Ali Akdemir: Sevdanın Adı Siyah-Beyaz
2015-2016 Spor Toto süper liginde, büyük bir azimle yürüttükleri mücadelenin sonucu, 7 yıl aradan sonra hakkettiği şampiyonluğu, şerefiyle, onuruyla kazanıp lig maratonunda ipi göğüsleyen takım olan, şu ara devam eden ” UEFA Şampiyonlar Ligi ” maçlarında başarılarıyla övünç kaynağımız olan ve en son olarak İtalyanın Napoli takımını evinde 3-2 yenen Beşiktaşımızın bizlere yaşattığı sevinç bir parça yaşadığımız sıkıntılarımızı unutturmaya yetti.
En son 2008-2009 sezonunda çifte şampiyonluğu kutlayan ve 2015/2016 futbol sezonunda, son üç maç dışında, tüm maçlarını evsiz olarak, deplasmanda oynayan Beşiktaş’ın lig şampiyonluğu görülmeye değerdi…
Şampiyonluk sürecinde; Beşiktaş yöneticisiyle, taraftarıyla, üzerlerine oynanan kirli oyunlara, baskılara, teslim alma zihniyetine, biyat ettirme girişimlerine karşı, tek yürek, tek bilek olarak, dimdik alnının teriyle sampiyonluğu kazanarak, bir büyük sınavdan yüzünün akıyla çıkmıştı
Beşiktaş Bir Ekoldür
” Sevda ne yana düşer dostlar, ölüm ne yana? ” ölümü yazmak kolay da, Besiktaşın sevdasını yazmak zor geliyor bana.
Çünkü biliyoruz ki; ” Sevda yoksa yoktur zamanın tadı tuzu ”
İşin duygusal boyutu bir yana bırakacak olursak, gerek bendeki, gereksede bir çok insanın gönlünde yatan, hatta başka takımları tutan taraftarlarda bile, ikinci bir takım sempatisi yaratan, Beşiktaşa olan ilgi ve sempatinin nedenlerine burada değinmeye çalışacağım.
Beşiktaşla ilgili bazı, toplumsal, tarihsel, sosyolajik, degerlendirmeler yapacağım bu köşeden.
Beşiktaş 113 yıllık köklü bir centilmenlik geleneğine sahip olan, ilk spor kulubüdür. Köklerinde emperyalist ülkelerin 1900 yılların başlarında ülkemizi işgal etmesine yönelik, sürdürülen bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin derin izlerini görürüz.
Beşiktaş Türkiyede, bircok ilke imza atan, farklı insan ilişkileri ve çalışma anlayışına sahip olan bir kuluptür.
Beşiktaş Cumhuriyete ve onun değerlerine sahip çıkan, Türkiyede gelişen sosyal-toplumsal sorunlara karşı duyarlılık bilinci gösterebilen ve tavır alan bilinçli bir taraftar kitlesine sahiptir.
Beşiktaşta Cumhuriyet‘in kuruluşunda gelisen kuvayi-milliye ruhu temel taşları, 1970 yıllarında Beşiktaş genç milli takımda oynamış olan gençlik önderlerinden birinin, olaya sosyal-toplumsal bir muhteva kazandırmasıyla üst boyuta sıçramış ivme kazanmıştır.
Beşiktaş Halkın Takımıdır!!!
Beşiktaş tarihinde, yönetimle, taraftarlar ve taraftarın önemli gücü Çarşı arasında sürekli bir uyumluluk söz konusu olmuştur. Beşiktaş gücünü halktan almıştır. Türkiyenin önemli dönemeçlerinde, yapılan haksız politikalara, yaşanan acıya ve gözyaşına karşı beşiktaş taraftarı tavrını hep halktan ezilenden, mazlumdan yana koymuştur.
Türkiyede yaşanan gezi olayları esnasında taraftarının önemli bir gücü olan, Çarşı Grubuna yüklenmeye çalışılan hayali suçlar, baskılar güçlü bir muhalefet sonucu, geriye tepmiş ve boşa çıkartılmıştır. Beşiktaş yüzünü hep insana çevirmiştir. Beşiktaşlılar insan sevgisini yüreklerinde kırmızı bir karanfil gibi sürekli taşıyarak, siyah-beyaz’a olan yolculukları büyük bir aşkla, sevdayla, tutkuyla, hep devam etmiştir.
Beşiktaş seyircisiyle, yöneticiyle; Sporu barış, kardeşlik duyguları içersinde ele alıp, sporun evrensel boyutuna vurgu yapan, sporda şiddete karşı çıkan bir anlayışa sahiptir.
Çarşı Faktörü
1982 yılında kurulan Çarşı; duruşuyla, cesaretiyle, 70 toplumsal ruhunun izlerini üzerinde taşıyan özellikleriyle, Beşiktaşta önemli faktör ve bir olgudur. en tanınan amigosu, Alan Markanyan olan, Çarşı grubunda en belirgin özellik, anti-faşist söylemleri önemli bir özellik olarak görülmektedir. Beşiktaş’ı çarşıdan ayrı ele almak yanlışdır ve sanırım çarşının adı uzun yıllar, Beşiktaşın tarihiyle birlikte anılacaktır.
Çarşının adı, Beşiktaşın anlı, şanlı tarihinde sönmeyecek bir meşalenin adıdır. Çarşı, maçlarda takındığı tavırlar ve dile getirdiği tezahüratlarla farklı bir taraftar profili çizmektedir. Çarşı hernekadar, 27 Mayıs 2008 tarihinde kendini sona erdirme kararı almasına karşın, 21 Ağostosta 200 kişilik bir taraftar grubu, ” alem biter, ortam biter, Çarşı bitmez ” diyerek çarşının varlığını devam ettirme kararı almışlardır…
Nükleer enerji santrallerine karşı duruşu, Irkçığa ve Neo Nazi karşıtı eylemleriyle, açtığı ” Tam Demokrasi ” pankartıyla, eğitime destek dayanışma etkinlikleriyle, yoksul çocukların öğretimine katkı sunan Çarşı, Vandaki depremzedelere yardımda bulunarak halkların gönlünde taht kurmuşlardır.
2007 tarihinde en iyi, en centilmen taraftar ödülü ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik derneğinin, 2012 Empati Ödülü ” Van Üşüyor ” sloganıyla depremzedelere destek veren, Beşiktaş Çarşı taraftar grubuna verildi.
Son Söz
Beşiktaşı tüm yönleriyle değerlendireceksek eğer, onu yukarıdaki belirttigim Çarşı faktöründen ve onun haksızlıklara karşı, yigit korkusuz duruşundan ayrı ele almak yanlış olacaktır.
“ Ölümle, yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayıramaz ki, her yolun sonunda ölüm olsada, sevenleri kimse ayıramaz ki ”