Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Akdeniz`in büyük bir anlamı vardır.
Büyük Komutan Mustafa Kemal Paşa „Büyük Taruzu“ başlatırken, askerlerine şöyle seslenmiştir:
„ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR İLERİ“.
Kurtuluş Savaşı verildğinde, EGE DENİZİ´NİN adı AKDENİZ olarak bilinirmiş.
Bugün de Cumhuryet Halk Partisı lideri Kemal Kılıçdaroğlu seçim startını AKDNİZ´den, yani MERSİN´den verdi. Geç kalmış olsada, yinede iyi bir başlangıçtı.
Mersin deyince aklımıza Türkiye gelir. Nasıl yani demeyin, Mersin`de Türkiye Cumhuriyeti`ni oluşturan bütün ırklar ve dinler yaşamaktadır. Mersin saf bir mozayık parçası gibidir.
Gelelim dün yapılan mitingin olumlu ve olumsuzluklarına.
CHP`nin ilk mitingini Mersin gibi çok renkli bir şehrimizden başlatması, çok olumluydu.
Örnneğin, Narenciye üreticisini konuşturması, vatandaşın sorunlarını kendi ağzından bütün Türkiye`ye duyurması, çok olumluydu.
Örneğin, iki üniversite bitirmiş bir eğitimciyi konuşturması, yüzbinlerce atanamıyan öğretmenlerin sorunlarını ciddiye aldığını göstermiştir. Babasının, kızım bir edinde iki karpuz taşıyamazsın dediğinde, taşırım diyen o güzel kızımızın başarısını ve sorununu bütün Türkiye`ye duyurması, çok önemliydi.
Örneğin, oğlu işsiz olan bir annenin Ali Mahir Başarır ve Muharrem Erkek tarafından sakinleştirilmesi, çok olumluydu.
Evet, Mersin mitingi köylünün, çiftçinin veya esnafın sesi olması yönünden, çok önemliydi.
Olumlu yönlerini anlatırken, eksiklerini ve ileride yaılacak mitinglerde tekrar edilmemesinde fayda var.
Örneğin, konuşma metninin çerçevesi çok iyi çizilmemişti. Sorunları anlatırken, hepisini çözeceğiz derken, çözüm önerilerini daha inandırıcı şekilde sıralaması gerekirdi.
Örneğin, pahalılığa, işsizliğe ve yoksulluğa değinirken, Merkez Bankası tarafından hiç edilen 128 milyar doları anlatması gerekirdi.
Örnegin, TUİK tarafından kuruma sokulmayışının ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmalıydı. TUİK`in bu tavrının diğer kurumlar içinde emsal olabileceğini söylemeliydi. TUİK başkanını ismi ile ansaydı, çok iyi olurdu.
Örneğin, yarin seçim olsa, seçim güvenliğinin çok büyük tehlikede olacağını, çünkü emniyetin başında ki adamın, muhaliflere düşman gibi baktığını halka anlatmalıydı.
Örneğin, seçim akşamı olabilecek bir olumsuzluk sonunda, YSK`ya gitse, orayada sokulmaya bileceğini anlatabilse iyi olurdu.
Mersin valisi hakkında iki cümle etseydi ve Mersin`den valiye seslenseydi ve deseydi ki, ey Vali Bey, sen Erdoğanizmin mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti`nin mi valisisin, diye sorsaydı.
Allah kimseyi bugün ki sözde vali veya kaymakamların bulunduğu duruma düşürmesin. Bu adamlar akşam evlerine gittiklerinde eşleinin veya çocuklarının yüzüne nasıl bakarlar, anlamıyorum.
Ben valinin yerinde olsam, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu`nu karşılar, makamımda bir kahve ısmarlar ve mitinginde başarılar dilerdim. Yapabilirmiydi, yapamazdı, çünkü o devletin değil Erdoğanizimin valiside ondan.
Bir takipcim bana özlden yazıp duruyor. CHP mitingi bir fiyaskoydu diyor. Resmi sayıları, yani valinn 21 500 kişinin mitinge katıldığını açıkladığını yazıyor. Bu arkadaşım neyi bekliyordu, yani valinin 100 000 kişi katıldı demesini mi bekliyordu. Eğer vali öyle bir açıklama yapsaydı, şuan merkeze alınmıştı. Önemli olan kaç kişinin katıldığı değil, önemli olan insanların kalbini kazanmak.
AKP Genel Başkanı Siirt`de umduğunu bulamayınca, Kılıçdaroğlu`na seslenmiş ve demiş ki, Mersin mitinginde umduğunu bulamadın, elimizde rakamlar var. Kılıçdaroğlu`da şöyle cevap vermiş:
Doğru söyle, TÜİK’ten mi aldın?
Keşke konuşmasını şu cümle ile bitirseydi:
GÜNEŞ UFUKDAN ŞİMDİ DOĞAR, YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR!