Bütün dünya milletleri Covit-19 salgınının beraberinde; büyük ekonomik savaşveriyorlar.
Covit-19 öncesinde Almanya`nın bütçesi milyarlarca EURO fazla veriyordu. Hergün Hamburg limanından bütün dünyaya onlarca gemi kalkar, milyonlarca ton yük taşırlardi. Covit-19 salgını nedeniyle Alman ekonomisinde biraz duraklama gözlensede, ihracatı yine belirli düzeyde.
Anlıyacağınız Almanya`da ekonomide fazla bir sorun gözlemlenmiyor. Enfilasyon neredeyse birler civarında, faizler ise eksilerde. Almanya hükümeti Covit-19 salgını nedeniyle esnafına, işcisine, işverenine, sanayısına veya hizmet sektörüne yaklaşık iki trilyon EURO karşılıksız destek vermiştir. Salgından tek sorumlu kurum olarak Robert Koch Enstütüsü görevlendirilmiştir. Merkel ve Eylatet Başbakanları RKI verilerine göre kararlar alıyorlar:
Türkiye`de ise ekonomik kriz, 2018 senesinden itibaren katmerlene katmerlene büyüyordu. Ne yazık ki, devleti yönetenler ekonomiyi cilalayarak pembe bir tablo çiziyorlardı. Her açıklanan ekonomik paketi anlatırken „Bakın burası çok önemli“ diyorlardı. Covit-19 salgınına çökmüş bir ekonomi ile yakalanan hükümet, salgını çeşitli yalanlarla savuşturmaya çalıştı. Sonunda halkına bir maskeyi dahi veremiyen hükümet, vatandaşına IBAN vererek yardım istedi.
Şimdide aşı geliyor, gelecek veya geldi gibi yalanlar ile halkı uyutuyorlar.
Şuan Türkiye`de hiç kimse haksızlığa, yoksulluğa veya işsizliğe karşı sokağa çıkamıyor. Acız diyenlere, dinlenme çayını öneriyorlar. Kuru ekmek yiyenlere, daha ne istiyorsunuz, kuru ekmek ile doyuyorsunuz, demek ki aç değilsiniz diyecek kadar çirkefleşiyorlar.
Evet ülkede hukuk yok, adalet yok, ekonomi çökmüş, esnaf siftah yapamıyorum diyor, insanlar ucuz ekmek almak için saatlerce kuyrukda bekliyor. Cumhurbaşkanı ülkede hiçbir işyeri kapanmadı diyor. Bunuda yandaş gazeteler ve televizyonlar ballandıra ballandıra halkın kafasına sokuyor ve halka hiçbir sorun olmadığını anlatıyorlar.
Bu kadar haksızlık varken, muhalefet partiları ne yapıyorlar?
Şuan Meclis kapalı, meclis kapalı ise Millet Vekilleri ne yapıyorlar?
Bu kadar hukusuzluk ve ekonomik çöküşün olduğu bir ülkede, hiçbir iktidar koltuğunda kalamaz. Eğer halen kalıyorsa, demek ki muhalefet partiları halka çözüm önerilerini anlatamıyorlar.
Vatandaş açlık ve sefalet içindeyken, üç gündür televizyonlarda Süleyman Soylu`nun anasına yapılan hakareti veya ABD başkanı Baiden`i tartışıyorlar.
Muhalefetin görevi vatandaşına ekonomik çöküşü ve hükümetin ülkeyi yönetemediğini anlatıp, sorunları nasıl çözeceğini tek tek anlatmak olmalıdır.
Eğer ülkede Anayasa Mahkemesi kararları tanınmıyor, insanlar haksız ve hukuksuz yere hapislerde bulunuyorsa, buna karşı muhalefet partilari yeter artık, söz milletin diyemiyorsa, bununda sorgulanması gerekir.
Eğer muhalefet ülkenin 130 milyar Doları nasıl ve kime satılmış, bunun hesabını soramıyorsa,
sağlık ve aşı konusunda hükümetin başarısızlığını topluma iyi anlatamıyorsa, muhalefetide sorgulamak zorundayız.
Evet, televizyonlar, gazeteler veya ajanslar hükümetin olabilir.
Dadaloğlu`nun dediği gibi, FERMAN PADIŞAHIN İSE, DAĞLAR BİZİMDİR!
Muhalefetde şunu demeli:
Televizyonlar, gazeteler ve ajanslar sizinse, sokaklar ve halk bizim.