Karadeniz, eşsiz güzelliği olan yaylaları, çağlayan binbir dereleri, yeşilin bütün tonlarını bağrında besleyen, arılarının bal yapmak için konduğu, eşsiz kokulu çiçekleri ile, bir doğa harikasıdır.
Karadeniz dendiğinde, her ne kadar insanın aklına hamsisi gelsede, binbir otdan nemalanan ineklerin sütü, tereyağı ve peyniri bir başka kokar. Karadeniz kuymağı her yağdan ve peynirden yapılsada, Karadeniz`in yaylalarında otlanan ineklerin yağı ve peynirinden bir başkadır.
Bu kadar eşsiz güzelliğe ve zenginliğe sahip olan Karadeniz yaylalarına neden ihanet edilir, anlıyormusunuz?
Bu güzelim doğanın genlerini bozan ve buralara ihanet edenler, yine aynı toprakların yaratıkları. Evet, yaratıkları, eğer öyle olmasalardı, bu güzelim doğanın su akan her deresine Hidroelektirik Santıralları (HES) kurarlarmıydı, kurmazladı.
„ORMAN ve Su İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Karadeniz Bölgesi’nde son 10 yıl içerisinde 203 Hidroelektrik Santral (HES) yapılmış. 20 HES’in inşaatı devam ederken, 123’ü de proje aşamasındaymış.“ Karadenizliler ise, kuruyan derelerden dolayı önemle iki hemşerilerinden çok dertliler. Rize`nin çocukları olan, Şahsım ve milletin anasına k…….an Cengiz`e başta Rize, Ordu ve Artvin halkı, sözde hemşerilerine çok kırgınlar. Bu ikili, Karadeniz`in eşsiz yaylalarına ve karadeniz halkına en büyük kötülüğü yaptı diyorlar. Artvin`in Arhavi, Rize`nin Fındıklı veya İkizdere yayla, orman ve derelerini yok edip, HES veya Taşocağı kuranların vatan sevgisi olduğuna inanmak mümkün değil. Fındıklı ve İkizdere`de doğaları için mücadele eden kadınlarımıza selam olsun.
Karadeniz`in ormanlarına, derelerine ve yaylalarına ihanet edenler, aynı şekilde Burdur/Yeşilova`nın Salda Gölü`ne de aynı ihaneti yapmışlardır. Birilerinin hırs ve kinini tatmin etmesi için, sözde „Millet Bahçesi“ adı altında Salda Gölü`ne ihanet edilmiştir. Son gördüğümde Salda Gölü`nün küsmüş ve kırgın olduğu izlenimini aldım. Salda Gölü yavaş yavaş yok oluyor. Bunlarda inanın vatan ve millet sevgis yoktur. Millet Bahçesi yapacağız diyerek, asıl amaçlarının Salda Gölü`nün o beyaz taşlarını çalmak olduğu sonradan anlaşılmıştır.
Karadeniz`in kahraman kadınları ormanlarını, yaylalarını ve derelerini korumak için gece gündüz mücadele ederken, Emine Erdoğan Salda Gölü`ne yapılacak Millet Bahçesi`nin zarar vermiyeceğine dair fetva vermiştir. Yazıklar olsun.
Yalnız Karadeniz`in yaylalarına veya Salda Gölü`ne ihanet etmediler. Aynı şekilde oksijen deposu Kaz Dağları`na siyanürlü altın arama izni verdiler. Onbinlerce çam, meşe, gürgeni yok ederken, milyonlarca dağanın dengesini sağlayan canlılarıda yok ettiler. Doğasına sahip çıkan yüzbinlerin mücadelesi sonunda, geçicide olsada Kaz Dağları siyanür zehirinden kortarılmıştır. Tabi ki, onbinlerce ağacın yanında, ormanda ki milyonlarca canlılarda yok edilmiştir.
Yanlış tarım politikası ve sulama, başda Konya Ovası olmak üzere, birçok tarım alanlarının ve meraların yok edilmesine sebep olmuştur. Amik Ovası, Çukurova, Haran Ovası ve daha nice tarım havzaları yok edilmiş veya kaderine terk edilmiştir.
Yanlış planlama sonunda Hatay`dan Çanakkale`ye kadar olan sahillerimizin mandalin, portakal, nar veya diğer binbir meyve ağaçlarını yok ederek, beton şehirler kurulmuştur. Kör olası gözleri sahilleri yok ettikleri gibi, dünyanın harikası Akdeniz ve Ege`de bulunan binbir mavi tona sahip olan Koyları da yok etmişlerdir.
Doğasına, yeşiline, suyuna, yaylasına ve toprağına sahip çıkmayanları lanetliyorum. Gelecek nesillere yaşanacak bir vatan bırakmayanlar, kendilerinden sonra gelenler tarafından lanetleneceklerdir.
Bakın karadenizli kadın ne diyor:
„Ben beyime sevdalanmadım da dereye sevdalandım.”