4 EYLÜL VE İNCE HAREKETİ
4 Eylül, bir ulusun var veya yok olması için yapılan toplantının günüdür. Osmanlı`nın bütün gücünü kayıp ettiği, Padışah`ın İngiliz`lere İstanbul`un anahtarını temsil ettiği bir ortamda, Mustafa Kemal ve arkadaşları, 4 Eylül tarihinde Sivas Kongresi`ni toplamışlardır.
Sivas Kongresi`de iki grup arasında mücadele veriliyordu.
Bir tarafda Amerika`an mandacılığını kabul edelim ve elimizde kalan toprakları koruyalım diyenler.
Diğer tarafda ise, tam bağımsız Türkiye için mücadele edelim diyenler.
Günlerce süren Sivas Kongresi çok tartışmalı geçer ve tıbbiyeli Fikret`in Mustafa Kemal Paşa`ya söylediği şu söz, kongrenin yönünü değiştirir.
Fikret, Mustafa Kemal`e şöyle seslenir:
„Paşam siz de manda fikrini kabul ederseniz, sizi de reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı olarak değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve lanetleriz”
İşte, Sivas Kongresi`ne damgasını vuran bu söz doğrultusunda mandacı veya himaye talebi red edilerek bağımsızlık savaşı verilmesi için karar alınır.
Şimdi gelelim Muherrem İnce`nin Sivas Kongresi`nin başlangıç günü olan, 4 Eylül`de Sivas`dan başlatacağı 1000 günlük harekete. Aslında bu hareketi CHP Genel Merkezi başlatmalıydı. Cumhuriyet Halk Partisı yönetimi Ankara`dan dışarı çıkıp, Anadolu`yu karış karış dolaşmalıydı. Neden yapmazlar, anlamakta çok zorlanıyorum.
Cumhur Başkanı seçimi akşamı hem Genel Merkez yöneticileri ve hemde Muharrem İnce büyük hayal kırıklığı yaratmışlar ve seçmeni şok etmişlerdir. Genel Merkez içerisinde Muharrem İnce`ye karşı olanlar, Muharrem İnce`yi neden yalnız bıraktılar, bunu Muharrem İnce anlatmalıydı.
CHP Genel Merkezi, Cumhurbaşkanı adayını yalnız bırakmamalı ve ona protokolde birinci sırada yer vermeliydi. Neden Muharrem İnce dışlandı ve neden Genel Merkez`le İnce arasında soğuk hava esti, bunu anlatan yoktur.
Erdoğan diktatörlüğünü günden güne güçlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi Ankara`dan dışarı çıkmamakla ne yapmak istiyorlar, anlamıyorum. Yalnız grup toiplantısında söylenen bir avuç fazcı tefecisi veya beş çete demekle halkın gönlünü kazanmak mümkün değil.
Aslında Muharrem İnce`nin hareketi doğru veya yanlış, onu tartışmak istemiyorum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi bu güne kadar Türkiye`yi adım adım dolaşarak, halka ülkernin içinde bulunduğu durumu anlatmalıydı.
Ülkenin ekonomisi çökmüş, enfilasyon iki haneli rakamlarda, işsizlik had safada, komşularımız ile „onurlu yalnızlığı“ kabul ederek, düşman olmuşuz. Bu kadar gerçek sorunlar varken, neden Kılıçdaroğlu bir miting yapmaz veya yapmadı, onuda anlamıyorum.
Devletin bütün gücünü, basını ve yayınları elinde bulunduran Erdoğan`a karşı halk ile bütünleşildiği zaman mümkün olabilir. Örneğin, Meral Akşener dahi aylardır Türkiye`yi karış karış dolaşıyor. Çokda iyi yapıyor ve halkın güvenini kazanıyor.
4 Eylül günü Muharrem İnce tarafından başlatılan bin gün hareketi, keşke Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte yapıla bilseydi, çok daha iyi olurdu. Halk, CHP`nin birlik ve beraberlik içinde olduğunu görürdü. CHP Genel Merkezi halka güven vermiyor ve inandırıcı bulunmuyor.
Ümit ederim ki, Muharrem İnce hareketi CHP`ye ve Millet İtifakı`na güç katar. Muharrem İnce`yi AKP ve onun yandaş televizyon ve gazetelerine yem ettirmemek, CHP Genel Merkezi`nin sorumluluğunda.
Cumhuriyet Halk Partisı Muharrem İnce`nin hareketini bir sene önceden başlatması gerekiyordu. Bu gibi hareketlerin bölücülüğü değil, birleştiriciliği desteklemesini diliyorum.
Ümit ederim ki, Muharrem İnce hareketi ve Genel Merkez 4 Eylül Sivasd Kongresi`nde ki gibi iki grubun mücadelesi gibi olmaz. Muharrem İnce çok dikkatli olmalı ve Erdoğan ve Bahçeli`nin oyununa gelmemelidir. Eğer Erdoğanın oyununa gelirse, işte o zaman tıbbiyeli Fikret`in Mustafa Kemal Paşaya söylediği söze layık olur. Yani birleştirici değil, bölücü olur ki, bu Türk Halkı ve demokrasisine yapılacak en büyük ihanet olur.
Gün bölünme günü değil, birleşme günüdür.
Sivas Kongresi`nin 101. Günü bütün halkımıza kutlu olsun.
