13.2 C
Hamburg
Çarşamba, Haziran 5, 2024

BIRAKIN UCUZ SİYASET YAPMAYI

Hanı derlerye, öküz altında buzağı aramak, son zamanlarda Türkiye`de ki tartışmalar, görüş belirtmeler veya eleştiriler tamda bu şekilde yürütülmektedir.

Birisi hükümeti mi eleştirdi, eleştirinin içinden bir cümle cımbız ile çekiliyor ve gündem o kelimenin veya cümlenin üzerine oturtuluyor.

 Hakim sınıf eleştirir, hakaret eder ve hatta küfür eder, sorun yoktur. Fakat, muhalefetden birisi hükümet aleyhine bir açıklama mı yaptı, bütün hakaret eden kanallar harekete geçiyor.

2020 senesinde aklımda kalan iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan birisi CHP Mersin Millet Vekili Ali Mahir Başarır`ın Türk Ordusu`na ait Tank-Palet fabrikasının katarlılara satılması üzerine yaptığı bir konuşma. Ali Mahir Başarır aynen şöyle söylemişti:

„Türk Ordusu`nu Katar`a sattınız“. Burada demek istediği Türk

Ordusu`nun Tank Palet fabrikasını Katar`a sattınız. Bunun Türk Ordusu`na hakaret olmadığını ve Ali Mahir`in Türk Ordusu satıldı demediğini her Allah`ın kulu biliyordu. Fakat, hükümet trolleri aldı bu cümleyi günlerce tartıştı. Yalnız troller mi, hayır AKP Genel Başkanı ve Cumhurbvaşkanı Erdoğan dahi bu cümle üzerinden günlerce Ali Mahir Başarır`a hakaret etti.

Fakat, Ali Mahir Başarır`ın Sayın Cumhurbaşkanı`nın avukatlarının haksız kazanç elde ettiklerini açıklaması, neredeyse yandaş basında, troller veya Cumhurbaşkanı tarafından hiç gündem olmadı. Hatta mahkeme tarafından erişim engeli getirildi.

İkincisi, sözüm ona Prof. Dr. olan Ebubekir Sofuoğlu üniversiteler fuhuş yuvası dedi, neredeyse Sofuoğlu`nu eleştirenler suçlanmaya başlandı.  Düşünün, kızınız üniversitede okuyor. Sözüm ona bilim adamı olan birisi üniversitelerin fuhuş yuvası olduğu dile getiriliyor. Bir ebeveyin olarak ne düşünürsünüz?

2020 senesinin son günlerdinde eski Kültür ve Devlet Bakanı Fikri Sağlar yaptığı konuşmada özetle şöyle demiş:

„Türbanlı bir hakim karşısına çıktığım zaman, adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var“.

AKP`liler, yandaş basın ve troller Fikri Sağlar`a o kadar saldırdılar ki, örneğin

AKP sözcüsü Ömer Çelik aynen şöyle demiş:

„2020 yılının son faşist saldırısı CHP`li Fikri Sağlar`dan geldi“ demiş.

Ömer Çelik sanırım faşizmin ne olduğunu bilmiyor. Eğer faşizmin ne olduğunu bilseydi, Fikri Sağlar`ın acıklamasını faşizim olarak görmezdi.

Bütün demokratik ve hukuk devletlerinde ki mahkemelerde hakimler inançlarını ve politik görüşlerini gizlerler. Otuz sene binlerce davada tercüman olarak görev aldım. Hiçbir hakimin hiristiyanlığı, yahudiliği veya İslam`ı simgeleyen haç, kipa veya başörtüsü taktıklarına şahit olmadım.

Her insanın özel yaşamında istediği gibi giyinme, konuşma veya görüş belirtme hakkı vardır. Fakat, adaletin yerini bulabileceğini düşündüğümüz mahkemelerde dini sembollerin veya dini simgeleyen giyimlerin giyilmemesi daha doğru olacağını düşünüyorum.

Eğer birgün bir hakim ben sarık, şalvar ve cübbe ile mahke yöneteceğim derse, buna karşı gelenlerde mi faşist olarak suçlanacaklar?

Siyasi İslam bizim hayatımıza gireli, insanların inançları sorgulanmaya başlandı. Kadın hak ve hürriyetlerini başörtüsüne bağlamak en ucuz siyasettir.

Ülkenin ekonomisi çökmüş, hazine iflas etmiş, işsizlik had safaya ulaşmış, hayat pahalılıği almış başını gidiyor, Covit-19 ile mücadele başarısız olmuş, biz başörtüsü ile uğraşıyoruz.

Bırakın öküz altında buzağı aramayı. Fikri Sağlar`ın kadın hak ve hürriyetlerine ne kadar bağlı olduğunu herkes bilmektedir.

Atatürk`e küfür edenlerin cenazelerine gideceksiniz, hakimin başörtülü olmasının doğru olmayacağını söyleyeni faşist olarak suçlayacaksınız. Bu tamamen ucuz siyasettir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

BIRAKIN UCUZ SİYASET YAPMAYI

Hanı derlerye, öküz altında buzağı aramak, son zamanlarda Türkiye`de ki tartışmalar, görüş belirtmeler veya eleştiriler tamda bu şekilde yürütülmektedir.

Birisi hükümeti mi eleştirdi, eleştirinin içinden bir cümle cımbız ile çekiliyor ve gündem o kelimenin veya cümlenin üzerine oturtuluyor.

 Hakim sınıf eleştirir, hakaret eder ve hatta küfür eder, sorun yoktur. Fakat, muhalefetden birisi hükümet aleyhine bir açıklama mı yaptı, bütün hakaret eden kanallar harekete geçiyor.

2020 senesinde aklımda kalan iki konuya değinmek istiyorum. Bunlardan birisi CHP Mersin Millet Vekili Ali Mahir Başarır`ın Türk Ordusu`na ait Tank-Palet fabrikasının katarlılara satılması üzerine yaptığı bir konuşma. Ali Mahir Başarır aynen şöyle söylemişti:

„Türk Ordusu`nu Katar`a sattınız“. Burada demek istediği Türk

Ordusu`nun Tank Palet fabrikasını Katar`a sattınız. Bunun Türk Ordusu`na hakaret olmadığını ve Ali Mahir`in Türk Ordusu satıldı demediğini her Allah`ın kulu biliyordu. Fakat, hükümet trolleri aldı bu cümleyi günlerce tartıştı. Yalnız troller mi, hayır AKP Genel Başkanı ve Cumhurbvaşkanı Erdoğan dahi bu cümle üzerinden günlerce Ali Mahir Başarır`a hakaret etti.

Fakat, Ali Mahir Başarır`ın Sayın Cumhurbaşkanı`nın avukatlarının haksız kazanç elde ettiklerini açıklaması, neredeyse yandaş basında, troller veya Cumhurbaşkanı tarafından hiç gündem olmadı. Hatta mahkeme tarafından erişim engeli getirildi.

İkincisi, sözüm ona Prof. Dr. olan Ebubekir Sofuoğlu üniversiteler fuhuş yuvası dedi, neredeyse Sofuoğlu`nu eleştirenler suçlanmaya başlandı.  Düşünün, kızınız üniversitede okuyor. Sözüm ona bilim adamı olan birisi üniversitelerin fuhuş yuvası olduğu dile getiriliyor. Bir ebeveyin olarak ne düşünürsünüz?

2020 senesinin son günlerdinde eski Kültür ve Devlet Bakanı Fikri Sağlar yaptığı konuşmada özetle şöyle demiş:

„Türbanlı bir hakim karşısına çıktığım zaman, adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var“.

AKP`liler, yandaş basın ve troller Fikri Sağlar`a o kadar saldırdılar ki, örneğin

AKP sözcüsü Ömer Çelik aynen şöyle demiş:

„2020 yılının son faşist saldırısı CHP`li Fikri Sağlar`dan geldi“ demiş.

Ömer Çelik sanırım faşizmin ne olduğunu bilmiyor. Eğer faşizmin ne olduğunu bilseydi, Fikri Sağlar`ın acıklamasını faşizim olarak görmezdi.

Bütün demokratik ve hukuk devletlerinde ki mahkemelerde hakimler inançlarını ve politik görüşlerini gizlerler. Otuz sene binlerce davada tercüman olarak görev aldım. Hiçbir hakimin hiristiyanlığı, yahudiliği veya İslam`ı simgeleyen haç, kipa veya başörtüsü taktıklarına şahit olmadım.

Her insanın özel yaşamında istediği gibi giyinme, konuşma veya görüş belirtme hakkı vardır. Fakat, adaletin yerini bulabileceğini düşündüğümüz mahkemelerde dini sembollerin veya dini simgeleyen giyimlerin giyilmemesi daha doğru olacağını düşünüyorum.

Eğer birgün bir hakim ben sarık, şalvar ve cübbe ile mahke yöneteceğim derse, buna karşı gelenlerde mi faşist olarak suçlanacaklar?

Siyasi İslam bizim hayatımıza gireli, insanların inançları sorgulanmaya başlandı. Kadın hak ve hürriyetlerini başörtüsüne bağlamak en ucuz siyasettir.

Ülkenin ekonomisi çökmüş, hazine iflas etmiş, işsizlik had safaya ulaşmış, hayat pahalılıği almış başını gidiyor, Covit-19 ile mücadele başarısız olmuş, biz başörtüsü ile uğraşıyoruz.

Bırakın öküz altında buzağı aramayı. Fikri Sağlar`ın kadın hak ve hürriyetlerine ne kadar bağlı olduğunu herkes bilmektedir.

Atatürk`e küfür edenlerin cenazelerine gideceksiniz, hakimin başörtülü olmasının doğru olmayacağını söyleyeni faşist olarak suçlayacaksınız. Bu tamamen ucuz siyasettir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER