Acısı ve tatlısı ile 2016 yılını geride bırakıyoruz. Bir çok olumsuz gelişmelerin yaşandığı 2016 yılı artık geride kaldı. Yeni yılda Dünya, Avrupa, Türkiye ve bölgemiz yeni gelişmelere gebe…
Trump ile değişecek ABD ve Dünya. Başkan Trump’ın seçimler sırasında kullandığı ırkçı ve şovenist yeni dil ve dış politikada uygulamak istediği yöntemleri tüm dünyada kaygı ile izlemekte.
ABD’de Trump’un zaferi sonrası Avrupa’da aşırı sağcı partiler Fransa’da Le Pen, Almanya’da ise AfD’nin iştahını kabarttı. Eskiden sağ ve sol partiler birbirlerine alternatifi olurken bugün gelinen noktada sağ ve aşırı sağ seçmenlerin tercihi olmaya artarak devam ediyor.
Neo-liberal Politikaların İflası ve Yükselen Aşırı Sağ
Karl Marx haklı çıkıyor. Kapitalizm yani bugünün neo-liberalizmi için artık sona yaklaşıldığını görüyoruz. Avrupa’da artık sosyal devletten vazgeçilmesi, piyasacı bir devlet anlayışın hakim kılınmak istenmesi, sendikaların zayıflatılması, çalışan kesimin evden çalışma yada kısa süreli işlere yönlendirilmesi, sağlık ve eğitim harcamalarındaki kısıtlamalar gibi emekçilerden değil de sermayedar büyük şirketlerin çıkarı gözeten siyasi politikalar bir bir iflas ediyor.
Bu neo-liberal politikaların bizim bölgemize savaş olarak yansıdığını görüyoruz. Suriye ve Irak’ta patlayan her bomba Avrupa’ya mülteci göçünü o derecede hızlandırıyor.
Dünyadaki bu atmosferden etkilenen korku ve güvenlik endişesi yaşayan birçok Avrupalı seçmen, milliyetçi ve şoven söylemleri ayrılıkçı bir dilde söyleyen populist, sağ ve aşırı sağcı partileri tercih ediyor. Sol, sosyalist ve sosyal demokrat partilerin ise sağa açılan politikalara yönelmesi buna tuz biber ekliyor. Örnek verecek olursak; Mecklenburg-Vorpommern eyaleti seçimlerinde 4 yıl önce 18,4 oy alan Sol Parti(Die Linke) bu kez ancak yüzde 13,4 oy aldı, Yeşiller ise Parlamento dışı kaldı. Irkçı AfD yüzde 20,8 ile ikinci parti oldu. Almanya’da tehlike çanları bizim için çalıyor!
2017 Eylül’ünde Almanya’da yapılacak Federal seçimler öncesi toplumda bir endişe hakim. Herkes birbirine söylemek istemiyor ama AfD’nin yükselişini de görmezden gelemiyor.
Mülteci akınıyla birlikte seçimlerde yinde göçmenler seçim malzemesi yapılacak. Tartışmalar büyük oranda bu yönde olacak. Yabancıların kriminal davranışları, İslamofobi sağ ve ırkçı partilerin seçim malzemesi olacak.
Sol partilerin artık yeni bir yol izlemesi gerektiğinin farkına varması gerekiyor. Sağın alternatifi değil kendi özgür sol politakalar üreterek bunu aşabileceklerinin farkına varmalılar. Bu konulara önümüzdeki dönemde daha kapsamlı bir şekilde değineceğiz.
Handelskammer-Ticaret Odası Seçimlerini Göçmen Kökenli İşadamları Beliryelecek
Hamburg´da Ocak 2017´de Handelskammer-Ticaret Odası seçimleri yapılacak. Ticaret ve ekonomide önemli bir güç olan göçmen kökenli vatandaşlar, malesef bir çok kurumda güçleri oranında temsil edilmemektedir.
Bir önceki dönemde Ticaret Odası yönetiminde yer aldım. Bu sene ise Sağlık grubu branşında aday olarak yönetime yeniden talibim. Bu konuyla ilgili bu sayıda bir çok bilgiye sahip olacaksınız.
Hamburg’daki her işadamı Ticaret Odasına kayıtlı ve zorunlu aidat ödemek durumunda. Fakat seçimlere karşı ne yazık ki duyarsız kalmaktayız. Bu seçimler 350 yıllık Handleskammer tarihinde ilkkez listeler, gruplar olarak adaylar birbiri ile yarışmakta.
Seçimlerde W Gruppe diye adlandırdığımız “Wir sind Handelskammer-Biz Ticaret Odasıyız“ grubumuz favori olarak görülmekte.
Ana taleplerimizden bir tanesi zorunlu aidat olan Handelskammer beitrag ödesinin kaldırılması. Kamusal kurum olan Ticaret Odasının, küçük ve orta ölçekli işletmelere daha fazla destek vermesi. Anormal olan müdür maaşının yıllık-(yaklaşık 500 bin avro) daha ”normal “seviyelere indirilmesi gibi…
Buradan tüm esnaflara, arkadaşlarımıza çağrımız seçimde oylarınızı çöpe atmayın. Mutlaka oylarınızı kullanınız. Seçim sonuçlarını siz göçmen kökenli iş adamları belirleyebilirsiniz.
Hepinize mutlu, sağlıklı, başarılı nice yıllar dilerim.
Saygı ve sevgilerimle
