Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimin iyi, kimin kötü olduğunu seçmek oldukca zorlaştı.
Kendi dini inançlarına göre yaşam sürdürmeyen, onları eleştiren ve onlar gibi yaşamak istemiyen insanların kafasını „Allahu Ekber“ diye kesiyorlar. Kafası kesilende „Allahu Ekmer“ diye tekbir getiriyor. O zaman sormak gerekmez mi, bunların hangisi Allah yolunda gidiyor?
Aynı şekilde, kendi inancına uygun olmayan, kendi inandığı mezhebe değilde, başka bir imamın yorumuna göre ibadet eden insanların ibadet yerleri, örneğin Cem Evi kabul görmüyor. O zaman sormak gerekmez mi, sizi yaratan Allah ve inandığınız peygamberin mezhebi hangisi veya hangisiydi?
Kimileri barışı savunurken, diğerleri savaş çığırtkanlığı yapıyor. Kimileri silahlara karşı yürüyüş yaparken, diğerleri onların üzerine kurşun yağdırıyor. O zaman sormak gerekmez mi, hanı Allah`ın verdiği canı Allah alırdı. Yoksa siz Allah`ın emirlerinede mi uymuyorsunuz?
Yalnız insanlar insanları mı katlediyor, hayır. Öyle insan kılığında hayvanlar var ki, aslında hayvan olarak gördüğümüz canlılara işgence yapmaktan zevk duyuyorlar. Daha dün bir köpeğe, insan kılığında ki iki ayaklının nasıl işgence yaptığı TV`lerde yayınlandı. İnsanliğımdan ve bu caniler ile aynı dünyayı paylaşmakdan utandım ve utanıyorum.
Dün bir olaya şahit oldum. Arkadaşımın yaşadığı siteyi koruyan birkaç köpek var. Site sakinleri, o köpekleri besliyor, köpeklerin sağlık sorunları ile ilgileniyor, yani köpekler siteyi nasıl koruyorlarsa, site sakinleride, o konuşmayan site sakinlerini koruyorlar.
Köpeklerden birisi yaşlanmış, adıda „Karabaş“. Karabaş yılların yorgunluğunu omuzlarında taşıyor ve hastalanmış. Site sakinlerinin bir kaçı, karabaşı veterinere götürüyor. Veteriner Karabaş`a gerekli müdahaleleri yapıyor, örneğin antibiotik, serum veya başka ilaçları veriyor. Sevimli Karabaş`ın böbreklerinin rahatsız olduğun tespit ediliyor ve idrar torbasında biriken su çekiliyor.
O sitenin bir sakini var, onun adı Kübra. Kübra`nın gerçek adını yazmıyorum, çünkü kendisinin müsadesini almadım. Kübra Hanım ve komşusu Turan Karabaş`ı veterinere götürmüşler. İki gündür, yaklaşık altışar saat veterinerde Karabaş`ın tedavisi için beklemişler.
Yapılan müdahaleler sonunda Karabaş siteye getirilir ve istirahat etmesi için bir evin terasında yer hazırlanır. Karabaş`ın rahat etmesi için, betonun üzerine yumuşak bir minder konuyor. Karabaş çok halsiz ve yemek yemiyor. Arada bir su içsede, sağlığı oldukca düşündürücü. Karabaş`ın en büyük yardımcısı o melek, yani Kübra. Akşam geç saatlere kadar arkadaşımın yanındaydım. Bulunduğum yer Karabaş`ın istirahat ettiği yerin yakınındaydı. Söz konusu zaman içinde Kübra, enaz dört defa Karabaş`ın yanına gelerek, onu sevdi, onunla konuştu ve Karabaş`a mama yedirmeye çalıştı. Kübra, öyle güzel kelimelerle Karabaş ile konuşti ki, gözlerim doldu. Kübra, o Karabaş`ı yavrum, bebeğim, canım diyerek seviyor ve başını okşuyordu. Kübra`nın bu tavrının bütün insasnlara örnek olmasını diliyorum.
Düşünün, birileri dini inançları için başkalarının kafasını keserken, kurşunlarla katlederken, barış yerine savaşı seçerken, Kübra gibi melekler, başka bir canlıyı kurtarmak için nasıl mücadele ediyor. Karabaş`ı bir evladı gibi seven, ona yemek yediren ve veterinere götürerek tedavisi için mücadele eden Kübra`yı candan kutluyorum.
Ne diyelim, öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, birileri anne, baba veya akrabalarına bakmazken, Kübra gibi meleklerin hayvan olarak gördüğümüz Karabaş`ın yaşaması için nasıl mücadele ettiklerini görüyoruz.
Değerli Kübra Hanım`ı ve dostum Turan`ı Karabaş dostlarına gösterdikleri insanı tavırdan dolayı kutluyorum.