28 yıldır Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan toprakları sorunu, günümüzde Ermenistan’la savaşa yol açtı!
Batı Kafkaslarda barış sağlanamamıştır. Bu bölgede kalıcı barışı isteyen ve istemesi gereken ülkelerin başında Azerbaycan ve Türkiye gelmektedir. Barışın en temel dayanağı, çözümü gereken sorunların ivedi olarak barışçıl yoldan giderilmesidir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında sürmekte olan gerginliğin, her an yeniden bir çatışma ortamına dönüşebileceğini öteden beri belirtmekteyim.
ERMENİSTAN İŞGALİ
Türkiye ve Azerbaycanlı iki kardeş ülke insanları olarak bizler, ülkelerimizin Ermenistan’la her alanda iyi komşuluk ilişkileri içinde olmasını elbette istiyoruz ve istemeliyiz de. Ancak bu bölgede, barışın ve iyi komşuluk ilişkilerinin kalıcı biçimde sağlanabilmesi için, aşağıda özetleyeceğimiz, son derece doğal olan uluslararası hukuk koşullarının Ermenistan tarafından benimsenmesi ve kabul edilmesi gerekmektedir.
Ermenistan, kendi kontrolünde kalan ağır Sovyet silahları ve Rus askerlerinin de yardımıyla, Dağlık Karabağı ve çevresindeki 6 reyonu 1992-1994 yıllarında işgal etmiştir. Bu savaşta 20 binin üzerinde insan ölmüş ve bir milyona yakın Azerbaycanlı işgal edilen topraklardan, evini barkını, malını mülkünü bırakarak Bakû ve çevresine kaçmak zorunda kalmıştır. Azerbaycan topraklarının beşte biri, günümüze değin Ermenistan’ın işgali altındadır.
Ermeni diyasporasının ve Ermenistan’ın özellikle son yıllarda “sözde soykırım”la ilgili olarak birçok ülkede yoğunlaşan çabasının önemli bir nedeni vardır.
• Ermeni diyasporası ve lobisi, Azerbaycan topraklarının işgalini, Dağlık Karabağ sorununu ve Hocalı katliamını unutturmak için, sürekli olarak 1915 olaylarını gündeme taşımaktadır. Böylece 28 yıl önce işgal edilen Azerbaycan topraklarını, bir milyona yakın, evinden barkından kovulan Azerbaycan Türkünün büyük dramını unutturmak ve gündem dışı tutmak istemektedir.
• 25-26 Şubat 1992’deki bu işgal esnasında Hocalı kasabası tanklarla yerle bir edilmiş, çoğu kadın ve çocuk 613 Azerbaycan Türkü katledilmiştir. Silahsız kadın, çocuk ve yaşlılara yapılan bu hunharca, insanlık dışı, Hocalı Katliamının unutulması asla mümkün değildir.
İşte Ermeni lobisinin ve Ermenistan’ın, 105. yılına girdiğimiz sözde soykırım iddiaları üzerinde, bu yoğunlukla durulmasının en önemli nedeni, dünya kamuoyunun dikkatlerini, Azerbaycan topraklarını işgali ve Hocalı katliamından uzaklaştırıp, 105 yıl önceki tehcir olaylarına yoğunlaştırmaktır.
Bizler ısrarla ve kararlılıkla Hocalı katliamını ve Azerbaycan topraklarının işgalini dünya kamuoyunun gündemine taşımalıyız.
Ermenistan uluslararası kararlara uymayan işgalci bir devlettir.
Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun 1993 yılı nisan, haziran, ekim, kasım aylarında aldığı kararların aksine, Azerbaycan Toprakları ve Dağlık Karabağ işgalini sürdürmektedir.
Ayrıca: 1996 yılında Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Lizbon zirve toplantısında, 2005 yılında Avrupa Konseyi tarafından alınan kararda, 2006 yılında ABD ve Almanya dışişleri bakanlığı açıklamalarında, 2006 yılında Riga NATO zirve toplantısında, 2009 yılında benim de girişimlerimle Almanya Parlamentosu kararında, 2010 yılı Avrupa Parlamentosu kararında, 2013 yılı Chicago NATO zirve toplantısında ve 2013 yılı Avrupa Parlamentosu kararında, Azerbaycan toprak bütünlüğüne vurgu yapılarak Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi istenmektedir.
Ermenistan tüm bu uluslararası kuruluşların kararlarını hiçe sayarak Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgalini sürdürmektedir.
SABIR TAŞTI
Ermenistan bu kararların aksine, son yıllarda zaman zaman sınırdaki Azerbaycan askerlerine ateş açarak bazılarının ölümüne de neden olmaktadır. Günümüzdeki çatışma ortamı, Ermenistan’ın bu saldırgan ve provokatör tavırlarının sonucudur. 28 yıldır büyük bir sabırla Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini isteyen Azerbaycan halkı ve devlet yönetiminin sabrı kalmamışa benziyor.
Hiçbir ülke ve devlet yönetimi, topraklarının beşte birinin gasp edilmesini ve bir milyona yakın vatandaşının topraklarından ve evlerinden canları pahasına kaçmak zorunda bırakılmasını kabul edemez.
Ermenistan bu işgalci ve saldırgan politikasını, koruyuculuğuna sığındığı Rusya’dan aldığı destekle sürdüre gelmiştir. Türkiye ise kardeş ülke kabul ettiği Azerbaycan’a gereken desteği vereceğini açıkça belirtmektedir.
Rusya yönetiminin bu son çatışma ortamına hangi hesaplarla izin verdiğini önümüzdeki gelişmeler gösterecektir. Kanımca Rusya Türkiye`nin Suriye ve Libya’da izlediği politikadan büyük ölçüde rahatsızlık duymaktadır. Rusya’nın, Azerbaycan-Ermenistan çatışma ortamıyla, Türkiye’ye yeni bir dış politika sorunu yaratma çabası söz konusu olabilir.
Erdoğan yönetiminin baştan beri tamamen yanlış hesaplara dayalı Suriye politikasını, Esad yönetimiyle diyaloğa girerek çözme şansını araması çoktan kaçınılmaz hale gelmiştir.