İnsanın temel özelliklerinden birisi düşünmesidir.
Düşünen insan sorgular, eleştirir ve fikir üretir.
O zaman sorgulamayı biraz açalım.
Aile anne, baba ve çacuklar tarafından oluşturulan küçük bir „devlettir“. Ailelerin birleşiklerinin oluşturduğu topluluğa ise devlet denir, yani büyük aile.
Örneğin, aile içerisinden birisi, yani anne veya baba çalışarak, kazancı ile ailesinin geçimini sağlıyor.
Diyelim ki, annenin veya babanın aylık kazancı üçbin lira. Söz konusu ailenin bütçesine giren para ile, o ailenin bir ay geçinmesi gerekiyor. Fakat, anne veya baba, yani kazanan, söz konusu maaşını ayın ilk haftasında her hangi bir şekilde tüketiyor.
Evin kirası, elektiriği ve suyu ödenmemiş. Paraya sahip olana, ailenin diğer fertleri şu soruyu sorar:
Parayı nereye harcadın? Eğer verilen cevap, o ailenin fertlerini tatmin etmemiş ise, işte o an paraya sahip olan eleştirilir ve sorgulanır. Örneğin, nasıl olurda, bizim rızkımızı borsada veya at yarışında kayıp edersin diye sorulur.
Demek ki, çekirdek devleti oluşturan ailenin fertleri, ailenin geçimi için kazanılan parayı, ailesinin geçiminden sorumlu olan şahıs parayı borsada veya at yarışında kayıp etmiş ise, bunu ailenin diğer fertleri sorgular ve hatasından dolayı kendisini eleştirirler.
Şimdi gelelim devleti idare edenlere. Demokratik ülkelerde devleti yönetmek için belirli zamanlarda vekiller seçilir. Seçilen vekillere parlamenter, parlamenterlerin görev yaptıkları mekanada meclis denir. Meclis kendi içinden başbakan ve bakanları seçer.
Millet Vekilleri halkdan aldıkları yetki ile, halkın adına hükümeti ülkeyi yönetmesi için görevlendirir.
Hüket parlamentodan almış olduğu yetki ile ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenir. Nasıl ki, çalışan aile ferdi kazancı ile ailesini geçindirmek zorunda ise, hükümetde halkdan topladığı vergiler ile devletin ve halkının ihtiyaçlarını itinalı ve hesap verebilecek şekilde adil olarak harcar.
Halk kendisini yönetenleri sorgulama hakkına sahiptir. Ülkeyi idare edenler halkın üstünde değildir. Çünkü hükümet halkın vekilleri tarafından seçilmişlerdir.
Hanı diyoruzya, insanın temel özelliklerinden birisi düşünmesidir. İşte o düşünen insanın sorgulama ve eleştirme hakkı vardır.
Halk kendisinden aldığı vekalet ile ülkeyi yönetenlere şu soruları sorma hakkına sahiptir:
Benden almış olduğun vergileri nerelere harcadın?
Sizi seçenlere iş imkanı sağladınmı veya neden bu kadar işsiz var?
Hayat neden bu kadar pahalı, çiftçiye neden yeteri kadar destek olmuyorsunuz?
Benim çocuğum neden eşit eğitim hakkına sahip değil?
Ülkenin insanları açlık ve yoksulluk içinde yaşarken, sizin on uçağınızın, saraylarınızın veya yüzlerce makam araçlarınızın olması gerekiyormu?
Hiçbir başbakan, bakan veya Millet Vekili bizi batırdınız, geçinemiyoruz diye kendisini sorgulayana, cebindeki telefonu verirmisin, kaça aldın ve ne kadar taksit ödüyorsun diye sorma hakkı yoktur. Asil her zaman vekilini sorgulama ve eleştirme hakkına sahiptir.
Hükümetin icraatlarını olumlu görmeyen ve eleştiren halka, hükümet temsilcilerinin veya iktidar mensubu Millet Vekilleri`nin sen beni eleştirmezsin deme hakkı olamaz.
Seni sorgulayan ve eleştiren seçmeni, işciyi, memuru, öğrenciyi, gazeteciyi veya sana muhalif olan herkesi terörist veya hain olarak suçlayamazsın. Seni sorgulayan veya eleştirenleri susturmak için polisi, savcıyı veya mahkemeleri baskı aracı olarak kullanamazsın.
Eğer iktidar mensupları, kendilerini sorgulayanı suçlu olarak gösterirler ve halkına hesap vermezlerse, işte o zaman seçmen iktidar mensuplarından kuşkulanır ve güvenmez
İktidarlar her zaman eleştirilir, sorgulanır ve kendilerinden hesap sorulur. Eğer bir iktidarın mensupları, kendilerini eleştiren yurtdaşlarına orantısız baskı yapmaya başlamış ise, o iktidar suç işliyor ve hesap vermekten kaçıyor demektir. Sorgulamak ve eleştirmek evrensel insan hakkıdır ve suç unsuru oluşturmaz