Neler gördük neler bugüne kadar
Daha gidecek yerlerimiz var
Bizi buralarda unutamazlar
Kalacak bir türkü söyler gideriz
Ne güzel söylemiş Özdemir Asaf!
Bütün yazarlarımızı, şairlerimizi, gazetecilerimizi, ses sanatcılarımızı, edebiyatcılarımızı öldüklerinde hatırlar gibi yapmayın.
Aziz Nesin`i okumuş olsaydınız ve ne demek istediğini anlamış olsaydınız, onu ve 35 arkadaşını Sivas`da yakmak istemezdiniz. Eğer Aziz Nesin`i yuhalamayıp, onu linç etmek istemeseydiniz ve dinleye bilseydiniz, bugün içinde bulunduğunuz çıkmazları, o günden görmüş olacaktınız.
Nazım Hikmet`i hiç tanımadınız, hiçbir şiirini, örneğin „Vatan Haini“ şiirini okumadınız ve ne demek istediğini anlamdan, onu vatan haini ilan ettiniz. Örneğin, „memleketimde ki insan manzaralarını“ okumuş olsaydınız, o hikaye de bu günleri görmüş olurdunuz.
İlhan Selçuk hain olarak suçlanıp, doksanına dayandıginda, ellerine kelepçe takıldığında susmayıp, tepki göstere bilseydiniz, bugün ki korkuyu yaşamıyacaktınız. Örneğin Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muamer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekci veya Çetin Emeç katledildiğinde bizden değiller diye susmasaydınız, bugün ki soysuzların işgal ettiği gazete veya televizyonlara mahkum edilmiyecektiniz.
Örneğin Ruhi Su`yu Almanya`ya göndermiyen Kenan Evren`e meydan okusaydınız, Ahmet Kaya`ya çatal fırlatanları alkışlamasaydınız, Aşık Mahsuni gibi ozanları anlaya bilseydiniz, bugün ki yozlaşmayı yaşamıyacaktınız.
Yılmaz Güney`in Baba, Arkadaş, Endişe, Zavallılar, Sürü, Düşman veya Ağıt filimlerini anlaya bilseydiniz, bugün sizi din iman yalanları ile uyutanları değil, sizin haklarınızı savunanları desteklerdiniz.
Kemal Sunal`ın filimlerini yalnız gülmek için değil, onun ne demek istediğini anlıya bilseydiniz, açlık ve yoksulluk ile mücadele ederken, akşamları saraylarda çevrilen zengin dizilerine mahkum edilmiyecektiniz.
Daha birkaç gün önce ölen Şair Sezai Karakoç için, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP ve MHP`nin sözcüleri, Meclis Başkanı başsağlıği mesajları yayınlamışlar. Keşke başsağlıği mesajlarında ki övgü dolu cümleleri, şair yaşarken söyleselerdi. Dinci ve sözde milliyetçi kesim, bir anda Sezai Karakoç`a hayranlıklarını süslü kelimelerle anlatmışlar.
Hepmi değerlerimizi ölünce anlıyacaksınız? Örneğin Sezai Karakoç`un yalnızlığını hiç biliyormuydunuz?
Örneğin şu şiirinde ne demek istediğini hiç düşündünüzmü?
Yine akşam oldu,
Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,
Uzaklık aynı gerçi,
Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,
Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da,
Aynısıydı ordayken de,
Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi
Donuklaşmış oldu artık bu,
Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş…
Önce hain deyip yıllarca hapiste tutup, küfür ve hakaretler savurup, sonrada TBMM veya seçim meydanlarında Nazım Hikmet`in şiirlerini okuyacak ve Vatan Şairi olarak övüneceksin. Bu iki yüzlülük değilde ney, söylermisiniz?
Sezai Karakoç`u Erdoğan „Diriliş Şairi“ olarak tanımlamış, arkasında ki koroda aynı terimleri kullanmış. Sezai Karakoş`u kendilerine göre dar kalıba sokmak istemişler.
İstiklal Marşımızın yazarı büyük şairi Mehmet Akif Ersoy`un değerini bilseydik, oğlunu açlık, sefillik ve yoksulluğa mahkum etmeseydik, ölüsü bir çöp kutusunda bulunurmuydu?
Fikirlerini veya dünya görüşünü bemnimsemesemde, Sezai Karakoç`un Türk şiirine, edebiyatına ve söyleşilerine büyük bir tad kattığını kabullenmek zorundayım.
Dedimya, keşke bu büyük insanları yaşarken kabullensek, değişik fikirlerin zenginliğimiz olduğunu düşünsek, ne iyi olur.
Ölenden sonra arkasından methiyeler söylemenin bir anlamı varmı?