Yani halk tabiri ile „Kefen Parası“ denen paranın bu günlerde, ne kadarda kıymetli olduğunu sanırım hükümet anlamıştır.
Sık sık vurguluyorum, makyajlanmış yüzle ancak yağmur yağana kadar güzel gözükürsün. Yüzüne su değdığı zaman akan boyalardan dolayı, gerçek yüzünüde tanıyamaz duruma gelirsin.
AKP kurulduğunda iktidara geleceğini hiçmi hiç düşünmemişti.
Türkiye`nin içinde buklunduğu politik ve ekonomik konjüktür AKP`yi iktidar ve Recep Tayyıp Erdoğan`ı da başbakan yapmıştır. Türk Milleti krize çözüm bulan CHP, MHP ve ANAP hükümetinin devamını değil, konuşmasını dini cümlelerle süsleyenleri iktidara getirmiştir.
Cumhuriyet ve Demokrasi nimetlerinin farkında olmayan halkın büyük bir bölümü, oh be „ANLI SECDEYE GİDEN BİR BAŞBAKANIMIZ VAR“ demeye başladı. Sandılar ki, anlı secdeye gidenler dürüst, kul hakkı yemez ve adaletli olurlar.
Gerçek öylemi oldu, hayır. Birde baktık ki, o anlı secdeye değenlerin para ve servet hırsları, o dinsiz dediklerinden çok daha fazlaymış.
Erdoğan, kriz sonrası rayına oturmuş bir ekonominin üstüne oturdu. Zaten herşey düzene girmiş ve sıcak para oluk oluk akıyordu. Bu müslüman kardeşlerimiz, aslında kapitalizmin en acı reçetelerini bu milete yutturdular.
Kapitalisler kendi çıkarları için en acı reçeteyi uygulayacak liderleri seçerler. Örneğin Şili`de Sosyalist Allende`yi devirerek, yerine faşit Pinochet`i getirenler Monotarist sistemi acımasızca uygulamışlardır. Nedir Monotarist sistem, acımasızca kapitalizmi savunan Yahudi kökenli Milton Friedman teorisidir. Anlıyacağınız devletin ekonomiden ve sosyal etkinliklerden elini çekmesidir, yani devletin elinde bulunan bütün kamu malları özelleştirilmelidir.
Bakmayın siz Recep Tayyıp Erdoğan`ın faize karşıyım dediğine, o aslında en büyük faiz ve Monotarist sistemin savunucusudur. İktidara geldiğinde devletin elinde bulunan bütün Kamu varlıklarını satarak, kendi zenginlerini yarattılar.
Neydi bu devletin, yani halkın varlıkları? Botaş, Tübraş, Demir Çelik, Sümerbank, Şeker Fabrikaları, madenleri kendi yandaşlarına peşkeş çektiler.
Özelleştirmeden yaklaşık 80 Milyar Doları yediler
Son iki senede Merkez bankası`nın yaklaşık 130 Milyar Dolarını sattı ve yediler
Yetmedi, deprem yardımı için toplanan yaklaşık 40 Milyar Doları yediler
Yetmedi sonunda YEDEK AKÇE veya KEFEN PARASI olan yaklaşık 30 Milyar Doları da yediler.
Bunlar yetmez gibi tarımı ve hayvancılığı yok ederek, gıda maddelerini ithal ederek, ülkemizi borçlandırdılar ve dışa bağladılar.
Yetmedi, cebimizden bir lira çıkmıyor yalanlarıyla, örneğin 1,5 Milyar Dolara mal olan Osman Gazi Köprüsü`nü araç garantisi ile yaptırdılar. Bu ve benzeri Kamu-Özel işbirliği projeleri ile, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yaklaşık 30 sene BEŞ yandaş şirkete akıtacaklar.
Kim ne derse desin, Türkiye yaklaşık onsekiz senedir bir sihirbaz tarafından yönetiliyor.
Eğer bugün Covit-19 dolayısıyla hükümet insanlara ödeme yapamıyorsa, bunun sebebi KEFEN PARASININ dahi bu iktidar tarafından yenmesindendir.
Bu kadar paranın karşılığı bu ülkeye bir fabrika yapamıyan iktidar ve onun başında ki Erdoğan, halen bu milletin yüzde 37 oyunu alabiliyorsa, bırakın anlı secdeye değenler bu milleti ezmeye devam etsin.