10.4 C
Hamburg
Cuma, Nisan 26, 2024

MEZOPOTANYALI OLMAK

MEZOPOTANYALI OLMAK

İnsanlık tarihinin en eski kavimlerinin yaşadığı, medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılan, birçok dinlerin oluştuğu,Dicle ile Firat`ın suyunun içildiği yerdir Mezopotamya.

Verimli toprakları ve uygun iklime sahip olan Mezopotamya, M.Ö binlerce yıllara dayanan yerleşim merkezi olmuştur. Bilindiği kadarıyla ilk okur yazar toplumlar bu bölgede bulunmuşlar, değişik medeniyetleri ve kültürleri bu gölgede geliştirmişlerdir.Mezopotamya denince aklımıza Sümerler, Babililer, Asurlular, Akadlar, Aramiler veya Elamlar gibi en eski ve büyük medeniyetlerin doğduğu ve geliştiği yerdir.
Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin ve milletlerin bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bilinen ilk okur yazar topluluklara ev sahipliği yapmış bölgede, birçok medeniyet gelişmiş olduğundan, bu bölgeye aynı zamanda Medeniyetler Beşiği de denmektedir.

Aslında anlatmak istediğim Mezopotamya değil, anlatmak istediğim bugün bu bölgede yaşayan insanlar. Dün akşam ıraklı genç bir aileye misafir olduk. Söz konusu genç aile benim müşterim. Ev aldıklarınd kendilerine yardımcı olmuştum. Daha sonra ilişkilerimiz o kadar gelişti ki, bana „Amca“ demeye başladılar. Bana göre daha çok genç oldukları halde, kendilerini çok iyi geliştirmiş genç bir aile. Yaklaşık iki sene Ankara Sincan`da kalmışlar ve birçok Türk dostları olmuş.

Hemen hemen birçok Orta Doğu ve Anadolu halklarının gösterdiği hürmeti, bu genç ailede fazlasıyla bize gösterdi. Genç ve güzel eşi en güzel yemekleri hazırlamış, sofrayı ise çok güzel düzenlemişti. Amacım yediğim yemekleri anlatmak değil, anlatmak istediği başka konu.

Bizleri güler yüzle karşılayan çift, bizi salona aldılar. Duvarda bulunan plazma televizyonda Adnan Şenses söylüyordu. Şakayla sordum, Adnan Şenses`i bizim içinmi açtınız? Hayır amca, bizim evde genelde türkçe türküler, şarkılar dinlenir ve flimler seyredilir diye cevap verdi. Akşam ilerledikce Adnan Şenses`in yanında İbrahim Tatlıses veya Sezen Aksu gibi sanatcılarıda dinledik.

Geç saate kadar Türkiye, Irak, Suriye ve İran konusunda sohbet ettik. Bu kadar zenginliğe sahip olan Mezopotamya toplumlarının neden savaş, açlık ve felaketlerle yaşamak zorunda olduklarını konuştuk. Saddam`ın bir diktatör olduğunu, fakat onun zamanında insanlar varlıklı bir yaşam sürdüğünü anlattılar. Saddam`lı günleri arıyoruz dediler.

Genç bir Kürt ailesinin Türk`leri ne kadar sevdiklerini, Türkiye`de olduğu gibi, Almanya`da da birçok Türk dostlar edindiklerini anlatırken, gözlerinin içi gülüyordu. Sohbet içerisinde Mezopotamya halklarının ortak kültüre sahip olduklarını anlatmaya çalıştım. Hatta şöyle bir örnek verdim: Dünyada üçüncü bir Millet yok ki, aynı saz ile türkü söylesin, aynı halayı çeksin, aynı şekilde gülsün ve aynı şekilde ağlasın. Kürtler ile türkler aynı kültüre, aynı geleneğe ve aynı acıları ortak yaşayan iki Millet oldukları konusunda aynı fikirde olduğumuzu karşılıklı olarak vurguladık.

Diyorum ki, tarihi çok eskilere dayanan Mezopotamya milletleri aslında düşman olamazlar. Ne zamanki dinler oluşmuş, ne zaman ki ırkcılık ön plana çıkmış, toplumlar arasında savaşlar başlamıştır. İngiliz ve Fransız sömürgeciliği Arap Yarımadası ve Mezopotamya`yı sömürmeye başladıklarında, insanları da bir birine düşman göstererek, savaşları körüklemişlerdir.

Ben şuna inanıyorum, insanlar doğuştan düşman değildir. İnsanları düşman edenler dinciler, ırkcılar ve sömürücüler. Ne zamki insanları yönlendiren dinciler, ırkcılar ve emperyalist güçler pis emellerini insanların üzerinden çekerler, işte o zaman insanlık barış içinde yaşıyacaktır.

Diller ve kültürler insanlığın zenginlikleridir.
Hiçbir din diğerinden daha kutsal değildir.
Hiçbir ırk diğerinden daha değerli değildir.
Hiçbir dil diğerinden daha güzel değildir.
Güzel olan herkesin bir birine karşı saygı duymasıdır.

Mezopotamya`da barışı silahlı mücadele edenler değil, sevgi, hoşgörü ve barış türküleri söyleyenler gerçekleştireceklerdir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

MEZOPOTANYALI OLMAK

MEZOPOTANYALI OLMAK

İnsanlık tarihinin en eski kavimlerinin yaşadığı, medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılan, birçok dinlerin oluştuğu,Dicle ile Firat`ın suyunun içildiği yerdir Mezopotamya.

Verimli toprakları ve uygun iklime sahip olan Mezopotamya, M.Ö binlerce yıllara dayanan yerleşim merkezi olmuştur. Bilindiği kadarıyla ilk okur yazar toplumlar bu bölgede bulunmuşlar, değişik medeniyetleri ve kültürleri bu gölgede geliştirmişlerdir.Mezopotamya denince aklımıza Sümerler, Babililer, Asurlular, Akadlar, Aramiler veya Elamlar gibi en eski ve büyük medeniyetlerin doğduğu ve geliştiği yerdir.
Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin ve milletlerin bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur. Bilinen ilk okur yazar topluluklara ev sahipliği yapmış bölgede, birçok medeniyet gelişmiş olduğundan, bu bölgeye aynı zamanda Medeniyetler Beşiği de denmektedir.

Aslında anlatmak istediğim Mezopotamya değil, anlatmak istediğim bugün bu bölgede yaşayan insanlar. Dün akşam ıraklı genç bir aileye misafir olduk. Söz konusu genç aile benim müşterim. Ev aldıklarınd kendilerine yardımcı olmuştum. Daha sonra ilişkilerimiz o kadar gelişti ki, bana „Amca“ demeye başladılar. Bana göre daha çok genç oldukları halde, kendilerini çok iyi geliştirmiş genç bir aile. Yaklaşık iki sene Ankara Sincan`da kalmışlar ve birçok Türk dostları olmuş.

Hemen hemen birçok Orta Doğu ve Anadolu halklarının gösterdiği hürmeti, bu genç ailede fazlasıyla bize gösterdi. Genç ve güzel eşi en güzel yemekleri hazırlamış, sofrayı ise çok güzel düzenlemişti. Amacım yediğim yemekleri anlatmak değil, anlatmak istediği başka konu.

Bizleri güler yüzle karşılayan çift, bizi salona aldılar. Duvarda bulunan plazma televizyonda Adnan Şenses söylüyordu. Şakayla sordum, Adnan Şenses`i bizim içinmi açtınız? Hayır amca, bizim evde genelde türkçe türküler, şarkılar dinlenir ve flimler seyredilir diye cevap verdi. Akşam ilerledikce Adnan Şenses`in yanında İbrahim Tatlıses veya Sezen Aksu gibi sanatcılarıda dinledik.

Geç saate kadar Türkiye, Irak, Suriye ve İran konusunda sohbet ettik. Bu kadar zenginliğe sahip olan Mezopotamya toplumlarının neden savaş, açlık ve felaketlerle yaşamak zorunda olduklarını konuştuk. Saddam`ın bir diktatör olduğunu, fakat onun zamanında insanlar varlıklı bir yaşam sürdüğünü anlattılar. Saddam`lı günleri arıyoruz dediler.

Genç bir Kürt ailesinin Türk`leri ne kadar sevdiklerini, Türkiye`de olduğu gibi, Almanya`da da birçok Türk dostlar edindiklerini anlatırken, gözlerinin içi gülüyordu. Sohbet içerisinde Mezopotamya halklarının ortak kültüre sahip olduklarını anlatmaya çalıştım. Hatta şöyle bir örnek verdim: Dünyada üçüncü bir Millet yok ki, aynı saz ile türkü söylesin, aynı halayı çeksin, aynı şekilde gülsün ve aynı şekilde ağlasın. Kürtler ile türkler aynı kültüre, aynı geleneğe ve aynı acıları ortak yaşayan iki Millet oldukları konusunda aynı fikirde olduğumuzu karşılıklı olarak vurguladık.

Diyorum ki, tarihi çok eskilere dayanan Mezopotamya milletleri aslında düşman olamazlar. Ne zamanki dinler oluşmuş, ne zaman ki ırkcılık ön plana çıkmış, toplumlar arasında savaşlar başlamıştır. İngiliz ve Fransız sömürgeciliği Arap Yarımadası ve Mezopotamya`yı sömürmeye başladıklarında, insanları da bir birine düşman göstererek, savaşları körüklemişlerdir.

Ben şuna inanıyorum, insanlar doğuştan düşman değildir. İnsanları düşman edenler dinciler, ırkcılar ve sömürücüler. Ne zamki insanları yönlendiren dinciler, ırkcılar ve emperyalist güçler pis emellerini insanların üzerinden çekerler, işte o zaman insanlık barış içinde yaşıyacaktır.

Diller ve kültürler insanlığın zenginlikleridir.
Hiçbir din diğerinden daha kutsal değildir.
Hiçbir ırk diğerinden daha değerli değildir.
Hiçbir dil diğerinden daha güzel değildir.
Güzel olan herkesin bir birine karşı saygı duymasıdır.

Mezopotamya`da barışı silahlı mücadele edenler değil, sevgi, hoşgörü ve barış türküleri söyleyenler gerçekleştireceklerdir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER