Kretase sonu krizi).
Türlerin zaman içindeki değişimlerine günümüzden en güzel örnek bakterilerin antibiyotiklere dayanıklı türler geliştirmeleridir. İlaç endüstrisi için yaşamsal bir önemi olan bu konuyu bir lise öğrencisinin anlayamayacağını sanmak iyi niyetle açıklanamaz. Böyle bir şeyi iddia eden insanın ya aptal, ya zır cahil veya kötü niyetli olması gerekir. Bilakis doğal seçme kuramının lise müfredatında bulunması, bu yaştaki çocuklardan bazılarının konuya olan ilgilerinin erken uyanmasını sağlayarak ülkemize kıymetli biyologlar kazandırabilir.
Ancak doğal seçme kuramı, Ortadoğu’dan yayılmış Sâmi dinlerin (ve diğer pek çok dinin) ta Sümer’den beri gelen yaradılış masalıyla çelişir. Doğal Seçme kuramı bilimsel bir kuramdır ve gözlemle sınanabilir ve sayısız defalar da sınanmış ve bu sınavlardan başarıyla çıkmıştır. Yaradılış masalı ise, nihayet bir masaldır ve gerçekle ilgisinin olmadığı defaatle ispat edilmiştir.
Sanırım doğal seçme kuramını yasaklamanın asıl amacı, yaradılış masalı hakkında ortaöğretimdeki gençlerimizin kafasında bir sorunun uyanmasına engel olmaktır. Bu akla, bilime ve insanlığa ihanettir, milletimize büyük bir zarar verecektir ve yukarıda vurguladığım gibi aptallık, cehalet veya kötü niyetten başka bir açıklaması olamaz.