17.6 C
Hamburg
Cumartesi, Mayıs 4, 2024

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE

Bugün Avrupa Birliği liederler zirvesi Brüksel`de toplanıyor. AB liderlerinin gündeminde, AB bütçesi yanında Polonya, Macaristan ve Türkiye`de bulunmakta.

Baştan söylemek isterim ki, ben Türkiye`nin Avrupa Birliği üyesi olmasına karşıyım. AB bir sömürü topluluğu olup, ilk etapda kendi çıkarlarını düşünmektedir.

Polonya ve Macaristan hükümetlerinin anti demokratik ve ırkcı tavırlarından dolayı, 2021 AB bütçesinde yaptırımını ön görmektedir. Macaristan Başbakanı Orban bir ırkçi olup, kendi ülkesinde yaşamakta olan yabancıları görmezden gelmekte veya gelmesi düşünülen mültecilere sınırlarını kapatmıştır. AB ülkeleri bu iki faşist ve ırkcı hükümetlere karşı gerekli önlemleri almazsa, ileride daha büyük sorunlarla karşılaşabilir.

AB liderler zirvesinde ağırlıklı olarak Türkiye masaya yatırılacaktır. AB uzun yıllar Türkiye`de ki anti demokratik uygulamalara ilgisiz kalmıştır. Kendi emperyalist çıkarları için, Erdoğan hükümetine birçok tavız vermiştir. AB üyeliği için ön görülen şartları yerine getirmiyen Türkiye`yi zorlamamış ve suriyeli mültecileri Türkiye`de tutması için tavız üstüne tavız vermiştir. Aslında AB hiçbir zaman Türkiye`yi tam üye yapmak içinde istekli olmamıştır.

2004 senesinde AB ile Türkiye arasında yapılan müzakereler sonunda, Türkiye ile 2005 senesinde tam üyelik için görüşmelerin başlatılması kararı alınmıştır. Bu bir aldatmacaydı ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, o günün Başbakan`ı Erdoğan`a bir çağrı yapmış ve Türkiye`ye dönmesini önermiştir. Erdoğan bunu görmezden gelmiş ve Mahalli Seçim öncesi kahramanlık yazmak istemiştir.

AB liderler zirvesinde Türkiye`ye karşı bazı yaptırımlar yapılmasını tartışacaklardır. Benim öngörüme göre, bu görüşmelerde kesin bir karar verilmiyecek ve bir sonraki, yani Mart 20121 tarihinde ki toplantı beklenecektir. Söz konusu yaptırımlar Türkiye`de ki anti demokratik idare mi, adaletsizlik mi, totaliter bir yönetim mi uyarmak için mi, hayır, bunları gündem dahi yapmayacaklarını düşünüyorum.

Eğer yaptırımlara neden olacak sorunlar yukarıda saydıklarım değilse, ya nedir?

Erdoğan hükümetleri içeride güçlü gözükmek için, dışarıda ki çıkarlarını görmezden geldi. Nedir bu çıkarlar, açıklayayım.

– KKTC`ni Birleşmiş Milletler nezdinde tanıtaması ve Annan Planı`na evet demesi.

– Rauf Denkdaş ile birlikte çalışmaması ve Denkdaş`ın görüşlerini kabul etmemesi.

– Doğu Akdeniz`de ki Doğalgaz rezerveleri konusunda gerekli çalışmaları zamanında yapmaması.

– ABD ve Suudi Arapistan`ın kışkırtması ile Suriye ile düşman olması.

– Müslüman Kardeşler ve Mursi`ye verdiği destek ile Mısır ile papaz oluşu.

Türkiye bu gibi olaylar ile meşgul olup, içeride seçim kazanırken, dışarıda ki menfatlerini ihmal etmiştir. Türkiye hiç yokdan Suriye, İsrail ve Mısır ile düşman olurken, Yunanistan Türkiye`nin düşman olduğu ülkeler ile dostluk ve Doğu Akdeniz`de ortak arama anlaşmaları yapmıştır.

Türkiye Doğu Akdeniz`de ki taleplerinde çok haklıdır. Haklı davasında dahi Türkiye Doğu Akdeniz konusunda yalnız kalmıştır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Akdeniz`e komşu bütün ülkeler ile dostluk anlaşmaları imzalamış ve Akdeniz`de ortak gaz aramalarına başlamıştır.

İçeride muhalefet ile kavga eden ve kendi tabanını islamcı ve milliyetci söylemler ile birlikte tutmaya çalışan Erdoğan, sonunda Türkiye`yi dışarıda dostsuz bırakmıştır. Birde Azarbeycan ile Ermenistan arasında ki savaşda açıkdan taraf olmuştur. Azarbeycan`a destek olmak güzelde, Türkiye`nin çıkarları daha önemli. Azarbeycan ile iki devlet tek millet şarkıları söylüyoruz, fakat Azarbeycan KKTC`tini neden tanımıyor, bunu sormuyoruz.

Doğu Akdeniz`de yüzde yüz haklı olduğumuz halde, Yunanistan ve Güney Kıbrıs`ın baskıları ile AB ülkeleri Türkiye`yi köşeye sıkıştırmışlardır. Onsekiz senedir ülkeyi yöneten Erdoğan, ülkeyi daha demokratik ve refah toplumu yapacağına, olan hakları yok etmiş ve ekonomiyi iflasın eşiğine getirmiştir. Sonunda Eyyyy Avrupa, Merkel veya Macron diyen Erdoğan bizim yönümüz Avrupa demek zorunda kalmıştır.

Sonuç olarak şunu diyorum.

Türkiye acilen başda Suriye, Mısır ve diğer düşman gördüğü ülkeler ile masaya oturmalı.

Ülkeyi ırkcı, baskıcı ve totaliter bir sisteme doğru değil, daha demokratik, hukukun üstünlüğü, iç barışı sağlamış konuma getirmelidir.

AB ülkelerinin Türkiye ve Erdoğan hükümetine karşı alacağı yaptırım kararları, Erdoğan`ı içeride daha hırçın ve anti demokratik konuma getirecektir.

Ben Erdoğan`ın yerinde olsam Avrupa Birliği liderlerini ters köşe yaparım. Nasılm mı?

Yeni bir Anayasa yapmak için bütün partilar ile ortak çalışma başlatırım.

Parlamenter sisteme döner, tek adam rejiminin ülke için yanlış olduğunu kabul ederim.

Yasaları yeni Anayasa`ya göre yeniden düzenlettirir ve politik tutukluları serbest bırakır.

Yaparmı, yapmaz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE

Bugün Avrupa Birliği liederler zirvesi Brüksel`de toplanıyor. AB liderlerinin gündeminde, AB bütçesi yanında Polonya, Macaristan ve Türkiye`de bulunmakta.

Baştan söylemek isterim ki, ben Türkiye`nin Avrupa Birliği üyesi olmasına karşıyım. AB bir sömürü topluluğu olup, ilk etapda kendi çıkarlarını düşünmektedir.

Polonya ve Macaristan hükümetlerinin anti demokratik ve ırkcı tavırlarından dolayı, 2021 AB bütçesinde yaptırımını ön görmektedir. Macaristan Başbakanı Orban bir ırkçi olup, kendi ülkesinde yaşamakta olan yabancıları görmezden gelmekte veya gelmesi düşünülen mültecilere sınırlarını kapatmıştır. AB ülkeleri bu iki faşist ve ırkcı hükümetlere karşı gerekli önlemleri almazsa, ileride daha büyük sorunlarla karşılaşabilir.

AB liderler zirvesinde ağırlıklı olarak Türkiye masaya yatırılacaktır. AB uzun yıllar Türkiye`de ki anti demokratik uygulamalara ilgisiz kalmıştır. Kendi emperyalist çıkarları için, Erdoğan hükümetine birçok tavız vermiştir. AB üyeliği için ön görülen şartları yerine getirmiyen Türkiye`yi zorlamamış ve suriyeli mültecileri Türkiye`de tutması için tavız üstüne tavız vermiştir. Aslında AB hiçbir zaman Türkiye`yi tam üye yapmak içinde istekli olmamıştır.

2004 senesinde AB ile Türkiye arasında yapılan müzakereler sonunda, Türkiye ile 2005 senesinde tam üyelik için görüşmelerin başlatılması kararı alınmıştır. Bu bir aldatmacaydı ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, o günün Başbakan`ı Erdoğan`a bir çağrı yapmış ve Türkiye`ye dönmesini önermiştir. Erdoğan bunu görmezden gelmiş ve Mahalli Seçim öncesi kahramanlık yazmak istemiştir.

AB liderler zirvesinde Türkiye`ye karşı bazı yaptırımlar yapılmasını tartışacaklardır. Benim öngörüme göre, bu görüşmelerde kesin bir karar verilmiyecek ve bir sonraki, yani Mart 20121 tarihinde ki toplantı beklenecektir. Söz konusu yaptırımlar Türkiye`de ki anti demokratik idare mi, adaletsizlik mi, totaliter bir yönetim mi uyarmak için mi, hayır, bunları gündem dahi yapmayacaklarını düşünüyorum.

Eğer yaptırımlara neden olacak sorunlar yukarıda saydıklarım değilse, ya nedir?

Erdoğan hükümetleri içeride güçlü gözükmek için, dışarıda ki çıkarlarını görmezden geldi. Nedir bu çıkarlar, açıklayayım.

– KKTC`ni Birleşmiş Milletler nezdinde tanıtaması ve Annan Planı`na evet demesi.

– Rauf Denkdaş ile birlikte çalışmaması ve Denkdaş`ın görüşlerini kabul etmemesi.

– Doğu Akdeniz`de ki Doğalgaz rezerveleri konusunda gerekli çalışmaları zamanında yapmaması.

– ABD ve Suudi Arapistan`ın kışkırtması ile Suriye ile düşman olması.

– Müslüman Kardeşler ve Mursi`ye verdiği destek ile Mısır ile papaz oluşu.

Türkiye bu gibi olaylar ile meşgul olup, içeride seçim kazanırken, dışarıda ki menfatlerini ihmal etmiştir. Türkiye hiç yokdan Suriye, İsrail ve Mısır ile düşman olurken, Yunanistan Türkiye`nin düşman olduğu ülkeler ile dostluk ve Doğu Akdeniz`de ortak arama anlaşmaları yapmıştır.

Türkiye Doğu Akdeniz`de ki taleplerinde çok haklıdır. Haklı davasında dahi Türkiye Doğu Akdeniz konusunda yalnız kalmıştır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Akdeniz`e komşu bütün ülkeler ile dostluk anlaşmaları imzalamış ve Akdeniz`de ortak gaz aramalarına başlamıştır.

İçeride muhalefet ile kavga eden ve kendi tabanını islamcı ve milliyetci söylemler ile birlikte tutmaya çalışan Erdoğan, sonunda Türkiye`yi dışarıda dostsuz bırakmıştır. Birde Azarbeycan ile Ermenistan arasında ki savaşda açıkdan taraf olmuştur. Azarbeycan`a destek olmak güzelde, Türkiye`nin çıkarları daha önemli. Azarbeycan ile iki devlet tek millet şarkıları söylüyoruz, fakat Azarbeycan KKTC`tini neden tanımıyor, bunu sormuyoruz.

Doğu Akdeniz`de yüzde yüz haklı olduğumuz halde, Yunanistan ve Güney Kıbrıs`ın baskıları ile AB ülkeleri Türkiye`yi köşeye sıkıştırmışlardır. Onsekiz senedir ülkeyi yöneten Erdoğan, ülkeyi daha demokratik ve refah toplumu yapacağına, olan hakları yok etmiş ve ekonomiyi iflasın eşiğine getirmiştir. Sonunda Eyyyy Avrupa, Merkel veya Macron diyen Erdoğan bizim yönümüz Avrupa demek zorunda kalmıştır.

Sonuç olarak şunu diyorum.

Türkiye acilen başda Suriye, Mısır ve diğer düşman gördüğü ülkeler ile masaya oturmalı.

Ülkeyi ırkcı, baskıcı ve totaliter bir sisteme doğru değil, daha demokratik, hukukun üstünlüğü, iç barışı sağlamış konuma getirmelidir.

AB ülkelerinin Türkiye ve Erdoğan hükümetine karşı alacağı yaptırım kararları, Erdoğan`ı içeride daha hırçın ve anti demokratik konuma getirecektir.

Ben Erdoğan`ın yerinde olsam Avrupa Birliği liderlerini ters köşe yaparım. Nasılm mı?

Yeni bir Anayasa yapmak için bütün partilar ile ortak çalışma başlatırım.

Parlamenter sisteme döner, tek adam rejiminin ülke için yanlış olduğunu kabul ederim.

Yasaları yeni Anayasa`ya göre yeniden düzenlettirir ve politik tutukluları serbest bırakır.

Yaparmı, yapmaz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER