Uzun bir aradan sonra yine sizlerleyim. Bu seferki yazım, insanların sağlığı ile ilgili ve herkesi ilgilendirecek çok önemli bir konu. İnternet yardımıyla ve kişisel arayışımla edindiğim bilgilerin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir nebze olsun insanlara faydalı olabileceğimi düşünüyorum. Bir çoğumuz GDO’nun ne olduğunu biliyordur ama belki bilmeyenlerde olabilir..Dünya gelişiyor, insanlar değişiyor, nüfus yükseliyor, talepler artıyor. Dünyadaki var olan gıdaların kaynakları, insanların tüketim hızına yetişemiyor. Bu yüzden bu hızlı nüfus artışına karşılık biyoteknolojik çalışmalarla verim artışı sağlanmaya çalışılıyor. Elde edilen ürünlerden daha fazla üretilmeye ve daha fazla maddi kazanç düşünerek, insanların sağlığı ile oynanıyor. Bir nevi, kısa sürede fazla ürün çoğaltmak ve ürünlerin dayanıklılığını artırmak isteniyor. Bio üretim epey bir zahmetli olduğundan, bu alternatif (GDO) üretim, üreticilerin kolayına geliyor ve daha uzun ömürlü olması tercih sebebi oluyor. Tüketim ve gelirdeki fazlalık da üreticileri GDO sistemine özendiriyor.
Nedir bu GDO ve nasıl elde edilir?
GMO ya da GDO (Genetically Modified Organışms-Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar), genetik müdahale yöntemleriyle genetik yapısına bitki, bakteri, virüs vb. herhangi bir başka canlıdan alınan gen veya genlerin aktarılmasıyla elde edilen yeni organizmalardır.
Fiziksel, kimyasal veya biyolojik engellerin her biri ya da tamamı için insan ve çevre lehine bir çok özellikler de katılabilir. Örneğin; Antartika’daki bir balığın soğuğa direnç geni bir çileğe aktarıldığında, soğuğa daha dayanıklı bir çilek elde edilmiş olur. Genetik yapısı değiştirilerek mısır kurtlarına karşı toksin üreten bir bakteri genine sahip mısır, patates böceklerine karşı toksin üreten bir gene sahip patates üretebilir ve böylece kaliteli nişasta elde edilebilir.
GDO’nun yararları nelerdir?
Gen aktarımı sayesinde besinler daha cazip ve kaliteli hale getirilebilir ve daha çok ürün alınabilir. Ayrıca, bu organizmalar bazı hastalıklara karşı daha dirençli kılınarak, verim artışı yoluyla dünyada açlıkla mücadele edilebilir. Meyvelerin olgunlaşma süreci değiştirilebilir, besin ögeleri zenginleştirilebilir, depolama ve raf ömrü uzatılabilir, besinlerin tatları arttırılabilir.
Hekimlik ile ilgili alanlarda da GDO’lardan yararlanılabilir. Örneğin bazı organizmalar; tripsin ve benzeri ürünleri (insülin gibi) yapmak ve ağızdan alınan asılar, antikorlar ve endüstride kullanılan enzimler üretmek veya sanayide farklı amaçlı kullanıma yönelik ürünler elde etmek üzere yönlendirilebilir
GDO’nun zararları nelerdir?
Bu bahsedilen özelliklerin, insanlığa sağladığı yararlar açısından bir mucize olarak görülen gen aktarımlı ürünler kamuoyu tarafından oldukça sert tepkiler de almıştır. Özellikle sivil toplum kuruluşlarının bilgilendirmeleri ve halkı uyarma adına yürüttüğü çalışmalar sayesinde bir çok tepki alınmasını sağlamıştır. Bu sayede bazı ülkeler –Tayland ve Yeni Zelanda gibi- bu ürünlerin ülkeye giriş çıkışlarına yasak getirmişlerdir.
GDO kendine ait olmayan, başka bir özelliğe ait ürün üretir. Bu ürün çeşitli hormonlar vb. olabilir. Bu yüzden onu tüketen veya o organizma ile etkileşimde olan canlıları ve çevreye olumsuz etkiler de yayabilir. Örneğin; GDO’lu bir patatesin farelerde zehir özelliği göstererek, onların bağışıklık sistemini bozduğu görülmüştür.
Dünyada yaşayan tüm canlılar belirli bir ekosistem içerisindedir ve tüm canlıların yaşamları zincirleme reaksiyonlarla birbirlerine bağlıdır. Bundan dolayı tarımda yaratılan tahribat veya yapılan bir değişiklik sadece bitkileri değil, onlarla etkileşim içerisinde olan; hayvanları, insanları, havayı, suyu kısaca tüm doğayı etkilemektedir.
GDO’lu ürünler nelerdir?
Dünya üzerinde bir çok genetiği ile oynanmış ürün bulunmaktadır. Mısır, domates, patates, pirinç, soya, buğday, kabak, bal kabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri vs.. Bunların dışında çalışmaların devam ettiği ürünler: muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola. Mısır ve soya, genleriyle oynanmış bitkiler arasında ilk sıralarda yer aldığı için bu bitkilerden üretilen yan ürünlerin kullanıldığı bütün ürünler GDO’lu olma riski taşıyor: Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, früktöz içeren gıdalar günlük tüketim maddeleri arasında yer alıyor. Örneğin, bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, bebek mamaları, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk ve benzeri hayvanlardan elde edilen gıdalar ve pamuk GDO’lu olma riski taşıyanların başında geliyor.
Aslında ne kadar da hayatımızın içerisine işlemiş değil mi?
Bizler artık doğallıktan yoksunuz ve yoksun olmaya da devam edeceğiz. İnsanlardaki tüketim çılgınlığı artmaya devam ettiği sürece, ihtiyaçları karşılama adına bu girişimler devam edecektir. Genetiği değiştirilmiş organik (GDO) gıdaların ileride canlılara ne gibi zararları olacağı hesaplanmalı ve doğal gıdalara ağırlık verilmeli. Özellikle 20. yüzyıldan itibaren yetişen nesil, hangi meyvenin hangi mevsimde yetiştiğinden haberi yok. Hangi sebzenin asıl mevsimi kıştır, hangisinin bahardır veya yazdır bilmiyor. Hepimiz doğallıktan çıkıp yapaylığa doğru ilerliyoruz. Sağlıklı beslenme adına gelişimimiz hep eksi yönde ilerliyor.
Dünya nüfusu devamlı çoğalıyor. Umarız bilim ve ilim adamları insanlara, daha doğrusu canlılara doğal ürünler üretmek için çalışmalar yapıp, bu sorunları çözmek için daha detaylı araştırmaya yönlenirler. Mesela silah yapımı,satışı ve silahlanmaya harcanan paraları bu tür araştırmalara verseler dünyada açlık ta olmaz, savaş ta olmaz diye inanıyorum. İnsanlara savaşmak yerine, barış ve sağlık içinde güzel bir dünya diliyorum.
SAĞLIĞIMIZI VE ÇOCUKLARIMIZI KORUMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
*%100 buğdaydan üretilmiş makarna, kuskus, pirinç, arpa, yulaf, sorgum ve soya hariç kuru baklagiller tercih edilmelidir.
*Saf zeytin, hindistancevizi, susam, ayçiçeği, badem, üzüm çekirdeği ve yer fıstığı yağı tercih edilmelidir.
*Buğday, pirinç ve yulaflı, ayçiçek yağı ve aspir içeren snackleri tercih edilmelidir.
*Yüzde 100 kamış şekeri, konsantre kamış suyu veya organik şeker içeren GDO‘suz tatlandırıcıları, şeker ve çikolataları tercih edin .
*Yüzde 100 meyve sularını tercih edin. Marketten bir ürün almak zorunda kaldıysanız, almayı düşündüğünüz ürünün etiketindeki o çok küçük harflerle yazılmış “içindekiler” listesini mutlaka okuyun. Yukarıda listelediğimiz hammaddelerden birini dahi içeriyorsa satın almayın.
*Pastanelerden alınan pasta, kurabiye, börek, baklava ve diğer hamur işlerinde içindekiler listesini göremiyoruz ama pastanelere de mutlaka sorun. Özellikle margarin, soya yağı, kanola yağı, mısır nişastası kullanıp kullanmadıklarını öğrenelim.
*Henüz genetiği değiştirilmiş balık, kümes hayvanı veya çiftlik hayvanı satışa sunulmamıştır. Fakat tahıl gibi GDO‘ lu ürünlerle beslenen hayvanlardan üretilen pek çok organik olmayan ürün vardır. %100 ot/çimenle beslenen hayvanları ve çiftlik balığı yerine açık deniz balıkları tercih edilebilir.
Hoşçakalın.. Sevgilerimle..