Evet, son günlerde inlerinde saklanan Cumhuriyet düşmanları çıktılar ve Cumhuriyet, laiklık veya devletin dini konusunda pervazsızca konuşmaya başladılar.
Din üzerine nasıl doktora tezi hazırlanır, nasıl doçent ve profösör olunur bunu anlamakta zorlanıyorum. Dini bilimsel olarak araştıramıyacağımıza göre, din bilim adamı nasıl olunur?
Ayasofa Müze Kilise`nin tamamının yeniden cami olarak açıldığı günki Cuma hutbesinde, sözde Diyanet İşleri Başkanı ve medeni kıyafetin karşıtı Sönmez, haddini aşarak Atatürk`e dil uzatmıştır.
Ayasofya camisi imamı, sözde Prof. Dr. Mehmet Boynukalın diyor ki, yeni Anayasa`dan laiklik çıkartılmalıdır ve devletin dini İslam yazmalıdır. Bu sözüm ona Prof. Dr. Boynukalın`a sormak gerekir, laiklık seni neden rahatsız ediyor? Veya hangi İslam, Sunni-Hanef-i İslam`ı kastediyorsan, diğer müslümanları nereye koyacaksın?
Trakya Üniversitesi İlhahiyet fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Kılıç, Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerini tehtit etmiş. Sözde Prof. diyor ki, „Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir ertesi gün işe gideriz”. Bunu söyleyen sözüm ona Prof. Dr. ve fakülte dekanı. Bu haddini bilmez ve utanmaz dekana sormak isterim, sen hangi bilimsel tezleri hazırlayarak doktor veya profösör unvanını aldın?
Bunların doktora çalışmalarını önünde diz çöktükleri hocaefendileri vermiştir. Bunların doktora tezleri incelendiğinde çalıntı veya bilimsel hiçbir anlamı olmayan doktora tezleridir. Bunun gibilerin bırakın öğrenci eğitmeyi, hayvanat bahçesine bakıcı dahi yapılmaları hayvanlara hakaret olur.
Bütün bunları şimartan ve konuşmaları ile haddlerini aşanların cesaretlerinin nereden kaynaklandığı biliniyor. Bu iktidar gittikten sonra, Recep Tayyıp Erdoğan`a en büyük ihaneti bunlar yapacaklardır. Nasıl ki İmar Bakanı Erdoğan Bayraktar istifa ettiğinde, ben istifa ediyorsam Erdoğan`da istifa etmeli. O ne dediyse ben onu yaptım. Sözde profösör, imam veya rektörler de aynı Bayraktar gibi, Erdoğan ne istediyse biz onu yaptık, bizim suçumuz yoktur diye Erdoğan`ı suçlayacaklardır. Bunların fıtratında bu gibi yalakalık vardır.
Neyse, demek ki bunlar gibilerin kafasıyla Uzay`a astronot ve uydu göndereceğiz.
Ne diyelim 2017 senesinde yerden kalkan milli uçağımız halen dünyanın etrafını dönüyor ve yere bir türlü inmedi.
Yerli arabamız Allah nazardan korusun tam hız üretimde ve bırakın Türkiye yollarını, dünyanın her ülkesinde bir numara oldu.
Rus uçağını düşürdük, herkes sıraya girerek, emiri ben verdim dediler. Sonunda Cavit Çağlar Putin ile Erdoğan`ı bir araya getirdi.
Putin, eğer S-400 füzemizi alırsanız, sizinle barışırım dedi. S-400 füzesini mehter marşı çalarak Ankara Askeri Hava Alanı`na Rus uçakları getirdiler. Dostum Trump hop ne yapıyorsun dedi ve F35 uçaklarını Türkiye`ye vermiyorum restini çekti. Bir tarafda Trump diğer tarafta Putin bastırıyordu. Son olarak Savunma Bakanı Akar S-400`ler için Girit Modeli`ni düşünüyoruz dedi. Girit Modeli`i ise S-400`lerin hangara hapis edilmesi demektir.
Anlıyacağınız halk açlık ve sefalet içinde yaşarken, Şahsım`ın hesap kitap yapmadan almış olduğu kararlar, milyarlarca doların çöpe atılması sonucunu doğuruyor.
İşsizler, esnaf, çiftci, öğrenci, atanamıyan öğretmenler ve sağlıkcılar üzülmeyin. Yakında Şahsım Ay`a roket ve uydu göndererek, sizin sorunlarınızı çözmüş olacaktır.
