Ekonomiyi çökerten, eğitimi çıkmaza sokan, işsizliği önleyemiyen, ülkeye yatırımcı çekemiyen, doları 8, Euro`yu 10 TL yapan ve sonunda halkını „ASKIDA EKMEK“ hibesine muhtaç eden hükümetin başı ve ortağı politik olarak bitmiştir.
Dünyayı sarsan Covit-19 hastalığının ne kadar etkili olabileceğini önceden göremiyen, halkına bir maskeyi veremiyen, fakat dünyaya yardım yaptığını söyleyenlerin, iktidar gücü bitmiştir.
Aslında iktidar güçleri yoktu, fakat 2001 ekonomik krizi sonunda, halkın yeni arayışlara girmesi bunlar iktidar yaptı. İktidara geldiklerinde ne kendisinin ve nede ekibinin hiçbir devlet tecrübesi olmadığı gibi, ekonomiden ve dış politikadan anlayan kadrolarıda yoktu.
Ekonominin başında olan değerli bürokratları, dış politikanın uzmanları olan diplomatları monşerler diye suçlayarak kapı önüne bırakanlar, sonunda dış politikada iflas etmişlerdir.
2001 krizi sonunda Kemal Derviş, IMF ve Dünya Bankası tarafından halka ödetilen acı reçete sonunda, rayına oturtulan ekonomik sistemi depe depe kullandılar ve bunu kendilerinin başarıları olarak halka lansa ettiler.
Cumhuriyet döneminde kurulan bütün fabrikaları satarak, kendi zenginlerini yarattılar. Havuz medyası oluşturarak, basının %95`ni ellerine geçirdiler. Fakat yinede bu halkı kendilerine çekmeyi başaramadılar.
Ülkenin bütün değerleri ile oynadılar, devletin kurumlarını çağ dışı düşünceleri doğrultusunda yapılandırmak istediler ve devleti çökerttiler. Halkın kutsal dinini kullanarak her köşeye veya her tepeye camiler inşa ettiler, fakat cemaati azaltılar. Hiristiyan inancında yüksek tepelere kilise yapılırken, İslam dininde camiler genelde düz yerlere inşa edilir. Bunlar camileri yüksek tepelere inşa ettiler, fakat içinde namaz kılacak insanları oralara getiremediler.
Sonunda yolun sonuna geldiler ve manevra yapacak hiçbir güçleri kalmadı. Tek yapacakları iş ise, ülkede karışıklık çıkartmak. Bunu referandum öncesi ve 7 Haziran 1 Kasım arasında başardılar ve yüzlerce vatandaşımızın hayatına mal oldu. Referandumda hırsızlık yaptılar, hırsız olduklarını „Atı alan Üsküdarı geçti“ diyerek kabul ettiler.
Son kozlarını oynuyorlar, oda Halkların Demokrasi Partisi HDP. HDP`nin bütün Belediye Başkanlarını tutukladılar, Belediye Meclisi`nden yeni bir başkan seçtirmediler, Kayum atadılar, yani kuklalarını yönetime getirdiler.
Belediye başkanlarının tutuklanması yetmedi, partinın yöneticilerini, il ve ilçe başkanlarınında dağıtılması gerekiyordu. Şimdi onlarıda birer birer içeri almaya başladılar.
HDP`yi kapatmaya cesaret edemiyenler, partiyı terörize ederek sokağa çekmek istiyorlar. Kürt halkını sokağa çekip, iç kargaşa çıkartarak OHAL ilan etmek istiyorlar. OHAL ilan edilenden sonrada seçime giderek, yine „Atı alan Üsküdar`ı geçti“ diyecekler.
AKP ve MHP`nin bu oyununa ne CHP, ne HDP, ne İYİ Parti ve nede SP`sı gelmemeli. Adamların amacı belli, ya HDP`lileri sokağa çekmeleri veya İYİ Partiyi dağıtmaları gerekiyor. Bunlardan birisini başaramazlarsa, ABBAS yolcu. Bunu gördükleri için, HDP ve İP ile yakından ilgileniyorlar.
Bu kindar ve ırkcı yöneticilere karşı, barış, demokrasi, insan hak ve hürriyetlerinden yana olanların DEMOKRASİ CEPHESİ`ni oluşturmaları ve ortak hareket etmeleri gerekmektedir.
Hanı diyoruzya, „safları sıklaştırın çocuklar, bu kavga faşizme karşıdır“, tamda bu ortamdayız. Yani birlikte hareket etmek zorundayız.
Halkların Demokratik Partisı yöneticileri, aman oyuna gelmeyin!