„Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda,mahviyette.
Ya olduğun gibi görün,ya göründüğün gibi ol.“
Mevlana
Tarihe mal olmak veya tarihin altın sayfalarında yerini almak, o kadar kolay değil.
Mevlana insanlığa yaptığı çağırıda ne güzel söylemiş. Şefkattin ve merhametin güneş gibi berak olsun demiş.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol demiş. Mevlana demek istiyor ki, altından kalkamıyacağın vaatlerde bulunma. Dürüst ol, iki yüzlü olma.
Bakın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan daha birkaç ay önce, kabine toplantısı sonrasında ne demişti, bakalım.
“Yeni düzenlemeyle, sırf ifade almak üzere gece yarısı gözaltına alma, otelde, havalimanında yakalama gibi işlemlere son verdik.”
Burada Mevlana`nın sözüne uyuldumu, yani ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol sözü nerede kaldı?
Türkiye`nin yetiştirdiği bilgisi ve yeteneği ile çağdaş Türk kadınını temsil eden bir gazeteci, bilim adamı ve iletişim uzmanı gece saat 02:00`de evinden alınıyor. İki polis kollarına giriyor ve elleri arkada mahkemeye götürülüyor.
Savcının talebi „Cumhurbaşkanı`na hakaretden tutuklanması“. Tabi ki, Adalet Bakanı Gül savcı ve hakimden önce kararını kamuoyu ile paylaşmıştı, yani bu kadını tutuklayın. Adalet Bakanı tutuklayın derse, savcı ve hakimin ne hadlerine ki, Sedef Kabaş`ı serbest bıraksınlar. Sonunda üçlünün vermiş oldukları karar yazıya döküldü ve Sedef Kabaş tutuklandı.
Şimdi gelelim Mevlana`ın sözüne:
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Nerede kaldı ayıpları örtmek, diyelim ki Sedef Kabaş söylediği Atasözü ile sınırı aşmış. Onu devlet adamı büyüklüğü ile uyarmak varken, tutuklatmak neden?
Beyler sizlerden öncede bu ülkede onlarca Cumhurbaşkanı, başkakan veya bakanlar bu ülkeyi yönetti.
Demek ki, sizler geçmişde ki Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal veya faşist Kenan Evren hakkında söylenen sözleri okumamış, onlar hakkında çizilen karikatürleri hiç görmemişsiniz. Eğer onları okumuş veya görmüş olsaydınız, o zaman Mevlana gibi düşünürdünüz.
Kenan Evren kendisine etek giydiren Levent Kırca`yı makamına çağırmış, beni çok güldürdün, seni kutlarım diyebilmiştir.
Sizler ise almış olduğunuz kararlara veya yasalara uymuyorsanız, Allah aşkına, sizlerin sözlerine veya verdiğiniz güvencelere kim inanır.
Sonunda, 2022 senesinde Cumhurbaşkanı Cuma namazı sonrasında eline mikrofonu alıp cemaate „O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir.”derken, ne kadar çağdaş bir ülke konumuna geldiğimizi anlatmıştır.
Çağdaş bir ülke olacağımıza, ilkel bir ülke, yani dil koparan ülke durumuna geldiysek, biz çağdaş dünyanın neresindeyiz?
Çağdaş bir hukuk devleti olacağımıza, insanları gece yarılarında evlerinde gözaltına alan ülke olmaya devam ediyoruz.
Beyler yapmayın, bu ülkeyi daha fazla rezil etmeyin. Sonunda sizlerde fanisiniz.