Türkler, İslam dininden önce Tengricilik dinine mensuptular. Yaklaşık 10. yüzyıla kadar Tengricilik dini Türkler arasında en yaygın din olmuştur.
Aslında Arap milliyetcisi Emeviler Türklere karşı cihat ilan ederek, Türklerin yaşadığı şehirleri yakıp yıkmış olduklarını tarihin tozlu sayfalarında ki belgeler anlatmaktadır. Emevilerin komutanlarından Kuteybe bin Müslim, saldırı düzenlediği yerlerde Müslüman olmayan Türklere karşı oldukça sert saldırılar gerçekleştirmiş ve müslüman olmayan Türkleri katletmiştir. Ne kadar zulüm yapsada, Türklerin toplu olarak İslam`ı kabul etmeleri mümkün olmamıştır.
Türkler`in yoğun olarak islamiyeti kabul etmeleri 1071 Anadolu`ya girişinden sonra olmuştur. Müslüman olan Türkler de kendi aralarında çeşitli mezheplere ayrılmış ve bir birine karşı mücadele etmişlerdir.
Bunu neden anlatmak istedim, bilindiği gibi son günlerde AKP Genel Başkanı yine Avrupa devlet adamlarına karşı bir cephe açmıştır. Bir önce ki seçimde „Ey Merkel“ var iken, önümüzdeki seçimin düşmanı Fransa Cumhurbaşkanı „Ey Macron“ olarak seçilmiştir, neden?
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir çıkmazın içinde. Ekonomi oldukca kötü, halkın yaşam gücü günden güne kötüleşiyor. Erdoğan`ın ayağının altında ki halı halk tarafından çekilmekte ve hükümdarlığının sonu görünmekte. Halkı yeniden kendisine çekmesi için, yeniden milliyetci ve İslam düşmanlığını öne çıkarması gerekiyor.
Bilindiği gibi, son birkaç hafta içinde Fransa ve Berlin`de iki olay gerçekleşti. Onsekiz yaşında beyni yıykanmış Çeçenistan vatandaşı ve Fransa`da ki özgürlüklerden faydalanan islamcı bir serseri bir öğretmenin kafasını keserek katletti. Bir öğretmenin kafasının islamcı birisi tarafından kesilmesi, Fransa ve fransız halkında infial yarattı. Öğretmen dersinde Hz. Muhammed`in karikatürünü göstermiş, doğrumu yanlışmı o tartışılır. Fakat hiç kimsenin bundan dolayı bir insanın kafasını kesme hakkı yoktur.
Bu olay karşısında Macron, Fransa içinde yaşayan bütün müslümanları kastederek İslam`ı eleştirmemiştir. Öğretmenin kafasını kesen cani gibi gericilere karşı mücadele edilmesi çağrısını yapmıştır. Doğrusuda budur. Macron`un bu çağrısına karşı Erdoğan açtı ağzını yumdu gözünü. Macron`u Türk ve İslam düşmanı ilan etti. Nedense nerede müslümanlara karşı bir hareket veya konuşma olsa, Erdoğan kendisini öne atıyor. Müslüman olduğunu iddia eden Arap ülkeleri, bu konuda hiçmi hiç ses çıkartmıyorlar.
İkinci olay ise Berlin`de bir camiye yapılan baskın. Bilindiği gibi Corona salgını başladığında Berlin hükümeti işletmelere acil yardım yapmaya başlamıştı. Anlıyacağınız İBAN vermemiş İBAN istemişti. Bu yardımı suistimal eden bizim „Müslüman ve Türk“ kardeşlerimiz, sahte belgeler ile devletden yaklaşık 75 000 EURO almışlar. Bu haksız kazancı yapanların bazılarıda, söz konusu caminin yöneticisi veya destekcileriymiş. Olayın ne cami cemaati ve nede müslümanlar ile ilgisi yoktur. Olay bir sahtekarlık ve haksız kazanç sağlamak.
Şimdi soruyorum, her iki olayın Türk veya Türkiye Cumhuriyeti ile ne ilgisi var ki, Sayın Erdoğan söz konusu olaylardan dolayı Macron veya Berlin hükümetine hakaretler ediyor. Eğer İslam`a her hangi bir hakaret varsa, buna ilk önce İslam Birliği cevap vermelidir.
Biz Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük çoğunluğu müslümandır, fakat biz İslamiyet`in tek savunucusu ve bekcisi değiliz. Haksız yere devleti dolandıran müslüman dahi olsa, bizim ona destek çıkma ne hakkımız var ve nede yetkimiz var.
Bir müslüman olarak İslam Peygamberi Hz. Muhammed`in karikatürünü yapanları eleştire ve lanetliye biliriz. Fakat bu demek değil ki, bir öğretmenin kafasını kesen caniye İslam adına sahip çıkarız.
Evet, Türk Milleti`nin büyük çoğunluğu müslümandır, fakat müslümanlığın ne bekçisi ve nede savunucusudur.
Atatürk`ün Anıtkabri`ne müslümanlığa aykırı diye gitmeyen kralın ayağına gidenler, birde İslamiyeti ve Türklüğü bu yanı ile düşünseler diyorum.
Sakın kimse benim Macron`u desteklediğimi düşünmesin. Eğer Macron direk Türkiye Cumhuriyeti ve halkını hedef alırsa, ona ilk karşı çıkacaklardan birisi olacağımın bilinmesini isterim. Bir caniden dolayı Fransa ile Türkiye arasında sorun çıkmasının hiç bir anlamı yoktur. Bunun bir seçim malzemesi olduğunun bilinmesi gerekir.
Ne dersiniz, Ey Macron`un arkasında baskın bir seçim olabilirmi?