Dışarıdan veya içeriden mahkemeler tarafsız değil, adil yargılanma yapılmıyor eleştirilerine aynen şöyle cevap veriliyor: Türk yargısı bağımsızdır, hiç kimse yargıya baskı yapamaz, mahkeme üzerinde nüfusunu kullanamaz.
Ülkeyi idare edenler veya Adalet Bakanı bu cevabı verince, sanıyorlar ki dünya buna inanıyor. Hayır inanmıyor, çünkü şuan Türk yargısı ve hakımleri Anayasa`da belirtildiği şekilde tarafsız ve bağımsız değiller.
Selahattin Demirtaş ve Eren Erdem hakında „Hak İhlali“ ile ilgili Anayasa Mahkemesi`ne yapılan itirazı, Anayasa Mahkemesi görüşmüş ve hak ihlali olduğuna oy birliği ile karar vermiş. Anlıyacağınız, Ankara 19. Ağır Ceza Dairesi Selahattin Demirtaş`ı haksız yere içeride tutarak, Anayasa`nın 19. Maddesini ihlal etmiştir diyor. O zaman sormak gerekmiyormu, ey bağımsız Türk yargıçları, siz Anayasa`nın 19. Maddesini biliyormuydunuz? Aynı durum Eren Erdem içinde geçerli.
Binlerce insanı suçu kanıtlanmadığı halde veya uydurma suçlamalar ile içeri tıkacaksınız, sonrada Türk yargısı bağımsız diyeceksiniz, hadi oradan. Türkiye Cumhuriyeti dünyada saygın ve sözüne güvenilir bir ülke iken, sonunda güvenilmez ülke durumuna getirdiler.
Bu kadar adaletsizlik, hukuksuzluk ve taraflı yargıya bu ülkeyi sizler getirdiniz. Adam utanmadan diyor ki, kemalist darbecileri bertaraf etmek için, Fethullah Gülen taraftarları ve kemalisleri bir birine kırdırdık. Bunu televizyonda söyleyen insan hakkında savcılar hiçbir işlem yapmıyor veya yapamıyorlarsa, yazıklar olsun o savcılara.
Demek ki, bunlar iktidara geldiklerinde ilk olarak Atatürk ve onun ilkelerine bağlı olan askerleri kovmak, hapse atmak ve kendilerine uygun askerler ile devleti şekillendirmek istemişler. Şimdi soruyorum, kemalisler ile fethullahcıları boğuştururken, haksız ve hukuksuz olarak hapislere tıkdığınız ve onurunu korumak için kafasına kurşun sıkan Ali Tatar`ın hesabını kim ödüyecek? Ödüyecek olanlar, o gün o davaların savcıları, hakimleri veya ben bu davaların savcısıyım diyenlerdir.
Bu kadar güvensiz yargıya sahip olan bir ülkenin, Corona Virüsü konusunda ki verilerine yabancıların inanmasını beklemek, biraz aptallık olur. Bütün adaletsizlikleri, yolsuzlukları yapacaksınız ve sahte istatistikleri yayınlayacaksınız, sonrada Merkel`e rica edeceksiniz ve yalvaracaksınız ki, turist gelsin.
Ülkeyi yönetenler THY, Halk Bank, Vakıf Bank veya Ziraat bankası gibi kurumlara yandaşları atıyacağına, içine ettikleri kurumları yeniden inandırıcı duruma getirseler iyi olur.
Muhalefet partilarına da bir çift sözüm var.
Muhalefet partiları hükümetin suçlamalarını ciddiye almadan, demokrasi paydası altında hareket etmek zorundalar.
Muhalefetin yapması gerekenler şunlar:
Erdoğan`ın karşısına kimi çıkaracaksınız, şimdiden bu adayı belirlemeniz gerekir.
İktidar olduğunuzda, ilk üç ayda hangi Cumhurbaşkanı kararnamesini yayınlayarak, parlamenter sisteme dönmek için adımlar atacaksınız?
Gölge kabineniz kimlerden oluşacak?
İktidara geldiğinizde ilk bir sene içerisinde yargı, üniversiteler, eğitim, işsizlik ve ekonomi konular için hangi çözüm önerileriniz var, varsa proğramınızı şimdiden kamuoyu ile paylaşmalısınız.
Muhalefet güçlü aday, inandırıcı hükümet proğramı ve parlamenter sisteme geçileceğinin altını kalın çizgiler ile çizerse, Erdoğan`ı yenmek çok kolay.