9 C
Hamburg
Cumartesi, Nisan 20, 2024

Türkiye – Almanya İlişkileri

nihatTürkiye ile Almanya  ilişkilerinde olumsuz gelişmeler yaşadığı ve hatta karşılıklı gözdağlarının verildiği bir sürece girmiş bulunuyor. Bu olumsuz gelişmenin Almanya´daki görünümü:

  1. Almanya Federal Parlamentosu Ermeni Kararını tekrar gündeme alarak 2005 karararına göre daha sert tonda ve yaptırımlar içeren biçimde onaylaması .

2.Özellikle Suriyeli sığınmacıların Avrupa-Almanya´ya denetimli gelmelerini öngören anlaşma metninin önkoşullarının Türkiye´deki terörle mücadele yasasındaki düzenlemelerin değiştirilmesi, „terörist“ kavramında uzlaşılamaması, törerle savaşım konusunun farklı algılanması nedeniyle Türklere Vize konusunun  Avrupa-Almanya tarafından bu koşula bağlanması..

3.Bir diğer önemli konuysa 15 Temmuz „ başarısız darbe“ girişimine karşı ikircikli davranan NATO/Almanya sürdürdüğü tutumu ve sonrasında Fetöcülerin sığıma başvurularının  kabul edilmesi.

Yüzeysel bir değerlendirmeyle, bu üç konu Avrupa/Almanya açısından bir demokrasi sorunudur. Türkiye demokratik adımlar atarak bu sorunu çözebilir, çözmelidir.Buna gerçekten inanan politik kesimler olduğu kadar, çok geniş toplumsal kesimler de vardır Batı ülkelerinde. Özellikle medyanın bu yaygın politik görüşü sürekli paylaşması sıradan insanlarda, saf  yığınlada tartışmasız kabul görebilmekte ve onlarda bir yargı/önyargı  oluşmasına neden olmaktadır.  Batı değerleriyle örtüşmediği, hatta çeliştiği politikaların uygulandığı bir ülkenın AB´ye girmesi bir yana, var olan müzakere sürecinin de askıya alınması ya da kimi verilmiş hakların budanması uygulamalarına gidilmektedir. Ucu açık müzakere sürecinin, kapısı da iyice daraltılmaya başlanmıştır.

Peki tüm bu yabancı/İslam/Türkiye  karşıtlığı nereden kaynaklanmakta, ne sonuçlar doğurmakta,  nasıl bir süreç yaşanmakta Avrupa/Almanya´da kısaca birkaç örnekle buna bir gözatalım. Fransa´da Löpen ikinci güç, Almanya´da AfD üçüncü güç, en önemlisi Avusturya  sağ-aşırı sağ erki elegeçirmiş durumda. Diğer Avrupa ülkelerinde, Polonya, Macaristan,Çekya, Hollanda, Danimarka´da durum kötü, olumsuz aşırı sağ/rkçı gelişmelerin ucu  çok açık…

Bu ülkelerde Demakrasi Güçleri  elbette cok ciddi uğraş verecekleri günlerin geleceğinin bilincindedir. Ancak politik konjuktürel gelişmeler onların sorunu ivedilikle ele alıp, gerekenlerin yapmalarında belirsizlik yaratmakta, yer yer savsaklamalarına neden olmaktadır.İç Politika karşıtlarının alanında üretilip uygulanmaya kalkılırsa, boş kalan alan  istenmeyen gelişmeler tarafindan doldurulur. Tarihte birçok ülkede bu durum gerçekleşmiştir.

Kararlı tutumun gösterilmesi, ciddi önlemlerin alınması  geç ve güç olmadan gerçekleştirilmediği zaman gelişmelerin nerelere varacağını kestirmek güçleşir.

Türkiye´deki görünüm :

  1. Ülke olağanüstü Hal yaptırımlarıyla yönetilmeye çalışılıyor. Demokrasi kurum ve kurallarıyla işlemiyor. Her şey erkte kalmak ve başkanlık sistemiyle tek elden totaliter ve otoriter bir yönetim biçiminin yaşandığı, sonu belirsiz bir rejim sürecindedir ülke.
  2. Komşu ülkelerle, özellikle Suriye ve Irakla ilişkiler çok olumsuz, küresel düzeyde aktörlerin katıldığı savaş ve gerginlikler, ülkenin sorunlarının  boyutları korku vericidir. Dış politika çıkmaz içindedir.
  3. Yine bu bağlamda Fetö darbe girişimi, dış bağlantılarıyla birlikte değerlendirilerek bir iç savaşa kadar uzanabilecek gelişmelerden endişelenilmekte, Fetö/PKK/İşıt/Ermeni kararları bir bütün olarak ülkede bir „BEKA“ yani varlık yokluk sorunu algısını gündeme taşımış bulunmaktadır.

Erktekilere göre tüm bunların sorumlusu büyük ölçüde ABD/AB ülkeleridir. Bu nedenle her türlü diplomatik ve diğer yöntemler kullanılarak bu ülkelere yönelik söylemler sertleştirilmeli ve yaptırımlarına misillemeyle karşılık verilmelidir. Özellikle ABD ve Almanya ile karşılıklı ilişkiler  yaptırımlarla iyice gerilerek gittikçe olumsuzlaşmaya başlamıştır. Gelinen bu aşamada, söz konusu ülkeler olumsuz yönde etkilenmekteler; ancak en büyük olumsuzlukla karşılaşan insanlar göçmenlerdir, Avrupa´da yaşayan Türk tomlumudur. İki arada bir derede kalan toplum özgürce ve güvenlik içinde yaşayamaz. Belki daha bunu  duyumsamak, algılamak için erkendir.  Politik alanda ve  Medyada karşılıklı  bu kadar olumsuzluk tohumları ekilmesi sürdürülürse, onların yeşerme ortamı oluşacaktır. Ne yapılması  bir başka yazının konusu olsun, şimdilik diyeceğimiz odurki:

Ey politikacılar yapmayın,  bu toplum barış ve huzur içinde bulunduğu yerde  özgürce yaşamak,  iki ülke için çok yönlü katkı sağlamayı sürdürmek istiyor.

Hamburg, 29.10.2017

Nihat Ercan

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

Türkiye – Almanya İlişkileri

nihatTürkiye ile Almanya  ilişkilerinde olumsuz gelişmeler yaşadığı ve hatta karşılıklı gözdağlarının verildiği bir sürece girmiş bulunuyor. Bu olumsuz gelişmenin Almanya´daki görünümü:

  1. Almanya Federal Parlamentosu Ermeni Kararını tekrar gündeme alarak 2005 karararına göre daha sert tonda ve yaptırımlar içeren biçimde onaylaması .

2.Özellikle Suriyeli sığınmacıların Avrupa-Almanya´ya denetimli gelmelerini öngören anlaşma metninin önkoşullarının Türkiye´deki terörle mücadele yasasındaki düzenlemelerin değiştirilmesi, „terörist“ kavramında uzlaşılamaması, törerle savaşım konusunun farklı algılanması nedeniyle Türklere Vize konusunun  Avrupa-Almanya tarafından bu koşula bağlanması..

3.Bir diğer önemli konuysa 15 Temmuz „ başarısız darbe“ girişimine karşı ikircikli davranan NATO/Almanya sürdürdüğü tutumu ve sonrasında Fetöcülerin sığıma başvurularının  kabul edilmesi.

Yüzeysel bir değerlendirmeyle, bu üç konu Avrupa/Almanya açısından bir demokrasi sorunudur. Türkiye demokratik adımlar atarak bu sorunu çözebilir, çözmelidir.Buna gerçekten inanan politik kesimler olduğu kadar, çok geniş toplumsal kesimler de vardır Batı ülkelerinde. Özellikle medyanın bu yaygın politik görüşü sürekli paylaşması sıradan insanlarda, saf  yığınlada tartışmasız kabul görebilmekte ve onlarda bir yargı/önyargı  oluşmasına neden olmaktadır.  Batı değerleriyle örtüşmediği, hatta çeliştiği politikaların uygulandığı bir ülkenın AB´ye girmesi bir yana, var olan müzakere sürecinin de askıya alınması ya da kimi verilmiş hakların budanması uygulamalarına gidilmektedir. Ucu açık müzakere sürecinin, kapısı da iyice daraltılmaya başlanmıştır.

Peki tüm bu yabancı/İslam/Türkiye  karşıtlığı nereden kaynaklanmakta, ne sonuçlar doğurmakta,  nasıl bir süreç yaşanmakta Avrupa/Almanya´da kısaca birkaç örnekle buna bir gözatalım. Fransa´da Löpen ikinci güç, Almanya´da AfD üçüncü güç, en önemlisi Avusturya  sağ-aşırı sağ erki elegeçirmiş durumda. Diğer Avrupa ülkelerinde, Polonya, Macaristan,Çekya, Hollanda, Danimarka´da durum kötü, olumsuz aşırı sağ/rkçı gelişmelerin ucu  çok açık…

Bu ülkelerde Demakrasi Güçleri  elbette cok ciddi uğraş verecekleri günlerin geleceğinin bilincindedir. Ancak politik konjuktürel gelişmeler onların sorunu ivedilikle ele alıp, gerekenlerin yapmalarında belirsizlik yaratmakta, yer yer savsaklamalarına neden olmaktadır.İç Politika karşıtlarının alanında üretilip uygulanmaya kalkılırsa, boş kalan alan  istenmeyen gelişmeler tarafindan doldurulur. Tarihte birçok ülkede bu durum gerçekleşmiştir.

Kararlı tutumun gösterilmesi, ciddi önlemlerin alınması  geç ve güç olmadan gerçekleştirilmediği zaman gelişmelerin nerelere varacağını kestirmek güçleşir.

Türkiye´deki görünüm :

  1. Ülke olağanüstü Hal yaptırımlarıyla yönetilmeye çalışılıyor. Demokrasi kurum ve kurallarıyla işlemiyor. Her şey erkte kalmak ve başkanlık sistemiyle tek elden totaliter ve otoriter bir yönetim biçiminin yaşandığı, sonu belirsiz bir rejim sürecindedir ülke.
  2. Komşu ülkelerle, özellikle Suriye ve Irakla ilişkiler çok olumsuz, küresel düzeyde aktörlerin katıldığı savaş ve gerginlikler, ülkenin sorunlarının  boyutları korku vericidir. Dış politika çıkmaz içindedir.
  3. Yine bu bağlamda Fetö darbe girişimi, dış bağlantılarıyla birlikte değerlendirilerek bir iç savaşa kadar uzanabilecek gelişmelerden endişelenilmekte, Fetö/PKK/İşıt/Ermeni kararları bir bütün olarak ülkede bir „BEKA“ yani varlık yokluk sorunu algısını gündeme taşımış bulunmaktadır.

Erktekilere göre tüm bunların sorumlusu büyük ölçüde ABD/AB ülkeleridir. Bu nedenle her türlü diplomatik ve diğer yöntemler kullanılarak bu ülkelere yönelik söylemler sertleştirilmeli ve yaptırımlarına misillemeyle karşılık verilmelidir. Özellikle ABD ve Almanya ile karşılıklı ilişkiler  yaptırımlarla iyice gerilerek gittikçe olumsuzlaşmaya başlamıştır. Gelinen bu aşamada, söz konusu ülkeler olumsuz yönde etkilenmekteler; ancak en büyük olumsuzlukla karşılaşan insanlar göçmenlerdir, Avrupa´da yaşayan Türk tomlumudur. İki arada bir derede kalan toplum özgürce ve güvenlik içinde yaşayamaz. Belki daha bunu  duyumsamak, algılamak için erkendir.  Politik alanda ve  Medyada karşılıklı  bu kadar olumsuzluk tohumları ekilmesi sürdürülürse, onların yeşerme ortamı oluşacaktır. Ne yapılması  bir başka yazının konusu olsun, şimdilik diyeceğimiz odurki:

Ey politikacılar yapmayın,  bu toplum barış ve huzur içinde bulunduğu yerde  özgürce yaşamak,  iki ülke için çok yönlü katkı sağlamayı sürdürmek istiyor.

Hamburg, 29.10.2017

Nihat Ercan

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER