Turizim çökmüş, otellerin çoğu kapalı, açık olanlar ise, çok az kapasite ile çalışıyorlar. Turizim sektöründe çalışan milyonlarca insanın geleceği karanlık.
Yalnız turizim mi, hayır. Tarım işcileri ve tarımla uğraşan çiftciler aynı zorluklarla mücadele etmekteler.
Yalnız tarim işcileri veya çiftciler mi çok zor durumda, hayır. Hayvancılıkla uğraşan hayvan yetiştirenler de çok zor durumda, çünkü beslenme girdileri çok pahalı olduğu için, beslediği hayvanını değerinde satamıyor.
Yalnız hayvancılık mı zor durumda, hayır. İnşaat sektörü de çok zor durumda. Faizlerin geçici olarak aşağıya çekilmesi, inşaat sektörünü biraz rahatlatsada, bu durum ölüm safasındaki hastaya serum vermeye benzemiş.
Yalnız inşaat sektörümü çok zor durumda, hayır. Aslında toplumun büyük bir kısmı ekonomik olarak çok büyük yıkıntı içinde.
E, o zaman bu ülkeyi yönetenlere sormak gerekmez mi, siz bu ülkeyi nasıl olduda bu duruma getirdiniz?
Verecekleri cevabı ben size söyleyeyim. Ülkeyi çok iyi yönetiyorduk ve ekonomi tam uçuşa geçmişti ki, ekonominin motoruna CORONA veya COVIT 19 denen bir mikrop girdi. Tamam, Corona bütün dünyayı etkisi altına aldı almasına da, siz Corona`ya karşı hangi önlemleri aldınız?
Onların vereceği cevabı ben size vereyim.
Umreye onbinlerce insanı gönderdik, dönenleri ise, hiçbir önlem almadan Anadolu`ya saldık.
Futbol musabakalarını seyircili oynatarak, klüplerin para kazanmasını sağladık.
Camileri kapatmadık, eğer kapatsaydık tarihe camileri kapatan Erdoğan olarak geçecektik.
Ayasofya şovu yaparak, yüzbinlerce mümün müslüman ne varsa otobüsler ile İstanbul`a taşıdık.
Giresun`da ki sel felaketini yerinde inceliyelim dedik, onbinlerce giresunluyu meydana toplayarak, onlara çay paketleri dağıttık.
Fabrikaları kapatmadık, çünkü işcilere ödeyecek olduğumuz maaş paralarını, yandaş BEŞLİ İNŞAAT ÇETESİNE ödemek zorundaydık.
İşte bu kadar güzel işler yaptığımız halde, PANDEMİ yeniden hızlandı ve ülkenin bütün sağlık sektörünü tehlikeye soktu.
Bu kadar rezaleti yapan hükümetin yetkilileri ve Bilim Kurulu şu iddiada bulunuyorlar:
Bilim Kurulu diyor ki, bizim aldığımız kararlar uygulanmıyor, bizi dinleyen yoktur.
Sağlık Bakanı diyor ki, benim önerilerim dikkate alınmıyor, beni dinleyen yoktur.
Cumhurbaşkanı ve Tek Adam diyor ki, beni dinleyen yoktur.
Hoppala, bir ülkenin Cumhurbaşkanını ve her konuda karar veren ve konuşan tek adamı dahi bu ülkede kimse dinlemiyormuş. İşte buna çok üzüldüm, çünkü bu kadar gücü elinde bulunduran Erdoğan`ı kimse dinlemiyormuş. Bu çok ayıp değilmi?
Benim sevgili devlet adamlarım, başta Cumhurbaşkanı ve Tek Adam Erdoğan, Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu üyeleri, mademki sizleri bu ülkede dinleyen yoktur, bırakın o koltukları ve arkanıza bakmadan kaçın gidin.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı`nın, sözümü dinliyen yoktur deme lüksü yoktur. Sözünün dinlenmediğini görüyorsan, o koltukda daha fazla oturamazsın, çünkü o koltukda oturduğunuz her dakika bu Millet`e zarar getirmektedir.
Dedimya ülkenin hem ekonomisi ve hemde yöneticileri can çekiştiriyor.