9.4 C
Hamburg
Salı, Şubat 6, 2024

DÜĞÜN KÖFTESİ

Bugün sizlere siyaset, eğitim veya din sömürüsünden değil, çocukluk anılarımdan bahsetmek istiyorum.

Doğduğum kasaba, şimdi Kangal`ın mahallesi oldu, yaklaşık 1720 Rakim`de Sivas Malatya karayolu üzerinde bulunmaktadır. Benim çocukluğumda kışları çok acımasız, yazları ise yaklaşık üç ay, genelde sıcak ve nemsiz geçerdi.

Kışları o kadar kar yağardı ki, okula gidebilmemiz için babalarımız karın altına tunel açarlardı. Kırsal bölgede olan Alacahan halkının ısınması tezek, kerme veya keven denen bir nevi dikenli bitki ile sağlanırdı.

Alacahan Kervansarayı yaklaşık bin yaşında olup, etrafı taşdan surlar ile çevrilmiştir. Kervansaray`ın batısında ise, kanımca Selçuklular zamanında inşa edilmiş küçük, fakat anlamlı bir cami bulunmaktadır. Yolunuz Sivas`a düşerse, ne olur Sivas`a yaklaşık 110 km uzaklıkda olan Alacahan Kervansarayı, Surları, Camiyi ve yine yakınında ki Halit Rifat Paşa Köprüsü`nü ziyaret ediniz.

Aslında anlatmak istediğim Alacahan Kervansarayı, surları veya camisi değil. Bugün sizelere  Alacahan yemeklerinden ve düğünlerinden bahsetmek istiyorum. Benim çocukluğumda Alacahan`da düğünler genel olarak kışları yapılırdı. Tabi ki, şimdi olduğu gibi düğün salonları yoktu. Genelde merhum kivrem muhtar Kazim Bilgin`in büyük misafir odası, düğün salonu olarak kullanılırdı.

Bazan düğünler haftalarca sürer, düğün için çeşitli yemekler hazırlanırdı. Alacahan`ın düğün yemeklerinin başında „DÜĞÜN KÖFTESİ“ gelirdi. Düğün köftesi, genelde orta bulgur, et, soğan ve baharatlardan yapılırdı. Aslında düğün köftesi bir nevi İÇLİ KÖFTE gibi yapılır.

Köyün genç kızları ve gelinleri düğün için kesilen koçların ve koyunların etlerinin yağsız bölümünden alınan kırmızı etler, ağaç kütük üzerinde dövülerek kıyma şekline getirilirdi. Dövülen et ile orta büyüklükteki zerin buğdaydan yapılan bulgur karıştırılır, genç kızlar ve gelinler tarafından saatlerce yuğrulurdu. Tabi ki, düğünün bir keyvenisi (genelde kadın aşcı) olur, genç kadınlar tarafından yuğrulan köftenin dış harcı keyveni tarafından konturol edilirdi.

Bir tarafda köftenin dış harcı genç kızlar ve gelinler tarafından hazırlanırken, köftenin içide keyveni tarafından kavrulurdu. Köftenin içine konacak et, genelde etin yağlı yerinden alınır, kıyma haline gelene kadar dövülür ve bol soğan ile iyice kavrulurdu. Düğün köftesinin lezeti dışında ki et ve içinde iyice kavrulmuş soğanlı kıymadan olurdu. Her keyveniye düğün köftesini hazırlatılmazdı. Köyde bir veya iki tecrübeli keyveni kadın bulunmaktaydı.

Düğün köftesi öyle sizin bildiğiniz içli köfte büyüklüğünde değil, yaklaşık büyük bir ceviz kadar olurdu. Anlıyacağınız bir lokmalık ve çok zahmetli bir yemektir. Suda kaynatılan düğün köftesinin üzerine Almalı, Kepez, Çaykara ve benzeri bölgelerde binbir ot ve çiçekler ile beslenen koyun sütünden elde edilmiş, iyice kızartılmış tereyağı dökülürdü. Düğün köftesininden sonra, büyük tabaklar içinde akitli helvalar servis edilirdi. Tabi ki, o akit helvaların yerinide, fabrikasyon bin bir çeşit, fakat eski helvaların tadını vermiyen helvalar aldı.

Düğün köftesini ve helvayı yiyen köyün gençleri zurnacı ve davulcunun sesi ile Sivas halayı tutarlar, saatlerce halay çekerlerdi. Ne güzel günlerdi o günler.

Tabi ki, plansız endüstürüleşme netiycesinde yalnız köyler boşaltılıp, tarım ve hayvancılık yok edilmedi. Köylerin boşalmasıyla ne düğünler düğün olarak yapılıyor ve nede düğünlerde, o genç kızlar ve gelinlerin emekleri ile yapılan düğün köfteleri yapılıyor.

Ne diyelim, gün ola devran döne, belki birgün Alacahan`da düğün köftesi yeriz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER

DÜĞÜN KÖFTESİ

Bugün sizlere siyaset, eğitim veya din sömürüsünden değil, çocukluk anılarımdan bahsetmek istiyorum.

Doğduğum kasaba, şimdi Kangal`ın mahallesi oldu, yaklaşık 1720 Rakim`de Sivas Malatya karayolu üzerinde bulunmaktadır. Benim çocukluğumda kışları çok acımasız, yazları ise yaklaşık üç ay, genelde sıcak ve nemsiz geçerdi.

Kışları o kadar kar yağardı ki, okula gidebilmemiz için babalarımız karın altına tunel açarlardı. Kırsal bölgede olan Alacahan halkının ısınması tezek, kerme veya keven denen bir nevi dikenli bitki ile sağlanırdı.

Alacahan Kervansarayı yaklaşık bin yaşında olup, etrafı taşdan surlar ile çevrilmiştir. Kervansaray`ın batısında ise, kanımca Selçuklular zamanında inşa edilmiş küçük, fakat anlamlı bir cami bulunmaktadır. Yolunuz Sivas`a düşerse, ne olur Sivas`a yaklaşık 110 km uzaklıkda olan Alacahan Kervansarayı, Surları, Camiyi ve yine yakınında ki Halit Rifat Paşa Köprüsü`nü ziyaret ediniz.

Aslında anlatmak istediğim Alacahan Kervansarayı, surları veya camisi değil. Bugün sizelere  Alacahan yemeklerinden ve düğünlerinden bahsetmek istiyorum. Benim çocukluğumda Alacahan`da düğünler genel olarak kışları yapılırdı. Tabi ki, şimdi olduğu gibi düğün salonları yoktu. Genelde merhum kivrem muhtar Kazim Bilgin`in büyük misafir odası, düğün salonu olarak kullanılırdı.

Bazan düğünler haftalarca sürer, düğün için çeşitli yemekler hazırlanırdı. Alacahan`ın düğün yemeklerinin başında „DÜĞÜN KÖFTESİ“ gelirdi. Düğün köftesi, genelde orta bulgur, et, soğan ve baharatlardan yapılırdı. Aslında düğün köftesi bir nevi İÇLİ KÖFTE gibi yapılır.

Köyün genç kızları ve gelinleri düğün için kesilen koçların ve koyunların etlerinin yağsız bölümünden alınan kırmızı etler, ağaç kütük üzerinde dövülerek kıyma şekline getirilirdi. Dövülen et ile orta büyüklükteki zerin buğdaydan yapılan bulgur karıştırılır, genç kızlar ve gelinler tarafından saatlerce yuğrulurdu. Tabi ki, düğünün bir keyvenisi (genelde kadın aşcı) olur, genç kadınlar tarafından yuğrulan köftenin dış harcı keyveni tarafından konturol edilirdi.

Bir tarafda köftenin dış harcı genç kızlar ve gelinler tarafından hazırlanırken, köftenin içide keyveni tarafından kavrulurdu. Köftenin içine konacak et, genelde etin yağlı yerinden alınır, kıyma haline gelene kadar dövülür ve bol soğan ile iyice kavrulurdu. Düğün köftesinin lezeti dışında ki et ve içinde iyice kavrulmuş soğanlı kıymadan olurdu. Her keyveniye düğün köftesini hazırlatılmazdı. Köyde bir veya iki tecrübeli keyveni kadın bulunmaktaydı.

Düğün köftesi öyle sizin bildiğiniz içli köfte büyüklüğünde değil, yaklaşık büyük bir ceviz kadar olurdu. Anlıyacağınız bir lokmalık ve çok zahmetli bir yemektir. Suda kaynatılan düğün köftesinin üzerine Almalı, Kepez, Çaykara ve benzeri bölgelerde binbir ot ve çiçekler ile beslenen koyun sütünden elde edilmiş, iyice kızartılmış tereyağı dökülürdü. Düğün köftesininden sonra, büyük tabaklar içinde akitli helvalar servis edilirdi. Tabi ki, o akit helvaların yerinide, fabrikasyon bin bir çeşit, fakat eski helvaların tadını vermiyen helvalar aldı.

Düğün köftesini ve helvayı yiyen köyün gençleri zurnacı ve davulcunun sesi ile Sivas halayı tutarlar, saatlerce halay çekerlerdi. Ne güzel günlerdi o günler.

Tabi ki, plansız endüstürüleşme netiycesinde yalnız köyler boşaltılıp, tarım ve hayvancılık yok edilmedi. Köylerin boşalmasıyla ne düğünler düğün olarak yapılıyor ve nede düğünlerde, o genç kızlar ve gelinlerin emekleri ile yapılan düğün köfteleri yapılıyor.

Ne diyelim, gün ola devran döne, belki birgün Alacahan`da düğün köftesi yeriz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

- Advertisement -spot_img

İNSTAGRAM

SON HABERLER