Allah hükümetimize zeval vermesin!!
Şükürler olsun, bu bayramda emeklilere 1000 + 100 TL = 1 100 TL verilecekmiş!!!!
Yanlış anlamadınız, emeklilere bir defa sadece 100 TL fazla para ödenecekmiş. Ne diyelim, bunada şükürler olsun!!!
Bir ülke düşünün ki, Vakıflar Genel Müdürü aylık 162 000 TL, Turizim Bakan Yardımcısı 176 000 TL maaş alırken veya Cumhurbaşkanı maaşında %33 zam yapılırken, emekli ikramiyesine üç sene sonra 100 TL uygun görülüyor. Bu Türkiye hazinesinin iflas ettiğinin bir kanıtıdır.
Devlet, Osman Gazi Köprüsü`ne verilen araç garantisi için, hergün geçmeyen otomobil için 147,50 TL ödemek zorundadır. Bu demktir ki, emeklilerin Osman Gazi Köprüsü`nden geçmeyen araç kadar değerleri yoktur.
Hükümet alkol yasakları ile uğraşacağına, vatandaşların insanca yaşaması için neler yapılabilir, bunun için kafa yorsa diyorum. Bayramlar sevinç, kucaklaşma ve hoşgörünün yaşandığı günlerdir. Bayramlarda, çocuklar babalarından, analarından, büyükbaba veya büyükanadan bayram harçlıkları alırlardı. Sanırım bu bayramde babalar ve dedeler çocuklarınıa veya torunlarına bayram harçlıkları veremiyeceklerdir.
Yandaş müthaitlerin vergilerini, kiralarını ve cezalarını silerken, işyeri kapanan, işsiz kalan veya kapatılma nedeniyle günlük kazançlarından olanlara her hangi bir yardım yapılmamaktadır. Bu ise adaletsizliktir, ne vicdana ve nede inancımıza uygundur.
Ak Saray`ın günlük masrafı yaklaşık 10 milyon TL iken, emeklilere 100 TL uygun görülmüştür. Saraya her birisinin değeri 600 bin EURO olan makam aracı alınırken, emekliye, esnafa veya işsizlere maddi yardım yapamıyorsanız, sizin vicdanınızın üzerine beton dökülmüş demektir.
Müslümanlık yalnız oruç tutmak, namaz kılmak veya Haç ibadetini yapmak ile ölçülmez.
Müslümanlık, komşun aç iken, senin tok yaşaman ve sefalar sürmen demek değildir.
Müslümanlık, topum açlık, yoksulluk veya işsizlik ile mücadele ederken, yöneticilerin saraylarda lüks yaşamaları değildir.
Müslümanlık, rızkın kadar servet edin, fazla elde edindiğin servet senin değil benim demektir.
Müslümanlık, Maun Suresi ile çerçevesi çizilmiş şartları yerine getirmektir.
Müslümanlık, ezanın arapça mı yoksa türkçe mi okunsun tartışması yapmak değil, namazı kılarken evinin kirasını nasıl ödeyeceğini düşünmeyen toplum yaratmaktır.
Mâûn Su¬re¬si, iki zulme savaş açıyor:
1. Kamu malları talanı, yani ğulûl (hıyanetin zırha büründürülmesi, kılıflanması).
2. Riyakârlık, yani göründüğü gibi olmamak veya olduğu gibi görünmemek.
Şimdi soruyorum, günümüzde kamu mallarının talanına göz yumanların, talan edenlerin, yani yetim hakkı yiyenlerin Hz. Muhammed`in müslümanlığı ile bağdaşıyormu?
Şimdi soruyorum, oruç tutanların, namaz kılanların veya Haç ibadetini yerine getirenlerin iki yüzlü olmaları mümkünmü? Yani, bir tarafda kendisini müslüman olarak gösteren, diğer tarafda ise kul hakkı yiyenlerin Hz. Muhammed`in müslümanlığı ile bağdaşması mümkünmü?
Ya olduğun gibi görün, yada da göründüğün gibi ol (Mevlana).